Haberin Kürtçesi için tıklayın
IPS İletişim Vakfı tarafından bu yıl onuncusu düzenlenen ve Büyükada'da gerçekleşen OHO programının üçüncü gününde bianet eş yayın yönetmeni Haluk Kalafat ve bianet muhabiri Tansu Pişkin bianet deneyimlerini OHO’nun gazeteci adaylarına anlattı.
Gazetecileri haber yapmaya iten ve habere gidiş sürecini bianet’te yapılan haberler üzerinden örnekleyerek aktarım yapan Haluk Kalafat ve Tansu Pişkin öğrencilerle yapılan bu atölyede amaçlarının hem ana akım medyada hem de alternatif medyada haberin nasıl yapıldığının öğrenilmesini sağlamak olduğunu belirttiler.
Kalafat: Öğrenciler hiçbir şey bilmediğini zannediyor
Haluk Kalafat bianet'e staj yapmaya gelen öğrencilerin deneyimlerini, haber yapılış sürecini anlattı:
“Öğrenciler her sene bize staj yapmaya geliyor fakat gelirken de okulda hiçbir şey öğrenmediğinden, öğrenemediğinden yakınıyor. Aslında birey hayatta ya da okulda bir şey öğrenmediğini fark etmişse mutlaka bir şey öğrenmiştir. Çünkü bir şey öğrenmemiş olsaydınız bunu fark edemezdiniz.
"Öğrendiğiniz şey eksik ya da her yönüyle size aktarılmamış olabilir fakat bu öğrenmenin temel adımıdır. Bir yerde oturup bir insanla konuşmak bile bilgi birikimidir ve siz o bilgi birikimini yansıtabilirseniz gazeteciliğe ilk adımı atmış olursunuz.
“Haber vermenin amacı her yerde aynıdır”
“Yapılan işin ya da haberin değerini kim belirliyor? Haber vermenin amacı her yerde aynıdır. Haberi bir aktaran bir de okuyan, görüntüleyen kişi var.
"Mesela bir eylemde birisi çıkıp ‘Polis şurada birisine saldırdı’ deyip ve bu saldırının görüntüsünü video olarak telefonuna kaydedip, elindeki verileri Twitter’a aktardığı zamanda habercilik yapmış oluyor. Aslında bu da habercilik. Bunu yapan kişi de gazetecidir. Aynı muhabirlerin ve köşe yazarlarının arasındaki farka bağlı olarak her ikisinin de gazeteci sıfatını aldığı gibi. Yapılan işin değeri aynı. Ortada var olan emek ve amaç aynı.
“Ölen kişiler bir sayıdan ibaret değiller”
“Biz ölümlü olaylarda haberi yaparken kaç kişinin hayatını kaybettiğinden bağımsız olarak hareket ediyoruz. Çünkü bize göre her yaşam aynı ve değerlidir. Evet, olayı kayıt altına almak ve bunu insanlarla paylaşmak zorundayız ama tam sayı verip haberi tamamlamak, ölen kişilerin hayatlarına hiç yer vermeden olayı kapatmak bizim anlayışımızla çelişiyor.
"O nedenle yaşanan ölümlü toplumsal olaylarda hayatını kaybeden herkesin hayat hikayesini okuyucuya aktarmaya çalışıyoruz. Haberi bir sayıyla tamamlamak ve sonrasında o haberi geçiştirmek hiçbir gazete ya da gazeteciye yakışmıyor.
“Haberlerin yapılış süreçleri vardır”
"Habercilik, gerçeği yeniden inşa etmektir. Yani bir olay yaşanır ve siz onu karşı tarafa aktarırken yeniden kurgulayıp aktarırsınız. Bu nedenle her haberin bir yapılış süreci vardır. Bu da haberin yapılıp yapılmayacağını tartışmakla başlar. Haber ajanslarına bağımlı çalışmıyoruz; gündemi izliyoruz ama kendi haberlerimizi üretmeyi önceliyoruz. Bu tür sunumlarda gazeteci adaylarının genelllikle öğrenmek istediği konu bu oluyor; bianet'in haberleri nasıl üretiyor, haber kaynaklarına nasıl ulaşıyor...
