Sansür
ve Tekelleşmeye Tepkiler
AK
Parti'nin kapatılması talebiyle açılan davada aksi yönde rapor hazırlayan
Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can'ın Çankaya Üniversitesi'ndeki görevine
son verildiği Eylül sonunda öğrenildi. Çankaya Üniversitesi'ni "ders
saatlerinin ne zaman olduğunu" öğrenmek üzere arayan sekreterine, işine
son verildiğinin tebliğ edildiğini anlatan Can, "20 günlük bir şey, ders
vermeyeceğimi 20 gün önce öğrendim. Herhangi bir gerekçe söylemediler"
diye konuştu. Üniversitede sözleşmeli olarak ders veren Doç. Dr. Can, TCK'nın
301. maddesinin kaldırılması ve vicdani reddin hak olarak tanınması yönündeki
görüş ve yazıları nedeniyle üniversite yönetimince daha önce iki kez uyarı
almıştı. AKP hakkında açılan kapatma davası ile üniversitelerde
"türbanı" serbest bırakan düzenlemelerin iptali hakkında açılan
davanın raportörü olan Can, AKP'nin kapatılmasına karşı çıkmış, başörtüsü
düzenlemesininse özgürlükler kapsamında değerlendirilmesi gerektiğine dikkat
çekmişti. Ufuk Üniversitesi de Osman Can'ın
görevine 2006 yılında son vermişti.
Türkiye'de
popüler İnternet sözlüğü Ekşi Sözlük'ün kısa süre için yasaklanmasından hemen
sonra bu kez anarsist.org sitesine erişim yasağı getirildi. Hiçbir yasal uyarı,
tebligat ya da bildirim yapılmadan Harun Yahya mahlaslı Adnan Oktar'ın kişiliğine hakaret edildiği
gerekçesi erişim yasağı getirildiğini bildirilen anarsist.org sitesi
yetkilileri, "Kendisine (Adnan Oktar) yönelik en ufak bir eleştiriyi bile
mahkemelere hakaret olarak kabul ettirebilmesi, tam bir hukuk skandalıdır"
dediler. 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu
Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanun'da erişim
yasağı öngören fiillerden hiçbirinden sorumlu tutulmadıklarını duyuran
anarsist.org sitesi yetkilileri, "Böyle bir yayın olmadığı halde sitemize
erişim yasağı getirilmesi açıkça hukuka aykırıdır. Kaldı ki devletçe atanmış
bir kurumun kimin hangi bilgiye ulaşıp hangisine ulaşamayacağını belirlemesi,
temel hak ve özgürlük kavramlarına aykırıdır" dediler.
Eğitim
ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın (Eğitim-Sen) egitimsen.org.tr adresinden
erişilen İnternet sitesi, Adnan Oktar'ın şikayeti üzerine,
Gebze 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin aldığı bir kararla 24 Eylül'de kapatıldı.
Eğitim-Sen sitesi, Genel merkezinin 28 Şubat'ta okullara ücretsiz gönderilen
Harun Yahya imzalı evrim teorisine karşı yaratılışı savunan Yaratılış Atlası
ile ilgili yayımladığı "Yaratılış Atlası ile ne amaçlanıyor?"
başlıklı basın açıklaması nedeniyle erişime kapatıldı. Erişim yasağı kararının
daha önce herhangi bir uyarı veya tebligat yapılmadan verildiğini açıklayarak
uygulamayı "hukuk dışı" olarak nitelendiren Eğitim-Sen, sendika
avukatlarının kararın geri alınması için girişimlerini sürdürdüklerini
bildirdi. Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, aynı gerekçeyle evrimci yazar Prof.
Richard Dawkins'in richarddawkins.net adresli sitesini de tedbiren erişime
kapatmıştı.
