En çok hafızamda yer eden 1976'nın görkemli İstanbul 1 Mayısıydı. 1976 1 Mayısının bir önceki gecesi otobüslerle Ankara'dan yola revan olmuş, sabahın altısında Kabataş'ta, alana girmek için sıramızı beklemeye başlamıştık.
Öğlenden sonra ikiye doğru Taksim alanına girmiştik. Alana girdiğimizde hafızam yanıltmıyorsa, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler konuşuyordu. O güne kadar öylesine bir mahşeri kalabalık görmemiştim. O gün bu gündür bir daha da o türden "sınıf temelli" o yoğunluktaki kitlesellikle tanışmadım.
Tabi bizim "Newroz"larımızı hariç tutmak kaydıyla!
Bu yıl 1 Mayıs günü akşamı Murat Uyurkulak dostumun "Tol" romanından uyarlanmış oyununu Mahir Günşiray'ın harika performansıyla Diyarbakır'da izledim. Oyundan sonra Mahir'in rahatsızlığı nedeniyle hastane yolunda 1 Mayısları ve eskinin tadının tuzunun kalmadığını konuşurken bir anda iki şeyi paylaşma gereği duydum. Baskı, insanı biraz daha diri mi tutuyordu ne!
Dedim ki; işte biz gençlik yıllarımızda "Yeni Ortam" gazetesi okurduk. Emil Galip Sandalcı'ların, Oya Baydar'ların, İlhami Soysal'ların yazdıkları dönemlerin gazetesi. Sonra bir gün gazetenin sahibi Kemal Bisalman "Bu gazete ancak baskı dönemlerinde satar. Böyle kısmen de olsa özgürlüklerin söz konusu olduğu günlerde artık bu türden gazeteleri kimse okumaz" deyip kapatıvermişti.
Bunu doğrularcasına Mahir Günşiray ekliyordu: "Medya dünyasına akıl sır ermez. Irak savaşının başlayacağı gece bir televizyon kanalındaki gazeteci arkadaşlarımın heyecanını unutmam mümkün değil! Savaş çıkacak, haber konusu genişleyecek diye çocuklar gibi şendiler".
Ve bir başka ifade bir gazete ekinden; "Radikal Kitap"tan bir ilan, "Komünist Parti Manifestosu" Rekin Teksoy'un çevirisiyle, "asıl şimdi sosyalizm!" deyiveriyordu.
İşçi sınıfının zincirlerinden başka kaybedecekleri mi epeyce çoğaldı, yoksa bizler mi çözümü başka alanlarda aramaya başladık!
Ama belki de en doğru tesbiti Tol oyununun son sözü koymuştu: "Şimdi Diyarbakır'a gitmek zamanıdır".(ŞD/EÜ)
*Yaşasın Bir Mayıs