bianet editörleri, yazarları ve dostları her hafta Cuma günü izledikleri filmleri, okurlarıyla paylaşıyor. Yani “Biz izledik, beğendik, izlemediyseniz izleyin; izlediyseniz belki yeniden izlersiniz” diyorlar…
Özel Tim
Yönetmen: José Padilha
Oyuncular: Wagner Moura, Maria Ribeiro, Milhem Cortaz, Diğer
Senaryo: Bráulio Mantovani, Rodrigo Pimentel, John Kaylin, José Padilha
Öykü: André Batista, Luiz Eduardo Soares, Rodrigo Pimentel
City of God filmi gibi, Tropa de Elite 1 ve 2’yi de kaçırmayın derim.Özellikle bu yolsuzluk gündeminde izlenmeye değer...
Birbirinden bağımsız filmler olsa da, City of God, Tropa de Elite ve Tropa de Elite 2: O Inimigo Agora É Outro (Özel Tim 2: İçimizdeki Düşman) tek bir seri gibi izlenebilir.
Tropa de Elite, City of God’da gördüklerimizi siyah üniformalı, kurukafa logolu Özel Tim’in gözünden anlatıyor.
İlk filmde Özel Tim’in Brezilya’nın dillere destan uyuşturucu çeteleriyle “savaş”ını ve ikinci filmde ise timin şefinin devlet görevlileri ve paramiliter grupların karıştığı yozlaşma ve yolsuzluğun içinde yaşadığı zorlukları, çelişkileri, bocalamaları ve en nihayetinde bu yozlaşmayla mücadelesini izliyorsunuz. (Çiçek Tahaoğlu)
Kırmızı Başlıklı Kız
(Hookwinked, 2005)
Yön: Cory Edwards, Todd Edwards
Senaryo: Cory Edwards, Todd Edwards
Seslendirenler: Anne Hathaway, Glenn Close, Patrick Warburton
Kırmızı Başlıklı Kız masalını bildiğinizden emin misiniz? Seyredin, sonra tekrar konuşalım. Sinema izleyicilerinin bildiği karakterlere hınzırca bir bakışın senaryoya serpiştirildiği efsanenin eğlendirici bir versiyonu.
Not: Yıllar sonra 3D olarak çekilen serinin ikinci filmi aynı başarıyı tekrarlamaktan çok uzaktaydı. (Yüce Yöney)
Kafka
(Kafka, 1991)
Yön: Steven Soderbergh
Oyn: Jeremy Irons, Theresa Russell, Joel Grey.
Sigorta şirketinde çalışan yazar Franz Kafka’nın sıkıcı bir hayatı vardır. Bir yer altı örgütünün gizli amaçlarını keşfedene dek… (Ayça Söylemez)
The East
Yön: Zal Batmanglij
Oyn: Brit Marling, Alexander Skarsgård, Ellen Page, Patricia Clarkson
Özel bir istihbarat şirketinde çalışan Sarah, çevreye zarar veren büyük şirketlere karşı eylemler yapan The East adlı "eko-terörist" bir grubun içine sızar.
The East elemanlarını deşifre etmekle görevlendirilen Sarah, grupla vakit geçirdikçe işlerin görüldüğü gibi olmadığını farkeder.
2013 Sundance Film Festivali'nde galası yapılan filmin senaristleri, freeganism (kar etmek için çöpe atılmış yemekleri yeme hareketi) içerikli sahneleri gerçek deneyimlerinden aktarmış. (Barış Mumyakmaz)
12 Yıllık Esaret
(12 Years a Slave)
Yön: Steve McQueen
Oyn: Chiwetel Ejiofor, Lupita Nyong'o, Michael Fassbender, Benedict Cumberbatch, Quvenzhane Wallis, Michael K. Williams, Paul Giamatti, Brad Pitt
“12 Yıllık Esaret”, 1941’de New York’ta özgür şekilde yaşayan müzisyen Solomon Northup’ın (Chiwetel Ejiofor) hikayesini konu alıyor.
Oscar için pek çok dalda adı geçen film, kölelikle ve ırkçılıkla ilgili bugüne kadar çekilen filmlere oranla fazladan çok da yeni bir şey söylemese de, özellikle senaryonun akıcılığı ve başta Chiwetel Ejiofor olmak üzere usta oyunculuklar için izlenmeye değer. (Ekin Karaca)
Guguk Kuşu
(One Flew Over the Cuckoo's Nest – 1975)
Yön: Milos Forman.
Oyn: Jack Nicholson, Danny DeVito, Louise Fletcher, Michael Berryman, Peter Brocco, Christopher Lloyd.
Akıl hastası numarası yaparak güvenlik önlemleri daha az olan bir akıl hastanesine sevkedilen bir mahkumu oynadığı rolde Jack Nicholson’ın performansı müthiş. Zaten 1975’in en iyi erkek oyuncu Oscarını kazanmıştı. Üstelik rakibi Dog Day Afternoon’da unutulmaz bir performans gösteren Al Pacino’du. Zaten en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi kadın oyuncu ve en iyi uyarlama dallarında da ödülü almıştı. (Korcan Uğur)
Taxidermia
Yön: György Pálfi
Oyn: Csaba Czene, Gergely Trócsányi, Marc Bischoff
György Pálfi'nin yönettiği 2006 tapımı Taxidermia üç kuşak erkeğin hikayesi. Arzu ve açlığı üç kuşakta olabildiğinde seyirciyi zorlayarak işleyen Taxidermia herkese göre bir film değil. (EA)
Geçmiş
(Le Passé - 2013)
Yön: Asghar Farhadi
Oyn: Bérénice Bejo, Tahar Rahim, Ali Mosaffa
İranlı yönetmen Asghar Farhadi'nin son filmi bu kez İran sokaklarında değil Paris'te geçiyor.
