ABD Başkanı Joe Biden, 13-16 Temmuz günlerinde İsrail, Filistin ve Suudi Arabistan'ı kapsayacak olan bölge ziyaretinin ilk durağı olan İsrail'e geldi.
Biden yarın başlayacak resmi görüşmeler öncesinde batı Kudüs'teki Holokost (Yahudi soykırımı) Anma Merkezi 'Yad Vaşem'i ziyaret etti. Holokost anıtına çelenk bırakarak müzedeki anı defterini imzaladı.
Biden'a, "Yad Vasem" ziyaretinde İsrail Cumhurbaşkanı İzak Herzog, Başbakan Yair Lapid, Savunma Bakanı Beni Gantz, ABD Dışişleri Bakanı Blinken ve Yad Vaşem Başkanı Dani Dayan eşlik etti.
İsrail temasları kapsamında yarın Başbakan Yair Lapid ile ikili görüşme yapacak ABD Başkanı, ardından İsrail Cumhurbaşkanı İzak Herzog'la görüşerek İsrail Cumhurbaşkanlığı Onur Nişanı alacak ve muhalefet lideri Binyamin Netanyahu ile de bir araya gelecek.
Biden'ın Çarşamba günü başlayacak Ortadoğu gezisinin ilk durağı olan İsrail ziyaretini yorumlayan Latin Amerika'nın önde gelen yayın kuruluşu TeleSur yorumcularına göre Biden'ın gezisinde başta İran nükleer anlaşması, İsrail-Suudi Arabistan ilişkisi ve Filistin sorunu olmak üzere kilit bölgesel konulara değinmesi öngörülüyor bununla birlikte, gezinin önemli gelişmelere yol açması beklenmiyor.
İran nükleer görüşmeleri
İsrailli yorumcular, İran nükleer müzakerelerinin İsrail-ABD görüşmelerinin odak noktası olacağını tahmin ediyorlar ve Biden'ın ziyareti sırasında İsrail'in tutumunun ABD politikasını etkilemeyeceği ya da İran nükleer müzakerelerinin gidişatını değiştirmeyeceğini kaydediyorlar.
İran'ı baş düşmanı gören İsrail, resmi olarak Ortak Kapsamlı Eylem Planı (JCPOA) olarak bilinen 2015 İran nükleer anlaşmasının en şiddetli muhaliflerinden biri olageldi. İsrail, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın 2018'de Washington'u tek taraflı olarak anlaşmadan çekme hareketiniyse memnuniyetle karşılamıştı.
Ancak ABD'nin İran politikası, Biden 2021'de göreve gelerek İsrail'in güçlü muhalefetine karşın 2015 İran nükleer anlaşmasını yeniden tesis etme çabalarına giriştiğinde tersine döndü. Avusturya'nın başkenti Viyana'da geçen yıldan bu yana İran ve önde gelen imzacı taraflar arasında 2015 nükleer anlaşmasını yeniden canlandırma konusunda ABD'nin dolaylı olarak dahil olduğu sekiz tur müzakere gerçekleştirildi.
Washington veya Tahran, giderilemeyen birkaç önemli görüş ayrılığı konsunda tavize yanaştığı takdirde her an nihai anlaşmaya varılabilir. İsrail Bölgesel Dış Politikalar Enstitüsü başkanı Nimrod Goren, İsrail'in tutumunun Biden'ın JCPOA konusundaki kararını etkilemesi olasılığı bulunmadığı düşüncesinde.
Goren, "İsrailliler sesini duyurmak istiyor ve Amerikalılar dinlemeye istekli. Ancak kimse bunun müzakereler üzerinde önemli bir etkisi olacağını düşünmüyor" dedi.
İsrail-Suudi Arabistan ilişkileri
Biden dört günlük Orta Doğu turunda, İsrail-Suudi Arabistan ilişkilerinde bir atılım olasılığı konsunda spekülasyonları güçlendiren Suudi Arabistan ziyaretinde de bulunacak. Cumartesi günü Washington Post'ta yayınlanan makalesinde Biden, İsrail'den Suudi Arabistan'ın Cidde kentine uçan ilk ABD başkanı olacak olmasının "İsrail ve Arap dünyası arasında uç veren ilişkilerin ve normalleşmeye yönelik adımların küçük bir simgesi olacağını" da sözlerine ekledi.
