Bu cumartesi biamag’da:
* Müge Tuzcuoğlu, 30 yıllık savaşın acısının sadece yüreklerimize ve zihinlerimize değil, toprağa da yerleştiğini anlattı, barışı da bütün bu alanlarda yeni baştan onurlu ve adil bir şekilde kurmamız gerektiğini yazdı.
* Yüce Yöney, Yok Anasının Soyadı belgeselinin yönetmeni Hande Çayır’la kadınların soyadı derdini, erkeklerin kadının soyadından neden korktuklarını konuştu.
* Nilay Vardar, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Kemal Ördek’le bir meslek olarak seks işçiliğini konuştu.
* Dünya Yazarlar Birliği PEN'in ABD merkezi, "Barbara Goldsmith Yazma Özgürlüğü Ödülü"nü KCK İstanbul davasından Bakırköy Cezaevi’nde tutuklu bulunan çevirmen ve yazar Ayşe Berktay'a verdi. Berktay'ın 30 Nisan’da New York'ta düzenlenen ödül törenine gönderdiği mesajını yayınlıyoruz.
* Mustafa Sütlaş, kapitalist yaşamı yinelemeyecek, varetmeyecek, “kapitalizmin karşıtı yaşam”ın mümkün olduğunu anlattı.
* Narco Cultura belgeselini değerlendiren Murat Türker, Meksika'daki uyuşturucu savaşını, geleneksel müzikal altyapının uyuşturucu ticareti, silah, haraç ve cinayetleri yücelten sözlerle harmanladığı Narcocorrido şarkılarını, bu suç fetişizminde ABD’nin payını yazdı.
* Dr. Nilüfer Oral, hem insanların hem uluslararası hukukun denizleri ve deniz kaynaklarını nasıl koruyamadığını yazdı.
* Şeyhmus Diken Diyarbakır’da billboardlardaki çift dilli “Fetha Amedê” afişlerini ve fetihçi anlayışı yazdı.
* Ulaş Başar Gezgin, Türkçe’de barış eğitimi için kullanılabilecek az sayıdaki kitaptan biri, Şefik Asan’ın kaleme aldığı ‘Barış Kültürü’ kitabını yazdı.
* İsmail Güney Yılmaz, 20. yüzyılın başından beri süregelen toponimik kıyım siyasetini anlattı.
* Deniz Alan Held, “ne varsa eskilerde var” dedi ve Yoga felsefesini anlattı.
* Şadiye Dönümcü, Teknoloji ve Tasarım Dersi projesi olarak görme engelliler için sensörlü baston icat eden 7. sınıf öğrencisi Muhammet Oran’la röportaj yaptı.
* Murat Çınar, İtalya’daki genel seçimleri, yeni hükümeti, bakanlar ve hedeflerini yazdı.
* Serra Torun, Aram Kerovpyan'la resmi söylemin çizdiği çerçeveyi, “hoşgörü imparatorluğu” tanımını, Osmanlı araştırmalarının eksikliklerini, bu alanlardaki kavramsal ve metodolojik sorunları, klasik Osmanlı müziğini ve Ermeni müzisyenleri konuştu. (ÇT)