Kurul üyelerinden Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Kadın Sekreteri Sevgi Göyçe, Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Raporu'na gösterilen tepkilerin Türkiye'de düşünce özgürlüğünün yeterince gelişmediğinin kanıtı olduğunu belirtti.
Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu (BİHDK) raportörü avukat Kemal Akkurt, raporda katılmadıkları yönler olmasına rağmen hükümetin asıl tepkisinin İnsan Hakları Raporu' na olduğunu söyledi.
Helsinki Yurttaşlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Atamer, raporun statüko yanlıları ve değişim yanlıları arasında bir tartışma yarattığını bu tartışmayı faydalı bulduğunu söyledi.
Türkiye İnsan Hakları Kurumu Vakfı (TİHAK) Başkanı Nevzat Helvacı da raporun azınlıklar meselesini tekrar gündeme taşıdığını belirtti.
Rapora karşı çıkan Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Kamu-Sen) Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş ise, bugünkü basın açıklamasında kurul başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu'nun konuşma metnini yırtmaktan ve gösterdikleri tepkiden pişman olmadıklarını belirtti.
Göyçe: "Karşıt fikirlere tahammül yok"
KESK Kadın Sekreteri Sevgi Göyçe, "Kamuoyuna açıklanmak istenirken tartışmalara neden olan Azınlıklar Raporu'nun aldığı bu tepkiler, Türkiye'de karşıt fikirlere saygı konusunda insani olgunluğun henüz oluşmadığını gösterdi" dedi.
Raporun, her türlü siyasal oluşumun ötesinde sorunları tespit etmeye ve çözüm üretmeye çalışan bir rapor olduğunu belirten Göyçe "Üstelik oy çokluğuyla da kabul gördü. Ama kan ve şantajla, tehditle siyaset yapmış kesimlerce siyasal malzeme olarak kullanılmaya çalışılıyor" dedi.
"Bu kaygı verici davranışlar hiçbir şekilde kabul edilemez, bunlar insanî değerlerle de bağdaşmıyor. İnsan Hakları Danışma Kurulu üyesinin davranış modeli bu olmamalı. Farklı düşünebilirler ama nedense bunu ifade etmek yerine, zoru ve şiddeti tercih ediyorlar".
Akkurt: Asıl tepki İnsan Hakları Raporu'na
BİHDK Raportörü Kemal Akkurt, Azınlıklar Raporu'nda katılmadıkları yönler olduğunu fakat raporun uyum yasalarıyla örtüştüğünü söyledi.
Akkurt, "Hükümetin asıl tepkisinin 81 sayfalık İnsan Hakları Raporu'na olduğuna ve Azınlıklar Raporu'nu bu anlamda kullandıklarına inanıyoruz" dedi.
Kemal Akkurt, "Yakında bununla ilgili bir basın açıklamamız da olacak, ama bugünkü asıl konumuz Azınlıklar Raporu değil. Bugün yaşanan olaylar da bunu gösteriyor" diye ekledi.
Atamer: Azınlıklar gündeme geliyor
Helsinki Yurttaşlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Atamer, "Raporun şekline ve içeriğine ilişkin olmak üzere iki tür tartışma var. İçeriğe itiraz edenler aslında şekle ilişkin itirazlarını meşrulaştırmaya çalışıyor" dedi.
Yeterli çoğunluğun olmaması gibi itirazların anlamsız olduğunu ifade eden Atamer "Tartışma, muhafazakar kanatla tabuların toplumda tartışılıp yok edilmesini savunan kesim arasında yaşanıyor" diye konuştu.
"Türkiye'de bu rapor vesilesiyle, azınlık olduğunu iddia eden kesim ve devletin ayrı düştüğü bir konu yeniden gündeme geliyor. Bu anlamda tartışmaları olumlu buluyorum.
Azınlık olduğunu söyleyen kesimin temel insan haklarına kavuşması için devletin bu demokratik perspektife sahip olacağı evrimi geçirmesi gerekiyor. Bu evrim kendiliğinden gerçekleşmezse de dış dinamikler baskı yapıyor".
Helvacı: Esas problem demokrasi eksikliği
Türkiye İnsan Hakları Kurumu Vakfı (TİHAK) Başkanı Nevzat Helvacı, Avrupa Birliği'nce hazırlanan İlerleme Raporu ve İnsan Hakları Danışma Kurulu Komisyon Raporu sayesinde "azınlıklar sorunu"nun güncellik kazandığını vurguladı.
Helvacı, "İlerleme raporunda Kürtler ve Alevilerin azınlık olarak nitelenmesi, Danışma Kurulu raporunda ulus devleti yadsıyan bir anlatımla 'Türkiyelilik' gibi bir üst kimlik önerisi, ağır suçlamalara varan tartışmalara yol açtı. Raporu okuyan okumayan birçok kişi bu tartışmanın içinde yer alıyor" dedi.
Helvacı, eşitlik ilkesini tam anlamıyla yaşama geçirmiş demokratik bir ülkede "etnik azınlık" tartışmalarının da anlamını yitireceğini belirtti; "Demokrasinin temelinde 'yasa önünde eşitlik' ilkesi vardır" dedi.
"Eğer eşitlik ilkesi yaşama geçirilemiyorsa o durumda sorgulanması gereken demokrasidir. Demokrasinin gerçekleştirilemediği bir ülkede bu sorun azınlık statüsü verilerek çözülemez.
Aslına bakılırsa bütün bu tartışmalar, demokrasi ve onun en temel ilkeleri olan eşitlik ve laiklik konularında eksikli oluşumuzdan kaynaklanıyor. Sorunun çözümü, bunların tam anlamıyla ve olması gereken biçimde yaşanabilmesindedir.
Demokratik bir devlette, değişik etnik kökenden insanlara, kendi kültürlerini yaşatmaları, geliştirmeleri, dillerini, dinlerini, geleneklerini ve kültürel miraslarını korumaları için gerekli koşullar sağlanır. Bu konudaki eksiklerimiz, bu tür tartışmalara yol açıyor".
Yokuş: Pişman değiliz; azınlıklar memnun
Bugünkü basın toplantısında kurul başkanı Kaboğlu'nun konuşma metnini yırtarak toplantının yarıda kesilmesine sebep olan Kamu-Sen Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş ise, içerik açısından raporun tümüne karşı olduklarını söyledi.
Yokuş, "Bu raporla Anayasamızın, değiştirilemez denen 1., 2. ve 3. maddeleri kaldırılmak isteniyor, Cumhuriyetimize saldırı yapılıyor. Azınlık hakları yokmuş, yeniden tanımlanması gerekiyormuş gibi gösteriliyor" dedi.
"Laz, Çerkez ve Kürt vatandaşlarımızı Rum, Ermeni, Yahudi gibi azınlık saymaya çalışıyorlar" diyen Yokuş "Oysa bunlar Türkiye'nin asli unsurları. Onların azınlık olma gibi bir dertleri yok ki" diye ekledi.
Raporun Türkiye'nin bölünmez bütünlüğüne aykırı olduğunu söyleyen Yokuş "Azınlıklar mutlu ve memnun. Türkiye'deki azınlıklar yüzde 1 oranında bile değil. Kendini Türk hissedenler yüzde 93.7'dir bu ülkede" dedi.
Yokuş "O raporu yırttık. Asla pişman değiliz. Bu rapor yırtılmıştır, benzerleri de yırtılmaya devam edecektir. Aramıza nifak sokmaya çalışanlara mani olacağız" dedi. (NS/EÜ)