Ancak yorumcular, iki bölgesel güç arasındaki derin farklılıklar göz önüne alındığında, Biden'ın ziyaretine rağmen İsrail-Suudi ilişkilerinde gerçek bir atılımın hala çok uzakta olduğu kanısında. Goren, "İbrahim Anlaşmalarına benzer bir şey olmayacak" diyor. "Atılacak adım muhtemelen, hali hazırda gerçekleşmekte olan kademeli sürecin bir parçası olarak gerçekleşecek."
Resmi tutum olarak Filistinlileri destekleyen Suudi Arabistan, İsrail'in iki Körfez Arap ülkesi Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn ile ilişkilerini 2020'de normalleştiren ABD sponsorluğundaki İbrahim Anlaşmalarına katılmadı. Fas ve Sudan da daha sonra İsrail ile ilişkilerini normalleştirdi.
Yorumcular, son yıllarda özellikle İran karşıtı cephede perde arkasında işbirliği içinde oldukları ileri sürülen İsrail ve Suudi Arabistan arasındaki bağların Biden ziyaretiyle güç kazanabileceğini kaydediyorlar. Ancak iki bölgesel güç arasındaki yumuşamayı esas olarak kendi çıkarlarının yönlendirildiği ve ABD etkisinin abartılmaması gerektiği konusunda uyarıyorlar.
İsrail-Filistin açmazı
Biden'ın İsrail ziyareti sırasında gündeme gelecek bir diğer konu da İsrail-Filistin çatışması. Konu son yıllarda gündemden düşmüş görünse de çeşitli toplantılarda tartışılacak. Bar-Ilan Üniversitesi Begin-Sadat Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin Siyasi Araştırmalar Bölümü başkanı Jonathan Rynhold, "ABD'nin çatışmayı kontrol altına almaya ve yönetmeye çalış[tığı]" düşüncesinde.
Rynhold, "Amerikalılar, Filistin tarafından bakıldığında bir ufuk olmamasının gerginliğe yol açtığının farkındalar. Biden stratejik olarak iki devletli bir çözüm seçeneğini açık tutmak ve işleri ileriye götürmek istiyor" dedi.
Ancak İsrail'deki siyasi istikrarsızlık ve Filistin'deki iç ayrılıklar, İsrail-Filistin barış görüşmelerinin yeniden başlamasını olanaksız kılıyor. İsrailli yorumcular, Kasım'da yeni seçimlerle karşı karşıya olan İsrail Başbakanı Yair Lapid'in bu çok tartışmalı konuda adımlarını çok dikkatli atacağında birleşiyor.
Lapid, iki devletli çözüme desteğini açıkça ifade etmesine rağmen, bağımsız bir Filistin devletinin oluşmasına izin veren çözümün bu aşamada gerçekleşemeyeceği görüşünde. İsrail'deki bir dizi ölümcül saldırının ardından Batı Şeria'da hemen her gün Filistinli şüphelilere yönelik İsrail baskınlarını tetiklemesiyle İsrailliler ve Filistinliler arasındaki gerilim son birkaç aydır yükselmeye devam ediyor.
Lapid, Abbas'ın güvenlik eşgüdümü konusunu görüşmek üzere Ramallah'ta İsrail Savunma Bakanı Beni Gantz ile görüşmesinden bir gün sonra Cuma günü Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir telefon görüşmesi yaptı. İki taraf da görünüşe göre Biden'ın ziyareti öncesinde İsrail-Filistin geriliminin tırmanmasını engelleme çabasında.
Goren, "Filistinlilere yönelik jestleri Lapid değil, Biden duyuracak" diyor.
Gazze'den siyasal yorumcu Talal Ukal, Biden'ın Filistin-İsrail çatışması konusunun bölgede bir barış sürecini başlatmak açısından henüz olgunlaşmadığının farkında olduğunu söyledi.
"Bu konu, önceki ABD hükümetlerinin bu sınavdaki başarısızlıklarının da dahil olduğu değişik hususlar açısından da bakılınca ABD dış politikasında herhangi bir öncelik teşkil etmiyor" dedi.
(AEK)