TGC'nin
çağrısıyla 23 Eylül'de bir araya gelen
10 basın meslek örgütü, son haftalarda Doğan Grubu Başkanı Aydın Doğan'ı hedef
alan, son olarak da boykot çağrısı yapan Başbakan Erdoğan'ı kınayan bir bildiri
yayımladı: "Bu davranış asla kabul edilemeyecek bir saldırı!" Basın
kuruluşlarının ortak bildirisinde, başbakanın "Bu gazeteleri evinize
sokmayın" sözlerinin "basın özgürlüğüne yönelik dünyanın hiçbir
yerinde eşi benzeri görülmeyen, medyayı okurlarıyla birlikte hedef haline
getirebilecek düşmanca bir tutum" olduğu kaydedildi. TGC, TGS, Avrupa
Gazeteciler Birliği (AEJ), ÇGD, İletişim Araştırmaları Derneği (İLAD), KESK'e
bağlı Haber-Sen, G9 Platformu, Basın Konseyi, Basın Senatosu ve Basın Enstitüsü
Derneği'ni bir araya getirmişti. Bildiride, Erdoğan'ın ve hükümetin sivil
toplum örgütleri, meslek örgütleri, sendikalar ve medya dahil ülkenin bütün
kurumlarını denetim altında tutma çabaları "demokratik sistem açısından
ciddi bir tehdit" olarak nitelendi. İmzacı örgütler, yaşanan son
gelişmelerde sendikal örgütlenme ve editoryal bağımsızlığının da ne denli
önemli olduğunun ortaya çıktığını bildirdiler. "Gazetecilerin iş ve
çalışma koşulları açısından sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin
kaldırılması yaşadığımız olaylar nedeniyle çok daha fazla önem
kazanmıştır."Örgütler medyada tekelleşmenin önlenmesi ve editoryal
bağımsızlığın güvence alınması gerektiğini söyledi; bunun için ifade
özgürlüğünün önündeki yasakların kaldırılmasını istedi.
İstanbul
9. Ağır Ceza Mahkemesi, "PKK/KONGRA-GEL örgütünün açıklamalarına yer
verildiği" gerekçesiyle Mayıs ayında yayına başlayan Alternatif
gazetesinin yayınının bir ay süreyle durdurulmasına karar verdi. Mahkeme,
gazetenin 20 Eylül 2008 tarihli sayısının toplatılması için İstanbul
Başsavcılığı'nın yaptığı başvuruyu aynı gün sonuçlandırarak Basın Yasası'nın
25/2 maddesi uyarınca toplattı; satış ve dağıtımına yasak getirdi. Mahkeme,
sürmanşetten ve iç sayfalarda örgüt lideri Abdullah Öcalan'ın "Çözüm için
DTP ile görüşebilirler" başlıklı açıklamalarına ve 6. sayfada da örgüt
yöneticilerinden Murat Karayılan'ın "Anadilinize Sahip Çıkın"
başlıklı sözlerine yer verilmesini suça gerekçe olarak gösterdi. Mahkeme,
TMY'nin 6. maddesinin son cümlesine dayanarak da gazeteyi bir ay süreyle
kapattı. Haberde Öcalan, mesajlarıyla halkı kışkırttığı gerekçesiyle kendisine
disiplin cezaları verildiğini, yeni bir cezanın da yolda olduğunu söylüyor.
Öcalan, "Bölgedeki kültürel soykırıma karşı, tehlikelere, olanlara karşı
halkı uyarıyorum, görüşlerimi dile getiriyorum. Bu halkı onlara teslim etmemi
istiyorlar, hiçbir şey yapmadan..." diyor. Karayılan da mesajında ana dil
yasağına ve "kültürel soykırım politikaları"na tepki gösterenleri
desteklediğini açıklamıştı. Alternatif ve Gelecek gazeteleri imtiyaz sahibi
Cevat Düşün, her iki gazetenin toplam üç kez kapatılmalarına karşın
yayınlarından vazgeçmeyeceklerini kaydetti.
18
Eylül'de Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 4 Eylül 1990'da uğradığı bir silahlı
saldırı sonucu yaşamını yitiren yazar Turhan Dursun adına açılan
turandursun.com sitesine de yasak koydu. Ancak kararın kimin girişimiyle alındığı bilinmiyor.
