Yüce Yöney'in editörlüğünü yaptığı bu haftaki biamag’da...
Zeynel Abidin Kaplan sordu: Fadime Ayvalıtaş’ın acısını dindiremeyen bir toplum nasıl utanmadan annelere değer verdiğini iddia edebilir; Ermenekli Recep amcanın kara lastik bir bahtı kendine layık görmesi hangi çaresizliğin sonucudur, vd...
Ezgi Koman Cizre'de öldürülen çocukların sesine kulak verdi: Eğer barış diyorsak, eğer adalet diyorsak, demokrasi ve özgürlük diyorsak, tüm bunları çocuklarla birlikte kurgulamadan barış, adalet, demokrasi ve özgürlük olamayacak.
Buket Atlı uyardı: 2012'de kentlerde yaşayan nüfusun yüzde 97,2'si en az 35 gün boyunca sağlık limitlerinin üstünde hava kirliliğine maruz kalmıştı. Türkiye hâlâ gözle görülmeyen bu sessiz katili soluyor.
Melike Koçak "İçimize kurumlar yağarken" yazdı: Ah'ların sel olup akacağı gelişinden belli 2015'in ilk günlerine üç katliam düştü. Eylül Cansın, Ümit Kurt, Charlie Hebdo. Bu üç cinayet, üç katliam; benzerlerinin hem devamı hem de başlangıcı!
Murat Türker kadın yönetmen Nujoom Al Ghanem'in “Nearby Sky” filmini anlattı: Kadına evde oturup çocuk doğurmaktan öte roller biçmeyenlerin memleketinde ilham verici olabilir.
Hanife Kardelen Işık Marsilya'da uygulanmak istenen evsizler için kimlik kartı uygulamasını ve tepkileri aktardı: Görünür biçimde taşınan kartlardaki sarı üçgen Vichy hükümeti döneminde Yahudilerin taşımak zorunda olduğu sarı yıldıza benzetildi.
Hüseyin Şengül dilimizde kullanılan sözcüklerin etimolojik dağılımını yazdı: Dili ideolojinin ve siyasetin hizmetine sokan iktidarların yarattığı sıkıntıları yaşıyoruz.
Hümanist Büro’dan Seda Akço ve Bürge Akbulut Türkiye’ye çocuk haklarının penceresinden baktı: Eğitimde çocukların ihtiyaçları karşılanmadığı gibi eğitim faaliyetleri de çocukların haklarını ihlal edici biçimde yürütülüyor.
Şeyhmus Diken hem sordu hem yanıt aradı: Kürt kadın siyasetçilerin katillerinin üzerine cesurca gidilebilseydi, Charlie Hebdo saldırısı aynı kararlılıkla gerçekleşebilir miydi?
Mahsun Kırmızgül’ün Mucize filmini Kenan Tekeş bianet’e taşıdı: Kürtler nedense fiziksel olarak “eksikliği” bedenlerinde taşıyor, Ege’den “sürgün” gelen öğretmen ise idealist, insancıl ve güzel.
Uğur Şahin ve Halime Kirazlı Ayrıntı Yayınları'ndan yayınlanan Şovenist İnşa'nın yazarı Hüseyin Köse'ye sordu, Köse yanıtladı: Medya gösterisi koşullarında her kimlik bir yanılsama. (YY)