Pınar Tarcan'ın editörlüğündeki biamag'da bu hafta okuyacaklarınız:
- Sanatçı Fatoş İrwen, yeni sergisi "Olağan Zamanın Dışında"yı, yaklaşık üç yıl kaldığı Diyarbakır E Tipi Hapishanesini ve içeride üretmeyi Ayşegül Özbek'e anlattı: "Üretmeye karar vermek diye bir şey yok. Karar meselesi değil. Koşullar uygun değil bir kere."
- Ferhat Tunç'un kaleminden: "Uzun süredir yazmadığımı farkettim. Bu haftaki biamag için, 2 binli yıllara ait bir Elazığ Konserini yazdım."
- Suruç'ta öldürülenlerden Aydan Ezgi Şalcı'nın düşü yarım kalmadı, "Gökkuşağından Ezgi'ye Mektuplar" kitabı Ceylan Yayınları'ndan çıktı. Evrim Kepenek, kitabın yazarı Loren Elva ile söyleşti
- IMBPOƩ: Anlatılmayı bekleyen hikayeler: "İmroz'un toplumsal bellek için kayıt altına alınması ve geleceğe miras bırakılması gerekiyordu Doğu'da yaşananlar, İmroz'da da yaşanmıştı." Cansever Avinç'in söyleşisi.
- Kaynakların çoğu, ayakkabının tarihçesini eski Mısır'dan başlatır. Eski Mısır'da ayakkabıdan kasıt iki bant ile ayağın üzerinden tutturulmuş sandaletlerdi..Hicran Cengiz, dünden bugüne ayakkabıları yazdı.
- Sevim Korkmaz Dinç, Hindistan kadınlarını konu alan Pink filmini yazdı: Hayır, bir cümledir. Bir kadın 'Hayır' diyorsa bu 'Hayır' anlamına gelir. İster sevgiliniz, ister nişanlınız, ister karınız olsun bu asla değişmez
- "İsveç'te herkesin eşit olduğu yalanına inanırız." Avrupa'daki Başarılı Kürt Kadınlar yazı dizimizin dördüncü röportajı Rojda Sekersöz ile. Özlem Galip söyleşisi.
- Anima, Nosema, Patrida ve diğerleri... Murat Türker, İstanbul Film Festivalinin belgesel yarışmasından seçmeler yaptı: "Ayça Damgacı ve Tümay Göktepe imzalı Patrida benim favorimdi..."
- Müziksizlik normalleştirilemez! Dayanışarak 450 günden uzun bir süredir ayakta kalmaya gayret ediyoruz. Olacak; biliyorum, inanıyorum. Müziğin ve müzisyenlerin direnişini içinde yaşadığımız bir filmden aktarıyoruz...Özge Ç. Denizci'nin kaleminden.
- Çekül Vakfı'nın yayına hazırladığı "Doğanın Peşinde/İstanbul'un Doğal Alanlarına Yolculuk" kitabı, doğa dostu bir arkadaş gibi doğrudan bizimle konuşup İstanbul'un doğal alanlarını ve bu alanlarda gözlemleyebileceğimiz canlıları anlatarak bize yeni bir kapı aralıyor. Tansu Pişkin yazdı.
- Karşı Pencere: Gözetleme ve Voyörizm: KOLİ Art Space'in görme, gözetleme ve voyörizm kavramına odaklandığı ikinci sergisi "Karşı Pencere" açılıyor. Buse Özsümer aktarıyor.
- Şeyhmus Diken'in kaleminden: Epey yıllar evvel genç bir dostum evine yemeğe davet etmişti. Evi gayet güzel özenle döşenmişti. Yemekten önce evini dolaştırdı. Ve sordu cevapladım; "Gayet zevkli, ama bir eksiği var"... Yazmak ve okumak mevzuu...
- Ekin Deniz Kuzu, "Kim yazmayı yazı atölyesinde öğrendi ki?" diye soruyor: Yazı atölyelerinin, hızla akıp giden ve bu hızın hayatlarımızın temeli olduğu yeni, modern ve cesur dünyamızın bir ürünü olduğunu düşünüyorum. Hız. En önemli şey hız. Hız satıyorlar.
(PT)