Genelkurmay
Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un 16 Eylül'de gazetecilerle yaptığı
"tanışma toplantısı"na bugüne kadar "yasaklılar listesi"nde
olan ve akreditasyon verilmeyen Yeni Şafak ve Star gazeteleri de davet edildi.
Medya kuruluşlarının yayın yönetmenleri ve Ankara Temsilcileri'ne Genelkurmay
Başkanlığı'ndaki toplantıya davet edilmedikleri için Zaman, Vakit, Taraf,
Evrensel, Birgün gazeteleri ile Hayat TV ve STV yetkilileri katılamadı.
Birgün'ün Ankara Temsilcisi Nuri Kayış, "Yasağı şık ve hukuki bulmuyorum.
Hangi kriterlere dayandığını anlamakta güçlük çekiyorum. Eğer davet gelseydi,
giderdim" dedi.
İstanbul
Valiliği, TKP'nin (TKP) 88. kuruluş etkinliği olarak 10
Eylül'de kullanmak istediği İngilizce "Yankee Go Home!" (Yanki evine
dön!) yazılı afişi, "azınlık yaratılmasının önlenmesi"ne dair Siyasi
Partiler Yasası'na (SPY) dayanarak ve "Amerika Birleşik Devletleri'yle
ilişkileri zedeleyeceği" gerekçesiyle yasakladı. 2 Eylül'de verilen
kararın iptali için ertesi gün İstanbul Valiliği'ne dilekçeyle itiraz
ettiklerini ve Emniyet'te de girişimde bulunduklarını ifade eden Avukat Özgür
Murat Büyük, yasak kararının kaldırılmasını beklediklerini açıkladı. Danıştay,
şubat ayında verdiği kararda sekiz yıl önce aynı afişi kullanan Sosyalist
İktidar Partisi hakkında valiliğin verdiği yasak kararını iptal etmişti.
Ağustos
başında erişimine kapatılan DailyMotion sitesi Eylül başında İnternet
kullanıcıların hizmetine yeniden açıldı.
3
Eylül'de Şişli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, yazılar yoluyla Adnan Oktar'ın
kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle evrimci yazar Prof. Richard
Dawkins'in richarddawkins.net adresinden ulaşılan İnternet sitesini tedbiren
kapattı. Mahkeme, Harun Yahya olarak bilinen Oktar ve onun "yaradılış
teorisini" savunan "Atlas of Creation" adlı kitabına yönelik
hakaret içeren yayın yapıldığı iddiasıyla siteyi erişime kapattı. Ancak siteye
girmek isten İnternet kullanıcılarına, sitenin neden, ne zaman, hangi mahkeme
kararıyla erişime kapatıldığı konusunda bilgi verilmiyor. richarddawkins.net
sitesinde sadece, "Mahkeme kararıyla erişim engellenmiştir" yazısı
yer alıyor. Oktar, daha önce de Google Groups sitesini erişime kapatan girişimi
başlatmıştı. Ayrıca Türkiye'de mahkeme kararıyla erişilmez kılınan İnternet
siteleri arasında bulunan Youtube altı aydır kapalı durumda. kliptube.com
isimli video paylaşım sitesi ve geocities.com de yasaklı siteler arasında.
Küresel
video paylaşım sitesi youtube.com üç ayı aşkın bir süredir Türkiye'de yasaklı.
