Haberin Kürtçesi için tıklayın
bianet’in “Dilek Doğan’ın Vurulmasını Kameraya Çeken Polis: ‘Özel Harekat Yanlışlıkla Vurdu’” başlıklı haberi hakkında, İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün başvurusuyla, İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği erişime engelleme kararı verdi.
Avukat Meriç Eyüboğlu hakimliğe ilettiği dilekçesiyle, erişime engelleme kararına itiraz etti, erişime engelleme kararının kaldırılmasını talep etti.
Dilekçede, kararda iddia edildiğini aksine polislerin kişilik haklarına saldırı olmadığı ifade edildi:
“Erişime engellenen haberin sunumunda objektiflikten ayrılınmamış; haber sınırını aşan, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunulmamış, suçlayıcı, itham edici, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanılmamış, dürüstlük kurallarına aykırı davranılmamıştır. Haber iddia edilenin aksine, kişilik haklarına saldırı niteliğinde ve amacında değildir.”
“Erişim engeli, basına sansür niteliğinde”
Avukat Eyüboğlu dilekçesinde, basın ve ifade özgürlüğü vurgusu yaptı:
“Hakların çatıştığı noktada yapılacak öncelik değerlendirilmesinde, basın ve düşünceyi açıklama hürriyetine üstünlük tanınması gereken bir haber söz konusudur. Buna rağmen erişimin engellenmesi kararı verilmesi, ‘basına sansür’ niteliğinde olup, Anayasa'ya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi'nin ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğü konusundaki içtihatlarına da aykırıdır.”
Haberde ne vardı?
Dilek Doğan, İstanbul, Küçük Armutlu’da evine düzenlenen polis baskınında 18 Ekim 2015’te vurulmuş, bir hafta sonra hastanede hayatını kaybetmişti. Sanık polise, bilinçli taksirle öldürme suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi, dosya Yargıtay’da.
Erişime engellenen 6 Mart 2017 tarihli haberde, polisin yargılandığı dava dosyasına giren ve olay anında çekilen kamera görüntüleri yer alıyordu. Görüntüleri çeken polis, özel harekat polisinin Doğan’ı “yanlışlıkla vurduğunu” söylüyordu.
Görüntüler, davanın 8 Mart 2017 tarihli duruşmasında da izlenmişti.
Kamera görüntülerinde yer alan konuşmalar özetle şöyle:
“Özel harekat orada bir şahsı vurdu.
Kelepçe alıp gelsenize.
Alo ağabeycim kolay gelsin teknikten Barış ben. Şu an Sarıyer’deyiz. Özel harekat yanlışlıkla birini vurdu. Bayağı karıştı ortalık. Cihat komisere ulaşamıyorum ben. Abi öyle. Aradık, aradık… Siz bir daha ararsanız iyi olur.
Ya abi şahısları niye kelepçelemiyoruz ya. Kelepçe takalım, arabaya alalım, böyle olmaz abi.
Dilek, Dilek…
Komiserim Baltalimanı’nda adres vardı ya. Özel harekat orada bir şahsı vurdu. Komiserim sıkıntı… Komiserim bilginiz olsun.
Yat, yere yat… Kapa pencereyi kapat. Kapat kapat. Gir içeri gir. Gir içeri.
Abi nasıl yapar bunu özel harekat ya…
Abi mukavemet gösteriyorlar, kelepçe takmadan olmayacak abi…”
Neden engellendi?
İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'nin 22. Eylül 2021 tarihli kararında şu gerekçe yer aldı:
“Başvuran vekili dilekçesinde emniyet kuvvetlerince yapılan operasyonda yaşanan olayla ilgili herhangi bir dava/soruşturma bulunmayan polis memurlarının görüntülerinin bulunarak hedef haline getirildiği ve bu şekilde kişilik haklarının ihlal edildiğinin belirtildiği, görev yapan kamu görevlilerinin kişilik haklarının ihlal edici nitelikte olduğu ve talebin usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve kanısına varılarak…”
Avukat Eyüboğlu, “Bu gerekçe de, bu karar da bütünüyle yanlıştır” dedi.
