Pınar Tarcan'ın editörlüğünde hazırlanan ve Cuma gecesi 12:00'den itibaren okuyabileceğiniz biamag'ın bu haftaki gündemi...
- Selay Dalaklı, "Kendini tanımlama gücü üzerine" yazdı: "21. yüzyılda bunu hala söylemek zorunda olmak utanç verici olmakla birlikte, biz de herkes kadar insanız ve başta yaşam hakkı olmak üzere bir canlı olmaktan doğan ve hiçbir koşulda devredilemeyecek ve vazgeçilemeyecek haklarımız var" dedi, bir de not düştü: Kadın kadındır, çiçek babandır!
- "Baş edemedikleri güçlü, baş kaldıran, direnen, başarılı, öz güvenleri olan kadınları fiziksel güçleri ile ezmek, hatta yok etmek, öldürmek bazısı için son çare oldu. Oluyor." Neşe Erdilek yazdı.
- Fırat Kaplan sordu: Türkler kadın hakları sözleşmelerinden neden korkar? (Bu sorunun cevabı "Amerikalılar ejderhalardan neder korkar?"dan farklı olmayabilir.)
- Yasemin Akyol Başar, OHAL'den "felaket durumu"na bir insan hikayesi yazdı. "Avustralya'da, Victoria Eyaleti'nde, yaklaşık 1 ay öncesine kadar 'yok seviyesi'ne düşen Covid-19 vaka sayısı, bir anda durdurulamaz şekilde yükselmeye başladı. Ardından OHAL ilan edildi."
- "Yazarlık, karın doyurmaz! Yazmak, zor iştir. Okumadan, iyi okumadan olmaz diyorum ısrarla..." Kim diyor? Şeyhmus Diken.
- Beyrut'un haftaya damga vuran trajedisi Josef Hasek Kılçıksız'ın kaleminden... "Beyrut'u öldürdüler' diyen oğul Harriri, Başbakanlık koltuğundayken bütün uyarılara rağmen amonyum nitratı limandan aldırmadı."
- "Covid-19 ve dünya dışı uygarlıklarla yüzleşmek" başlıklı yazısında Yusuf Serdar Eren, pandemiye başka bir açıdan baktı.
- Mustafa Karaçam, Huysuz Virjin sahne isimli Seyfi Dursunoğlu'nun hikayesine ölümünden sonra pek bakılmayan tarafından baktı.
- Murat Türker ise "Yaşasın! Buzullar eriyor" diyor. Peki neden?
- Doktor Özgür Bilek pandemi ve sağlık çalışanları üzerine yazdı ve sordu: "Peki, bu çocuklara kim bakacak?"
(PT)