Şimdiyse diğer video paylaşım siteleri dailymotion ve kliptube.com siteleri
karardı. Bu yasaklamaları 500'ün üzerine İnternet sitesi ve İnternet günlüğü
(blog), sitelerini erişilmez kılarak protesto ettiler. Bu sitelerden
http://anafikir.com/sansur/, siyah zemin üzerinde yayımladığı protesto
metninde, "Geleceğin İnternet'inin Önizlemesini Yapıyoruz! Her gün yeni
bir site daha kapatılıyor. Bu hızla giderse ileride nasıl bir İnternet deneyimi
yaşarız, onun canlandırmasını yapıyoruz" mesajı yayımladı. "İki
tıklamada bir karşımıza bu görüntü çıkar ise neler hissedersiniz? Bu amaçla
sitelerimizi diğer sansürlenen siteler gibi kapatıyoruz" açıklamasına da
yer veren site, 20 Ağustos'a kadar sürdürdüğü eyleme katılmak isteyenlere
teknik olarak da yol gösteriyor. Birçok sitenin baş sayfasında görmeye
alıştığımız "Bu Site Mahkeme Kararıyla Engellenmiştir" açıklamasına
tepki olarak örneğin elmaaltshift.com sitesi, başlattığı bu kampanyada,
"Bu siteye erişim kendi kararıyla engellenmiştir" mesajıyla karşılık
veriyor. Aynı yolu http://www.sinema.com/ sitesi de izledi. İnternet kullanıcılarının
İngilizce-Türkçe sözlük olarak bildiği http://www.zargan.com/ sitesi de bu
eyleme destek verenler arasında bulunuyor. kampanya başlatıcısı
Elmaaltshift.com sitesinin sanat yönetmeni Fırat Yıldız ve ortağı Deniz Tan,
siteleri için gerekli video ve bilgi desteklerini sağladıkları Youtube'dan
sonra dailymotion.com sitesinin de kapatılmasına tepki olarak elmaaltshift.com
sitesine erişimi engellediklerini açıkladılar. Son bir yılda Eksi Sözlük,
Antoloji.com, Wordpress, Indymedia İstanbul, Youtube, Gündem gazetesi, Google
Groups, Geocities ve daha birçok site, mahkemelerce İnternet erişime kapatıldı.
Kürt
Sorunu'nu merkez alan gundemonline.com sitesiyse, Ankara 11. Ağır Ceza
Mahkemesi'nin 7 Ağustos'ta aldığı bir kararla yasaklandı. Ancak yasaklamaya
hangi yayının gerekçe olarak gösterildiği bilinmiyor. Site yetkililerinden
Ramazan Pekgöz, bundan önce de dört kez sitelerinin mahkeme kararıyla
yasaklandığını ifade ederek, "Sitede yayımlanan mahkemenin yasaklama
kararı dışında bize bir açıklama yapılmıyor. Bu kararı yargı yoluyla kaldırmak
oldukça uzun bir süreç bizim için. O nedenle başka bir alan adı uzantısıyla
yayınımızı sürdürüyoruz" dedi.
İstanbul
12. Ağır Ceza Mahkemesi, Hakan Tahmaz'ın PKK yetkililerinden Murat Karayılan
ile Kandil Dağı'nda yaptığı röportaj nedeniyle Birgün gazetesinin 9 Ağustos
2008 tarihli sayısını toplattı. İstanbul Başsavcılığı'nın talebini
değerlendiren İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Hakim Necat Ede'nin aldığı bir
kararla 10 Ağustos'ta gazetenin toplatılmasına hükmetti. Gazete, "Tek
Taraflı Ateşkes Sorunu Büyütüyor" başlıklı manşet haberde "PKK örgütü
açıklamalarına yer verildiği" gerekçesiyle TMY'nin 6/2 maddesi uyarınca
toplatıldı. Gazetenin dört sayfasında çıkan röportajda, "Hakan Tahmaz'la
Kandil'de görüşen KCK Başkanı Karayılan sokaktaki insanın artık şiddet
istemediğini söylerken bir yandan da 'meşru savunma savaşı' adını verdikleri
eylemleri sürdüreceklerini açıkladı" deniyordu. Karayılan'ın Türkiye barışseverlerinin beklentisi olan ateşkese
ilişkin umut verici konuşmadığına yer verilen giriş haberinde, PKK yetkilisinin
tek taraflı bir ateşkes yapmalarının artık mümkün olmadığını, bunun sorunun
çözümünü daha da zorlaştırdığını ifade etti.