Farhadi yine izleyicileri insan ilişkilerinin o kör kuyusunda merdivensiz bırakıyor. Sorular belli, yanıtlar muhtelif.
Eski sevgili, aldatma, boşanma, evlenme, intikam ve vicdan…
Oscar ve Altın Küre ödüllü "Ayrılık" ve "Elly Hakkında"nın bir "tık" gerisinde kalsa da yine de yönetmenin tarzını konuşturduğu bir yapım.
Yönetmeni hiç izlememiş olanlar için Geçmiş'le başlamak iştah açıcı olur. (Nilay Vardar)
Ahmaklar
(Idiocracy – 2006)
Yön: Mike Judge
Oyn: Luke Wilson, Maya Rudolph, Dax Shepard, Terry Crews
Gittikçe aptallaşıyor muyuz? Filmin sorusu bu. Yanıtı, evet. Sinir bozucu bir komikliği var filmin. İlginç bir tartışma olarak başlıyor, sonra Hollywood klişelerine saplanarak iyi bir fırsatı tepiyor. (Haluk Kalafat)
New York Yanılsamaları
(Synecdoche, New York - 2008)
Yön: Charlie Kaufman
Senarist: Charlie Kaufman
Oyn: Philip Seymour Hoffman, Catherine Keener, Sadie Goldstein, Tom Noonan
hayat, oyun ve hayal... bu üçünün farklı kombinasyonları olabilir. bazen yaşam oyuna döner, bazen oynarken yaşarız. bazen hayaller yaşama yön verir, bazen hep bir hayalde yaşanır. bir oyun aynı zaman da hayal de olabilir, hayat da... bunların hepsinin birden olduğu, gösterildiği ve düşündürüldüğü bir film. filmde yaşama dair önemli diyaloglar vardı.
sanki yaşamının sonunu ve hepimizden bir şeyler anlatıyor gibiydi, etkilendim.
üstelik filmi başrol oyuncusunun öldüğünün duyurulduğu gün izlemek farklı ve tuhaf bir duygu veriyor insana. ölüm de bir oyun mu yoksa!
asıl ilginç olan yan, leyla erbil’in kitabını okurken olan şeyin bu kez de olması. yani yalnızca onun oynaması nedeniyle aldığım bir filmi izleyeceğim gün onun bu dünyadan gitmesi. dahası filmde anlattığı konuları yaşayarak, üstelik aynı yerde bir evde aldığı yüksek doz uyuşturucu yüzünden ölmesi. buradan sıkıldı ve başka bir “paralel evren”e gitti bence.
- önemli diyaloglar vardı.
"Dünyada neredeyse 13 milyon insan var. Yani, bu kadar çok insanı hayal edebiliyor musun? Ve bu insanların hiçbiri fazlalık değil. Herbiri kendi hikayelerinde başrolü oynuyorlar. Hepsine hakkettiği değeri vermek gerek."
"Şey, Caden Cotard çoktan ölmüş bir adam. O zamanı yoğun, kronolojisi karışmış... ölümle yaşam arasında... yarım bir dünyada yaşıyor. Yine de son ana kadar... hayatına anlam katmak için... cesurca mücadele veriyor. Ama artık yüreği taş kesildi."
"Her şey düşündüğünüzden daha karmaşıktır. Doğrunun sadece onda birini görürsünüz. Yaptığınız her seçime bağlı... milyonlarca küçük ip vardır. Her seçim yaptığınızda hayatınızı yok edebilirsiniz. Ama bunu belki 20 yıl farketmeyeceksiniz... Belki de hiç farkedemeyeceksiniz, kaynağına inemeyeceksiniz. Ve sonuna kadar gitmek için sadece tek şansınız vardır. Sadece deneyin ve öğrenin neden ayrıldığınızı. Kaderin olmadığını söylerler... Ama vardır... Ve kendi çizdiğiniz şeydir. Dünya sonsuza dek sürse bile... Siz o dünyada sadece saniyenin milyonda biri için varsınız. Zamanın çoğu ölüyken ya da doğmamışken harcanır. Ama yaşarken, yıllarınızı boş yere birinin her şeyi düzeltecek bir arama yapmasını... bir mektup göndermesini ya da ziyaret etmesini bekleyerek geçiriyorsunuz. Ama o an hiç gelmiyor... ya da gelecek gibi görünüyor, ancak bir türlü gelmiyor. O yüzden zamanınızı boş pişmanlıklar ya da... iyi bir şey olacak diye boş umutlarla harcıyorsunuz. Sizi dünyaya bağlayacak bir şey. Sizi bütün hissettirecek bir şey Size sevildiğinizi hissettirecek bir şey. Ama gerçek olan şu ki... Gerçek olan şu ki... Ve gerçek şu ki, yıllardır çok acı çekiyorum. Ve yıllardır iyiymişim gibi rol yapıyorum. Sadece ilerleyebilmek için... Sadece... Neden bilmiyorum. Belki de kimse benim derdimi dinlemek istemediği içindir... Çünkü herkesin kendi derdi var. Amin." (mustafa sütlaş)