bianet'in editörleri ve muhabiri arasında üç ayda bir değişen görev dağılımında yeni bir dönemin daha, bugün ilk günü."bianet'te herkes herşeyi yapıyor" demiştik, yola devam ediyoruz.
Bundan sonraki üç aylık yaz döneminde insan hakları editörümüz, çiçeği burnunda babamız Erhan Üstündağ çocuk editörü, çocuk editörümüz Tolga Korkut kadın editörü, kadın editörümüz Nilüfer Zengin insan hakları editörü olarak devam ediyor. Erol Önderoğlu bu kez de rotasyona katılmayıp ifade özgürlüğü alanında çalışmalarını sürdürüyor.
Muhabirimiz Emine Özcan dönem yayın yönetmeni olurken geçen dönem yayın yönetmenimiz Gökçe Gündüç ise akademik kariyerine devam etmek için aramızdan ayrılıyor.
"Öğrenmenin en iyi yolu acemice de olsa yola çıkmak"
Gündüç rotasyon için "Bu sistem editörlük, haber yazımı ve yayın yönetimi konusunda hızlı bir öğrenme imkanı sağlıyor. Çünkü öğrenmenin en iyi yöntemi bana göre sorumluluk alıp başlangıçta acemice de olsa yola çıkmak" diyor.
"Karşı taraftan ne bekleyebileceğini geçmiş deneyimlerinden bildiğin için rotasyon daha uyumlu bir çalışma ortamı sunuyor. Yeni alana alışmak zaman alsa da ikinci turlarda herkesin daha keyifli işler ortaya çıkaracağını düşünüyorum."
Gündüç, kendi dönem yayın yönetmenliği deneyime dair görüşünü ise şöyle paylaşıyor:
"Yayın yönetmenliği deneyimi de başlangıçta stresli, alıştıkça keyifli bir süreçti. Yaratma sürecini herkesten biraz daha fazla yönlendirmek işin sonunda duyulan keyfi de artırıyor. Güzel bir günün ardından insan sayfaya bakmaya doyamıyor."
"İhlalleri aktarmak can sıkıcı olsa da mücadele verenleri aktarmak umut verici"
Üstündağ geride bıraktığı dönemde çalıştığı insan hakları alanına dair "Türkiye'de insan haklarıyla ilgili haberleri takip etmek insanı karamsarlığa da gark edebilir, insanlara olan inancını tazelemesine de yol açabilir. Gündem ihlaller, senelerdir kemikleşmiş sorunlarla o kadar dolu ki, yeni bir söz bulmak güçleşiyor" diyor.
Öte yandan, onca baskıya, olanaksızlığa rağmen bu yoğun gündeme kafa tutan onlarca insanın var olduğuna, yeni bir söz üretmek için çalıştıklarına değinen Üstündağ bu yüzden o kadar da karamsar değil:
"Geçtiğimiz üç ay boyunca ihlalleri yakından görmek, aktarmak ne kadar can sıkıcı olduysa, o insanları tanımak, onların mücadelelerini aktarmak da o kadar umut vericiydi."
"Şaşırdım, kaygılandım, çok eğlendim"
Korkut çocuklarla gazetecilik üzerinden kurduğu ilişkiyi anlatıyor:
"Çocuk odaklı habercilik konusunda epey eğitim almış biri olarak kendime güvenirken, bir de baktım ki durum bambaşka. İyi zaman geçirmeyi, birlikte eğlenmeyi, iletişim kurmayı iyi bildiğim çocuklarla "gazeteci" olarak karşı karşıya gelince, tutulup kaldığımı fark ettim. Sonra durum yavaş yavaş değişti. Bu üç ayın sonuna doğru gördüm ki, çocukların kendini ifade ettiği, katıldığı, yarattıkları durumların haberlerini yapmak çok eğlenceli. Uzun sözün kısası, tam alışmıştım, dönem bitti. Tadı damağımda kaldı..."
"Kadın editörü olmasaydım can yakıcı meseleye bu kadar yakın olmayacaktım"
Zengin'in kadın editörlüğü üzerine deneyimleri ise şöyle
"Bu üç ay boyunca SSGSS meclisten geçmesin diye en çok mücadele verenler kadınlar oldu. Bu zorlu mücadeleyi bu kadar yakından takip edemeyecektim... Kadın hakları editörü olmasam kadın hakları aktivistleriyle tanışmamış olacaktım, Ayşe Yılbaş'ı öldüren kocasının yargılandığı ilk duruşmaya katılmayacak, kadınlar 'tesadüf değil, erkek şiddeti' diye bağırırken içimden onlara eşlik etmeyecek, uzun lafın kısası can yakan bu meseleye bu kadar yakından bakmış olmayacaktım...."
Zengin insan hakları editörlüğü görevini yeniden sürdürmekten keyifli.
"İnsan haklarına geri döndüm bugün... Emine de yayın yönetmeni oldu, 'editoryal irademdir' üç ay boyunca.... Ona bol şans, başarı diliyorum.. Hepimize yeni alanlarımız '"hayırlı' olsun..."
"Muhabirliği çok sevdim, dönem yayın yönetmenliği için heyecanlıyım"
Geçen zamanda muhabirlik yapan Özcan muhabirlik günlerini özleyeceğine emin ama dönem yayın yönetmenliği sayesinde edineceği deneyim adına heyecanlı olduğunu ifade ediyor.
"Dün üç aylığına alanlardan son kez haber yaptım. Kadıköy'deki mitinge kendimi öyle kaptırmıştım ki güneşin başıma geçtiğini de suratımın ve kollarımın sadece bir bölümün (!) nasıl kızardığını da fark etmemişim. Bence muhabirlik gazeteciliğin en eğlenceli, en hareketli, yani "en" kısmı. Sokaktan haber yapmak demek çok insanla tanışıp çok hikaye öğrenmek, yaşanılana yakından bakma şansını bulmak demek. Ama ben dönem yayın yönetmeliğinin, yani editör arkadaşlarımın kolektif hazırladığı sayfaya şekil vermeyi yakından takip etmenin heyecanına da çoktan kaptırdım kendimi. Mutluyum." (EZÖ)