Radikal
gazetesi muhabiri İsmail Saymaz, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün, Hrant Dink'in
katil zanlısı Ogün Samast'ın Terörle Mücadele Şubesi'nde gülerken çekilmiş
fotoğraflarını "Hiç Utanmadınız mı?" başlığıyla duyurulmasına dava
açılacağı yönünde 5 Ağustos'ta yaptığı açıklamaya tepki gösterdi: "Emniyet
Hrant Dink gibi özellikle gazeteciler arasında ve Türkiye demokrasisi açısından
bu denli önemli birisinin katilinin fotoğraflarını çekerken böyle bir
inisiyatif kullanamaz. Gazeteci haberini yazarken, eleştiri inisiyatifini
kullanır ama polisin bir katili neşelendirmek gibi bir görevi yok."
Radikal'de "Dink'in katili Samast'ın İstanbul polisine verdiği iki poz,
utanç belgesi olarak ortaya çıktı" ifadesiyle çıkan haberde,
"Samast'ın burada çekilen iki fotoğrafında, bir cinayet zanlısı olarak
etrafa saçtığı gülücükler ölümsüzleşirken, Dink ailesi ve sevenlerini rencide
eden, polisin tarafsızlığına gölge düşüren bu fotoğraflar, bir 'utanç belgesi'
olarak Dink dava dosyasında yerini aldı" denmişti.
Sansürün
Kaldırılışının 100. Yıldönümünde Dolmabahçe Has Bahçe'de düzenlenen törende TGC
Basın Özgürlüğü Ödülü, mahkemenin Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat
Teşkilatı (MİT) ve Jandarma Genel Komutanlığı'na verdiği izleme yetkisini
haberleştirdikleri için haklarında soruşturma açılan Milliyet gazetesi muhabiri Gökçer Tahincioğlu ve
Vatan gazetesi muhabiri Kemal Göktaş'a verildi. Törende konuşan TGC Başkanı Orhan Erinç, Türkiye'de
uzun sansürlü dönemlerden sonra bu kez Anayasa ve yasalarda yer verilen
kurallarla yasak döneminin başladığını açıkladı: "Yasaklara karşın,
yasalara ve meslek etik kurallarına böylesine kapsamlı bir biçimde yok sayan
bir dönem geçmişte hiç yaşanmadı."
"Hayatın
Tüm Renkleri" sloganıyla 3 Aralık 2007'de yayın hayatına başlayan ve
Türksat uydusu üzerinde yayın yapan Hayat Televizyonu'nun ekranı, "Roj
TV'ye Newroz kutlamalarıyla ilgili görüntü sağladığı" iddiasıyla 16 Temmuz'dan
itibaren karartıldı. İçişleri Bakanlığı Güvenlik Şubesi'nin raporuyla uyarılan,
RTÜK'ün bilgilendirdiği Türksat Şirketi'nin baskısıyla da uydu yayınından
çıkarılan Hayat TV, kanal temsilcilerinin Ulaştırma Bakanlığı, RTÜK ve Türksat
yetkilileriyle yaptıkları görüşmeler sonuç verince yeniden açıldı. Abone
oldukları DİHA'dan Newroz görüntüleri yayımlamak dışında bir faaliyette
bulunmadıklarını açıklayan kanal yetkilileri, yanlışlığın düzeltilmesini
sağladı. Uyarı yapılmadan kanalın yayınının kesilmesine tepki gösteren RSF,
"Bu, Türkiye yetkililerinin bazı medya kuruluşlarını baskı altında
aldıklarının işaretidir" diye bildirdi. Yaklaşık 50 kişilik bir grup, 24
Temmuz akşamı, İstanbul Taksim Meydanı'nda Hayat TV yayınının durdurulmasını protesto
etti. Gökkuşağı Kadın Derneği üyesi Ayşen Kordu'nun okuduğu basın
açıklamasında, İçişleri Bakanlığı, RTÜK ve Türksat'a "Bu hukuk dışı
tutumunuzdan derhal vazgeçin" çağrısı yapıldı. Eylemde "Yaşasın hayat
yaşasın kadın dayanışması", "Sansüre inat yaşasın Hayat",
"Kadınlar Hayat'ına sahip çıkıyor" sloganları da atıldı. Kanal, RTÜK,
Türksat, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlığı yetkilileriyle yapılan görüşmelerin
ardından 6 Ağustos'ta yeniden yayına geçti.
