Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü Alternatif Medya dersine telekonferansla katılan Bağımsız İletişim Ağı (bianet) yayın yönetmeni Haluk Kalafat, hak haberciliği konusunda öğrencilerin sorularını yanıtladı.
Öğrencilerden Nur Ener’in, Yrd. Doç. Ömer Alanka’nın verdi Alternatif Medya dersi için hazırladığı sunumun başlığı Hak Odaklı Habercilik’ti. Ener bianet’in her yıl iletişim fakültesi öğrencilerine yönelik düzenlediği Okuldan Haber Odasına (OHO) 2014 programının mezunları arasında yer alıyordu.
Kalafat özetle şiddet dilinden, hakaret içeren sıfatlardan, cinsiyetçi söylemlerden uzak durduklarını; haber yaparken en geniş tanımışla hakları öncelediklerini anlattı.
"Abartılı heyecan haberciliğe zarar"
Kısa girişin ardından Alternatif Medya dersini alan gazeteci adaylarının sorularını cevaplandırdı. Öğrencilerin Okuldan Haber Odasına programına daha çok öğrenci kabul etmeleri yönündeki isteklerini her fakülteden bir öğrenci kabul edebildiklerini, bu haliyle bile oldukça zorlu, yoğun bir program olduğunu söyledi.
Ajans haberciliği ile hak haberciliğini bütünleştirme noktasında sorulan soruya, “bianet’in bu konuda tavrı net, acele edip hata yapacağımıza iyice araştırarak doğrulayarak haber yapıyoruz. Bizim böyle bir rahatlığımız var. Ancak ajans haberciliğinde hız önemli. Haberi hızlı bir biçimde servis etmeniz beklenir. Biz şunu aklımızda tutuyoruz ‘abartılı heyecan’ haberciliğe zarar verir. Tabii habercilik değişiyor, online habercilikte hızlı olmanın, anında haber veriyor olmamız bekleniyor bizden de. Biz Gezi direnişi sırasında o hıza ayak uydurmaya çalıştık. Bunu yapmamız gerekiyordu. Dolayısıyla hata barındıran haberler de yaptık, çok değiller, çok büyük hatalar değil ama yaptık. Zamanla aşılamayacak mesele değil. Diğer yandan ajanslar ham haber yapıyor. Gazeteciler, editörler yayınlarken şiddet, ayrımcı, türcü dili dönüştürebilir. Onlara bu noktada büyük sorumluluk düşüyor” şeklinde yanıt verdi.
“Hak ihlallerinin faili devlettir”
bianet’te haberlerin nasıl üretildiği hakkındaki bir soruya ise şöyle yanıt verdi: “Biz genelde özel haber yapmaya çalışıyoruz yani haberlerimizi kendimiz üretiyoruz. Bunun nedenlerini Hak Haberciliği yapmak meselesi üzerinden açıklamak lazım. Bizim dilimiz, habere yaklaşımımız, öncelediğimiz alanlar farklı. Bu farklılıklar nedeniyle özel haber yapmamız gerekiyor. Kısaca şöyle açıklayayım, bizim için en genel anlamda insan hakları öncelikli haber konusu oluyor. Şöyle diyoruz, hak ihlallerinin genel anlamda faili devlettir. Bu hakları ele alırken de canlıların devlet karşısında en güçsüz olduğu yerleri önceliyoruz. Örneğin hapishaneler, hastaneler, okullar, yetiştirme yurtları, insanın devletle karşı karşıya olduğu yer.
“Silahın olduğu yerde hak ihlali vardır”
bianet’in haber dilinden bahsetmiştim; örneğin militarist dilden uzak duruyoruz. Dili kullanmadığımız gibi, askerlik de bizim özellikle baktığımız bir kurum. Silahın olduğu yerde hak ihlalleri çoğalır.”
bianet’in haberciliğinin etkisini ise şöyle anlattı: “Biz gazeteciliğe başladığımız yıllarda bayan denirdi; kadın ayıp karşılanırdı. Zaman içerisinde asıl cinsiyetsi olanın ‘bayan’ demek olduğunu anlatabildik. Bunun ayrıdına varılmasında kadın hak örgütlerinin etkisi olduğu kadar bianet gibi yayın kuruluşlarının da etkisi vardır. Şimdi bayan derken insanların kafasında bir soru işareti var. Benzer olarak “adam ol”, “delikanlı ol” gibi erkeği yücelten bir alt mesaj veren kelimelerden uzak durmaya çalışıyoruz ve değiştirmek için uğraşıyoruz. ‘Bilim adamı’ demiyoruz artık ‘bilim insanı’ diyoruz. Örneğin 2000’li yılların başlarında tersanelerde kazalar olurdu. Ülkenin gemi sektörü çok hızlı ilerliyor çok fazla kaza bu yüzden oluyor şeklinde haberler yapılırdı. Orada yaşananların kaza değil cinayet olduğunu söylemek hayal edilemezdi. Şimdi de madencilikte, inşaat sektöründe yaşanıyor. Yine iş kazası diyorlar. Biz şunu söylüyoruz iş kazası diye bir şey yok iş cinayeti var. Tersanede de aynı sorun vardı şimdi madende de aynı sorun var. Hızlı kar için, devletin izin verdiği bu özel şirketler insan hayatını hiçe sayarak bir sistem kuruyorlar. Bu sistem içinde insanların ölmemesi mucize; ve bu bizim için haberde ve konuşma dilinde ‘öldü’ değil ‘öldürüldü’dür. Çünkü işçinin güvenli çalışma şartlarını sağlamıyorsunuz ölmesine neden oluyorsunuz. Biz faili devlettir diyoruz. İş cinayetidir diyoruz. Biz dilimizi haberciliğimizi böyle kuruyoruz bununda bu ülkede anlaşıldığına inanıyorum. Bunlar bölücü, anarşist denmiyor bize bunun yararlı olduğuna inanıyorum” dedi.
“Orası Roboski”
Kalafat, öğrencilerden Ferhat Askan’ın “Uludere katliamı konusunda üzerinize düşeni yaptınız mı” sorusuna “Roboski diyoruz öncelikle. Bizim için bu tip durumlarda fail devlettir. Bunu bizim değil devletin çözmesi gerekir. Bizim işimiz haber yapmak ve hatırlatmak. Askeriyede emir komuta sistemi belli kimin emir verdiğini bilirsiniz. Gazeteci polis değildir...” cevabını verdi. (MK/HK)