Meriç Eyüboğlu’nun itiraz dilekçesinde şu ifadeler yer aldı:
“Hedef haline getirilen kim?”
“Haber, yargılama devam ederken, İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin dosyasına giren ve bilirkişiye de çözümü yaptırılan görüntülerin paylaşılmasından / haberleştirilmesinden ibarettir.
“Oysa erişimin engellenmesi kararında ‘emniyet kuvvetlerince yapılan operasyonda yaşanan olayla ilgili herhangi bir dava/soruşturma bulunmayan polis memurlarının görüntülerinin bulunarak hedef haline getirildiği ve bu şekilde kişilik haklarının ihlal edildiği’ gerekçesiyle bu kararın verildiği yazılıdır.
“O halde sorulması gereken ilk soru; ‘bu haber metninde olayla ilgili herhangi bir dava/ soruşturma bulunmayan hangi polis memurundan söz edildiği, kimin hedef olarak gösterildiği veya hedef haline getirildiği’ olmalıdır.
“Zira karar, 2 dakika 45 saniyelik görüntüye değil, habere yönelik olarak verilmiştir. Oysa Mahkeme kararının gerekçesinden hareketle, haberin tamamının yani yazılı haber metninin engellenmesi mümkün değildir.”
“Polislerin yüzleri seçilmiyor”
“Görüntülerin izlenmesi halinde de, söz konusu iddianın doğru olmadığı; haberde paylaşılan görüntülerde sabaha karşı 4.30 olması yani karanlık olması, ortada müthiş bir panik ve nümayiş olması, keza polislerin önemli bölümünün yüzlerinin kapalı ve/veya arkalarının dönük olması (Dilek Doğan'ın öldürüldüğü evin olduğu yöne bakar halde olmaları) nedeniyle yüzlerinin seçilemediği görülecektir. Erişimin engellenmesi kararı bu yönüyle de haksızdır, söz konusu haberle uyuşmamaktadır.”
“Polisler hedef haline getirilmedi”
“Polislerin hedef haline getirildiği iddiası çok yakışıksız, çok haksız bir iddiadır. Görüntüler dava dosyasında olan haliyle paylaşılmış, bir ekleme, çıkarma yapılmamış ve/veya özel olarak polislerin görüntüleri aranıp, bulunup, hedef haline getirilmemiştir.
“Mahkemenin bu iddialara itibar edip erişimin engellenmesi kararı verebilmesi ancak ve ancak görüntüyü izlememesi ve aktardığımız haber metninin okumaması halinde mümkün olabilir. Zira haber metninde de, görüntülerdeki konuşmaların aktarılması dışında operasyonda yer alan polislerin veya sanığın kişiliğini hedef alan tek bir ifade, değerlendirme, yorum, bilgi yoktur.
“Haber doğru, kamu yararı var”
“Söz konusu haber, halen sürmekte olan bir yargılamaya ilişkindir. Dolayısıyla günceldir. Polisin bir yurttaşı vurması ve yargılanması süreçlerini içerdiği için tüm kamuoyunu ilgilendirmektedir. Zira kamu görevlilerinin işledikleri suçlar nedeniyle yargı önüne çıkması da, ceza alması da haber olarak değerinin olmasının yanı sıra, bu topraklarda çok uzun yıllara dayanan kamu görevlilerinin işledikleri suçlara yönelik cezasızlık politikası nedeniyle de toplumu ve tüm vatandaşları ilgilendirmektedir. Dolayısıyla kamu yararı vardır.
“Mahkeme dosyasında yer alan görüntü ve görüntüdeki konuşmaları içermekte olduğu için de, görünürde değil, kelimenin tüm anlamlarıyla gerçektir, doğrudur.
“Haberin içeriği incelenmeden verilen bu karar, basın özgürlüğünün-haber verme ve yayma hakkının sınırlandırılma sebeplerinin ikna edici bir biçimde ortaya konması gerekliliğini de karşılamamaktadır.”
TIKLAYIN - BİA Medya Gözlem Raporları
(AS)