10
Temmuz'da TYB, 2008 Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülleri'ni, dava tehdidiyle
çalışan gazeteci-yazar Perihan Mağden ve Evrensel Basım Yayıncılık yetkilisi
Songül Özkan ve Bursalı yayıncı Vural Okur'a verdi. 2007 Yayınlama Özgürlüğü
Raporu'nu açıklayan TYB Yayınlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı Ragıp Zarakolu,
yasaların yetersizliğinden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bile "zihniyet
değişikliği gerekiyor" diyebildiğini ifade ederek, "301'den ilk
mahkum olma onuru bana verildi" dedi. Zarakolu, 2008 ortasına kadar 22
yayınevinin çıkardığı 38 yazarın 47 kitabına soruşturma ve dava açıldığı ve
yargılanmakta olduğu, 7 kitap hakkında beraat ya da takipsizlik kararı
verilirken 17 kitabı hakkında mahkumiyet kararı verildiğini bildirdi. Raporda,
"suç ve suçluyu övmek" (TCK 215), "örgütün veya amacının
propagandasını yapmak" (TCK 220/8), "kin ve düşmanlığa tahrik"
(TCK 216, eski 312), "Türk Harf Kanunu ve Tatbiki Hakkındaki Kanunu'nun
koyduğu yasaklara aykırı davranmak" (TCK 222), "Adil yargılamayı
etkilemeye teşebbüs" (TCK 288), "Halkı askerlikten soğutmak"
(TCK 318), "Örgüt propagandası yapmak" (TMY 7/2), "suçu
bildirmemek" (TCK 278) ile ilgili maddeler ve diğer düzenlemeler yoluyla
yaşanan ihlallere örnekler verdi. Törende Mağden, "Hakkımdaki davalarla
mümkün olduğunca ilgilenmemeye çalışıyorum. Eşimden, dostumdan, çocuğumdan çok karşımda
savcıları görmekten hoşlanmıyorum. Davalarla üzerime baskı kurmaya, tehdit
oluşturmaya çalışıyorlar. Sansür ve oto-sansürü hissedersem köşe yazmayı
bırakırım. Gider romanımı yazarım" diye konuştu.
Genelkurmay
Askeri Savcılığı, Dağlıca baskının askeri makamlarca önceden bilindiğini ortaya
koyan bir belge yayımlayan Taraf gazetesine 3 Temmuz'da gönderdiği bir yazıda,
"Elinizdeki baskın ihbar raporunu ve diğer belgeleri teslim edin, yoksa
biz kolluk kuvvetleri aracılığıyla alırız" dedi. Askeri Savcılık, Hakim
Yarbay Zekeriya Duran imzasıyla gazetenin genel yayın yönetmenlerine gönderdiği
yazıda, gazetenin 25 Haziran 2008 tarihli sayısında yayımlanan belgelerin 7
Temmuz'a kadar orijinal halleriyle teslim edilmesini talep etti. Gazete yayın
yönetmeni Ahmet Altan, savcının yasal sınırlar içerisinde kalmayarak gazeteyi
tehdit ettiğini yazdı. Savcılık yazısında "Genelkurmay İstihbarat
Başkanlığı gibi son derece kritik ve milli güvenliğe ilişkin bilgi ve
belgelerin bulunduğu bir birimden soruşturma konusu belgenin yanı sıra başkaca
belgelerin sızdırılıp sızdırılmadığının, yayımlanan belgenin ne şekilde
yetkisiz kişilerin eline geçtiğinin ve son dönemde bu tür bilgi ve belgelerin
teslim ve tebliğ zemini olduğu gözlenen gazetenizin bu sorumluluk zincirindeki
yerinin belirlenmesi de önem arz etmektedir" deniyor. "Dağlıca
Baskını Biliniyordu" haberinde "Haber Talimatı" ibareli,
3590-2292-07/İDAM (63939) sayı numaralı istihbarat raporuna da yer verilmiş,
belgede Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı'nın baskının nerede, ne zaman
yapılacağı ve baskına kimlerin katılacağının yazılı olduğunu duyurmuştu. Taraf
gazetesine karşı askeri savcılığın başvurduğu yöntemi eleştiren RSF,
"Gazetecinin haber kaynağını açıklaması için gerçek bir gözdağı söz
konusu. Askeri hakim Zekeriya Duran'dan bu tehditlerini pratiğe koymamasını ve
gazetede arama yapılmamasını rica ediyoruz" dedi.
