Sözüm, önce benim gibi anlamını bilmeyenlere! Bienal, iki yılda bir anlamına geliyormuş. İşte bu iki yılda bir'lerden dokuzuncusu bu sene İstanbul'da yapıldı. Bu hafta sonu da 16 Ekim itibariyle kapanışı olacak.
Doğrusu sadece ekonomisiyle değil, medyasıyla, kültürü sanatıyla, siyasetiyle, özetle bütün yönleriyle bütün ülkenin kendini İstanbul'a göre ayarladığı bir Türkiye'de bir çoğumuz Bienal'in neme nem bir şey olduğunu anlayarak, ya da anlamadan görsel ve yazılı basının yoğun etki ağıyla 9. Bienal'le tanış olduk.
Benim Diyarbakır'da yaşayan biri olarak Bienal kapsamındaki herhangi bir sergi ya da etkinliği izleme olanağım olmadı. Ama bir şansım oldu, o da şu. Diyarbakırlı sanatçı ve sanat eleştirmeni, şair Şener Özmen'in İstanbul Guide (İstanbul Rehberi) kitabı, kendi tabiriyle "defteri" benim için önemli bir şans oldu.
9. Uluslararası İstanbul Bienali, İstanbul'u "bir metafor, bir öngörü, yaşanan bir gerçeklik ve esin kaynağı" olarak ele alarak bu yılın kavramsal çerçevesini oluşturduğunu ifade ediyor.
Şener Özmen de bu can alıcı noktadan yola çıkarak İstanbul'un salt esin kaynağı olarak kalmayıp ruhumuza giren ve adeta ruhumuza nükseden, ruhumuzu satın alan iğdiş bir canavara dönüşmüş halini "Güncel Sanat" retoriği ışığında bizlerle paylaşıyor.
Bu sebepten İstanbul Guide'nin alt başlığı "Tüm Konvansiyonel Tahribatlarıyla İstanbul" oluyor. Bu sebepten İstanbul'un görünen ya da görünmeyen yüzünden birden çok pencereler açarak İstanbul Guide olarak, Barbar bize bir şey anlatmaya çalışıyor.
Benim gibi kentine (Diyarbakır'a) sevdalı aynı zamanda amatör bir rehber ve yerel tarihçi için elbette bir rehber kitap boyutu içinde İstanbullu olmayan ve İstanbul merkezli "sanat komiserlerine" de ciddi göndermeler yapan böyle bir çalışma gerçekten isabetli ve anlamlı.
Çünkü en azından ben biliyorum ki yaşadığım şehir Diyarbakır Zeki Coşkun'un ifadesiyle "alternatif metropol".
Buna rağmen sadece Diyarbakır mı? Başka bir takım şehirler de sanat adına, kültür adına yaptıkları bir dolu "iş"i "ne yaptıksa önce bu şehir (İstanbul) görsün, sevsin, kucaklasın, sahip çıksın diye" yapmadı mı?
Belki de bu yönüyle İstanbul Guide Şener Özmen'in becerisiyle İstanbul Dukalığının kültür sanat patronajına okkalı bir cevap oluyor.
Ve bir başka yönüyle de; "bazen sanat, o şehirden (Mesela İstanbul'dan) olmadığınız halde, yani sırf sanatkâr olduğunuz ve hasbelkader başka bir şehirde doğduğunuz ve yaşadığınız için, sizden yaşadığı şehrin belleğine oturtacak içeriklere sahip iş isteyecek kadar acımasızlaşabiliyor" dedirtecek işleri yapma cesaretine dönüşebiliyor.
Elbette bir başka yönüyle de o patronaja uyumlu müritlere de öyle olunmayabileceğinin de bir cevabı hem de patronajın kullandığı silahları kullanarak belki de!
İstanbul Guide, klasik şehir rehber kitaplarının salt mekânlara dair turistik izahatlarının ötesinde; mekânların artalanlarındaki insana, zaman zaman ruh üşümesi, kimi zaman ruh kırılganlığı yaratan ve yaşatan gerçekliğinin, gerçek hayat hikâyelerinin insana dair tahribatlarını okumak ve anlamanın da rehber kitabı gibi duruyor.
Bir şehrin güncelliğinde yaşananların bir başka şehirle ve sanatçılarıyla da bir başka yönüyle yüksek sesle tartışması belki de İstanbul Guide!
"Diyarbakır'la İstanbul arasındaki bence en temel fark; bir anlamda bize sorulan soruların açık uçluluğu ile kapalı uçluluğu gibi bir ayırımla açıklanabilir.
"Diyarbakır şiddetin yoğurduğu uzam içinde ara sözcüklere pek yer vermeyen bir dil ile konuşuyorken ve bunun anlamını biliyorken; İstanbul daha çoğul bir dille konuşma eğilimindedir...
"Bunun bir başka türden ifadesi şöyle söylenebilir. Diyarbakır'ın bir Kürt şehri olduğunu biliriz ama İstanbul'un kimin şehri olduğu belirsizdir, ucu açıktır. Bu belirsizlik ve ucu açıklık; turist ile mülteci arasındaki ayırımı fark etme adına ipuçları sunar."
Sonuç da son üç yıldır değişik şekillerde Diyarbakır izleyicileriyle buluşturulmaya çalışılan ve adına "Güncel Sanat" denen ve güncel sanat sanatçılarının severek kullandıkları ve benim bir türlü alışamadığım "İş" dediklerinden pek bir şey anlamamış bir beni adem olarak kitaptan bir cümleyle bağlamak isterim.
- Va min ji we re hunera rojane anî. (Sizlere güncel sanatı getirdim)
- Na, me nevêt. Xêr biçî! (Yok istemez. Size güle güle). (ŞD/BA)
___________________________
*Şener Özmen, İstanbul Guide. İKSV yayını 2005