bianet Editörü Tuğçe Yılmaz, dün akşam saatlerinde (3 Haziran) Kadıköy İskelesi’nde Genel Bilgi Taraması (GBT) sırasında polis tarafından tutularak ifadesi alınmak üzere Kadıköy İskele Polis Karakolu’na götürüldü.
Yılmaz hakkında, Türk Ceza Kanunu’nun 301. maddesi kapsamında işlem yapılacağı öğrenildi. Ancak dosya içeriğini Yılmaz’ın avukatının görmesine izin verilmedi.
"Dosya içeriğinin saklanması ve gözaltı hukuk dışı"
IPS İletişim Vakfı Hukuk Danışmanı Aynur Tuncel Yazgan, dosyaya ilişkin olarak Yılmaz’ın avukatlarına bilgi verilmemesini eleştirdi.
Yılmaz’ın tutulmasıyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Yazgan, “Yakalama nedeni somut olarak gösterilmediği ve dosyayı inceleme olanağı sağlanmadığından, hem yakalamaya itiraz hakkı tırpanlanıyor hem de lehe delil toplama ve gözaltındayken savunma hazırlanmasına fırsat verilmiyor.” dedi.
Yazgan ayrıca, CMK 100/4’e göre iki yılı geçmeyen hapis cezası öngörülen suçlarda tutuklama yasağı bulunduğunu hatırlatarak, “Tutuklama yasağı olan bir soruşturmada, yeri yurdu ve çalıştığı yer belli olan bir kişiye neden gözaltı kararı verildiğini” sordu.
Yazgan, CMK 91/2. maddesinin de “ancak zorunlu hâllerde gözaltı kararı verilmesine olanak sağladığını”, bu somut durumda ise böyle bir zorunluluk bulunmadığı hâlde Yılmaz’ın gözaltına alınmasının usulsüz olduğunu açıkladı.
Geceyi karakolda geçirdi
Geceyi karakolda geçiren Yılmaz’ın, savcılık ifadesi için Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne götürüleceği bilgisi verildi. Ancak Yılmaz, adli gözaltılarla birlikte sabah saatlerinde Kartal’daki İstanbul Anadolu Adliyesi’ne sevk edildi. Daha sonra İstanbul Adliyesi’ne götürüldü.
Burada Yılmaz hakkında "Türkiyeli Ermeni gençler anlatıyor: 109 yıldır süren yas" başlıklı haberi nedeniyle 18 Mart'ta soruşturma açıldığı, dosyanın da iki gün önce mahkemeye gönderilerek dava açıldığı anlaşıldı. Yılmaz'a dava ile ilgili öncesinde herhangi bir bildirim yapılmadı.

Türkiyeli Ermeni gençler anlatıyor: 109 yıldır süren yas
Yılmaz, 13.30 sularında dosyayla ilgili soruşturma savcısına ifade vermeye başladı. Röportajın iki Ermeni gençle yaptığı görüşmeye dayandığını, herhangi bir kişi, kurum ya da devlet makamını aşağılayan nitelikte olmadığını söyledi. Toplumsal hafızada yer edinen bir olayı iki kaynakla birlikte yeniden gündeme getirmeye çalıştığından bahsetti.
Yılmaz “Haberimin TCK’nin 301. maddesi ile hiçbir bağlantısı yoktur. Mesleğimin gerekleri vardır ve mesleki haklarım Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Haberi de bu kapsamda yaptım. İçeriğinde sadece röportaj yaptığım kişilerin beyanlarına yer verdim. Türk milletini ve Türkiye Cumhuriyeti devletini aşağılamak gibi bir kastım yoktur. Suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.
Yılmaz’ın avukatlarından Mutlu Serbest usule ilişkin konuştu. Basın Kanunu’nun 26. maddesini hatırlatarak gazetelerde yayınlanan haberlere kamu davası açılmasını öngören 4 ile 6 aylık sürenin aşıldığını söyledi.
Avukat Elif Ergin de “Müvekkilim gazetecidir ve mesleği kapsamında söz konusu röportajı yapmıştır” dedi. Eylemin Anayasa ve Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerce korunan temel hak ve özgürlükler kapsamında kaldığından bahsetti.
Yılmaz hakkında çıkartılan yakalama kararının usule ve hukuka aykırı olduğundna bahseden Ergin "Müvekkilim hakkında haftada 1 gün imza atma suretiyle adli kontrol hükümleri uygulanmaktadır. Usule uygun çağrılması halinde gelip ifadesini verebilecek bir gazeteci iken hakkında yakalama kararı çıkartılması usule aykırı olduğu gibi yakalandığında Cumhuriyet Başsavcılığınıza müracaat etmesi konusunda taahhüt alınarak serbest bırakılması gerekirken, her hafta Pazartesi günü imza atmaya gittiği karakolda salı günü yakalanarak 1 gece gözaltında kalmıştır. Sabah yanlış adliyeye götürülmüştür. En temel hakları ihlal edilmiştir.” diye konuştu.
Yılmaz, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde savcılık ifadesinin ardından serbest bırakıldı.
(AEK/VC/HA)