Davet
edildiği Karabük Belediyesi'nde Adalet ve Kalkınma Partisi yetkililerini
eleştirdiği için kürsüden indirilmek istenen ve mikrofonu kapatılan yazar
Latife Tekin'e Uluslararası Yazarlar Birliği PEN Türkiye Merkezi Kadın Yazarlar
Komitesi ve ÇGD destek verdi. 2 Temmuz'da açıklama yapan Komite,
"Edebiyatını toplumsal sorunlara duyarlılık ekseninde yapılandırmış
yazarlarımızdan Latife Tekin'in, katıldığı bir söyleşide tam da muhalif sözünü
söylerken AKP Belediye Başkanı'nca şiddetle susturulması, totaliter zihniyet
adına konuşan ibretlik bir fotoğraftır" dedi. ÇGD Genel Başkanı Ahmet
Abakay da, "Saldırgan belediye başkanından hesap sorulmalı" dedi.
Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi
23
Eylül'de AİHM, Kürdistan Gazeteciler Derneği başkanıyla röportaj yapan Özgür
Bakış gazetesi çalışan Sakine Aktan'ı "halkı kin ve düşmanlığa tahrik
etmek" iddiasıyla cezalandıran Türkiye'yi bin 500 avro (2 bin 700 YTL)
manevi tazminata mahkum etti. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi, Kürt
basınında çalışan habercilerin karşılaştıkları sorunları ele alan ve Aralık
1999'da yayımlanan röportajı nedeniyle Aktan'ı, Mayıs 2001 ve Şubat 2004'te 1
yıl 8 ay hapis ve de para cezasına mahkum etmişti. Kararlar, eski TCK'nın 312. maddesine dayandırılmıştı. Yeni TCK'nın 1 Haziran 2005
tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra yeniden yargılanmaya başlayan Aktan, bu
kez beraat etti. Ancak mahkeme savcısı bu kararı temyiz etti. Şimdi Yargıtay'ın
vereceği karar bekleniyor. AİHM, ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiğini
bildirdi. Türkiye devletinin uygulamalarını çok sert şekilde eleştiren
röportajdaki ifadelerin şiddet kullanımına özendirmediği, silahlı direniş veya
isyan çağrısı yapmadığını vurgulayarak, Aktan hakkında üst üste verilen
cezaları "orantısız ve demokratik bir toplum gereksiz" buldu.
17
Temmuz'da AİHM, Kasım 1998'de katıldıkları eylem nedeniyle "örgüte yardım
ve yataklık" iddiasıyla mahkum edilen Halkın Demokrasi Partisi (HADEP)
Çiğli İlçe yöneticileri Abdullah Yılmaz ve Erdem Kılıç'ı adil yargılamadığı ve
ifade özgürlüğünü haklarını meşru olmayacak şekilde kısıtladığı gerekçesiyle
Türkiye'yi toplam 5 bin avro (9 bin 500 YTL) tazminat ödemeye mahkum etti.
İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), PKK lideri Abdullah Öcalan'ın
tutuklanmasını İzmir'de protesto eden Yılmaz'ı eski Ceza Yasası'nın 169.
maddesi uyarınca üç yıl 9 ay, Kılıç'ı da 4 yıl 4 ay hapse mahkum etmişti. AİHM,
DGM'lerde o dönem askeri üye bulundurmasını "tarafsız ve bağımsız"
yargılamaya gölge düşürdüğüne de hükmetti. AİHM, "Öcalan'ın yakalandığı
dönemde Türkiye'de gergin olan siyasi iklimde, kamu düzeninin korunması dahi
amaçlanmış olsa, ilgililere verilen cezalar, gözetilen meşru amaçlar dikkate
alındığında hem nitelik hem de ağırlığı bakımından açık şekilde orantısız"
diye bildirdi; cezaları "demokratik bir toplumda gereksiz" buldu.
RTÜK
Cezaları
Radyo
Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK), Kıbrıs Yönetimi Dışişleri Bakanı Erato
Kozaku-Marcoullis'in Türkiye'yi "Kuzey Kıbrıs'ta işgalci olarak niteleyen
ve ülkenin tehditkar, uluslar arası anlaşmalara uymayan bir devlet niteliği
sergilediğine" ilişkin sözleri nedeniyle uyardığı NTV, İstanbul Bölge
İdare Mahkemesi'nde hukuk mücadelesini sürdürüyor. RTÜK, bu sözleri Lefkoşa
temcilsici Selim Sayar'dan yansıtan Kanal, "hukukun üstünlüğüne,
Anayasa'nın genel ilkelerine, temel hak ve özgürlüklere, milli güvenliğe ve
genel ahlaka uygun olarak kamu hizmet anlayışı çerçevesinde yayın
yapmadığı" iddiasıyla uyarmıştı. 7 Kasım 2007 günkü toplantıda alınan
karar, 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasına dayandırıldı. RTÜK, Marcoullis'in
"...Ayrıca, Orgeneral Büyükanıt'ın son açıklamalarını hiç teşvik edici
görümüyoruz. Bu açıklamalar Türkiye'yi birkaç yüzyıl geriye götürür.
Söylediklerimden hoşlanmadığınızı biliyorum ama biz böyle hissediyoruz. Türk
ordusu burada Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin vatandaşlarının insan haklarını
elde etmesini engelliyor. Türk Ordusu'nun adadak rolü bu..." sözlerini
suça gerekçe yaptı.
Sabah
gazetesinin "Devlet Derin Devlete Karşı" başlıklı Ergenekon
operasyonuyla ilgili habere yer veren İzmir Demokrat Radyo'ya RTÜK'ün uyarı
cezası verdiği dosya İdare Mahkemesi'nde görüşülüyor. Radyo, gazetenin 23 Ocak
2008 tarihli sayısındaki haberin spotunu aktararak, "Radyo, televizyon ve
veri yayınları, hukukun üstünlüğüne, Anayasa'nın genel ilkelerine, temel hak ve
özgürlüklere, milli güvenliğe ve genel ahlaka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı
çerçevesinde yapılır" ilkesine aykırı davranmakla suçlanıyor. Radyo, DTP
İl binalarına saldırı düzenlenmesi, tabelalarının da sökülmesiyle ilgili 24
Ekim 2007'de yapılan habere "Yayınların şiddet kullanımını özendirdiği ve
ırkçı nefret duyguları kışkırttığı" iddiasıyla verilen uyarı cezasını da
İdare Mahkemesi'ne taşımıştı. RTÜK, 8 Şubat 2008 tarihli yazıda,
"vatandaşlar arasında etnik kökene dayanarak ayrım yapıldığı, bu ayrımın
bir grubun diğer gruba yönelik şiddet hareketlerinde bulunduğunun ifade edilmesi
suretiyle kuvvetlendirildiği, taraflar arasında ırkçı nefret duygularının
derinleştirildiği ve kışkırtıldığı " iddia edildi. Radyo ise,
savunmasında, programda özellikle bu tür saldırıların kardeşleşmeye zarar
vereceğinden bahisle yer verildiğini açıkladı. RTÜK Hukuk Müşavirliği'nin de
savunma gönderdiği İdare Mahkemesi henüz kararını vermedi. (SON) (EÖ)