"Sizlere bugün üç haber üzerinden; farklı biçimlerde ulaştığımız, ortaya çıkardığımız üç haber üzerinden nasıl çalıştığımızı anlatacağız. Bu üç haber bianet ekibine en son katılan ve henüz yaklaşık üç aydır bizimle gazetecilik yapan arkadaşımız Tansu pişkin tarafından yapıldı.
"Bu haberlerde sırasıyla üç ayrı yaklaşım var:
* Muhabirin kendi deneyimi, kaynaklarını ya da birebir yaşamışlığını kullanarak
* Haberden haber çıkartarak,
* Toplumu ilgilendiren büyük bir sorunun yazı dizisine çevirerek."
Pişkin: Nasıl haber yaptım?
Tansu Pişkin, “Uluslararası Af Örgütü’nde Yüzyüzeciler İş Bırakıyor” başlığıyla yaptığı haberin oluşturuluş sürecini dinleyicilere anlattı:
“Ben de geçmişte yaklaşık bir sene bu işi yaptım. Yani bende 'yüzyüzeci'lerden biriydim. Çalıştığım dönemde taşeron olarak çalıştığımı bilmiyordum. Mezun olup bianet’te işe başladıktan sonra Uluslararası Af Örgütü’nde bir dönem birlikte çalıştığım arkadaşım beni arayarak bu durumdan bahsetti.
"Onlar da yeni öğrenmiş taşeron olduklarını ve seslerini duyurmak istemişler. Yardımcı olup olamayacağımı sordu, ben de bu olay üzerine konuyu haberleştirmek istedim. Çok kararlıydılar ve işi greve kadar kadar götürebileceklerinden bahsetti. Ben haberi yaptıktan sonra ana akım medyada bu haksızlığı gördü ve haber geniş kitlelere yayılmış oldu."
Haluk Kalafat: "Bu muhabirin kendi kaynaklarını ve yaşanmışlığını kullanarak haberleştirdiği bir diziye örnekti.
"İkinci örneğimiz "Gözaltına Alınan" İnsan Hakları Anıtı başlıklı haber. Bu haberde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın açlık grevi eylemini sürdürdüğü Ankara'daki Yüksel Caddesi'ndeki heykelle ilgili. Gülmen ve Özakça gözaltına alındıktan sonra polis bu alandaki eylemleri sonlandırabilmek için heykelin etrafını bariyerle çevindi. Biz bu eylemlilik sürecini başından itibaren izliyorduk. Heykelin etrafının çevrilmesini de haberleştirmiştik, Tansu ile haber üzerinde konuşurken aslında heykelin hikayesinin çok bilinmediğini düşündük. Tansu, heykelin yapan heykeltıraş Metin Yurdanur ile konuşarak hem eylemi değerlendirtip hem de heykelin öyküsünü anlatalım dedi. Ve bu haberi çıkarttı. Bu haber de bir haberden başka bir haber çıkartmaya bir örnekti.
"Üçüncü haberimiz ise aslında bir yazı dizisi. Avukatlar Savunma Hakkı İhlallerini Anlattı başlığı ile sunduk. Farklı alanlarda savunmalar yapan avukatların uğradığı hak ihlallerini ve savunma hakkının engellenmesi üzerine bir dizi röportaj ile ortaya koyduk. Bu haberi ise sosyal medyaya düşen bir videoyu izlerken düşündük. Avukat Suat Eren'in bin duruşma salonunda güvenlik görevlileri tarafından sırtta taşınarak çıkartımasını gösteren ir videoydu bu. Tansu, Suat Eren'i tanıyordu. Telefon açıp nden dışarı çıkartıldığını sordu. Bu görüşme sekin haberlik bir diziye dönüştü." (HA/BK)