Aralarında ODTÜ'den Doç. Dr. Mesut Yeğen ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mithat Sancar'ın da bulunduğu 400'den fazla akademisyen, "Dayatmaları reddediyoruz: Özgürlüklerimizden de laiklikten de taviz vermeyeceğiz! Demokrasi samimiyet ve cesaret ister!" mesajıyla ve hemozgurlukhemlaiklik.blogspot.com adresi üzerinden bir kampanya başlattı. Kampanyayla, ayrımcılığa yasal yaptırımla birlikte, 301. maddenin kaldırılması, zorunlu din derslerinin kaldırılması, akademik özgürlüğe güvence, Kürt, Alevi ve gayrimüslimlerin eşit hak taleplerinin karşılanması, emekçilerin sosyal ve sendikal haklarının genişletilmesi, eşit ve nitelikli eğitim hakkı gibi adımların atılması istendi.
Çizdikleri karikatürlerden "Cumhurbaşkanı'na hakaret" iddiasıyla hakların işlem başlatılan Cumhuriyet gazetesi çizerleri Musa Kart ve Zafer Timoçin’e ABD merkezli Uluslararası Karikatürist Hakları Ağı (Cartoonists Right Netwok İnternational-CRNI) örgütünden sonra uluslararası RSF örgütünden de destek geldi. RSF, “İki çizer hakkında Cumhurbaşkanı’na hakaret iddiasıyla yürütülen tahkikatı kınıyor ve bunun Türkiye’de bir ilk olmadığını anımsatıyoruz” dedi. RSF, son iki yılda Kart ve üç diğer çizerin daha Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı çizdikleri için kovuşturmaya uğradıklarını, mahkemelerinse Erdoğan’a, “mizaha karşı daha hoşgörülü olmasını” tavsiye ettiklerini bildirdi. Daha önce de Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Direktörü David Dadge, "Yetkililer Kart ve Temoçin hakkındaki tüm suçlamaları geri çekmelidir” demişti. Çizerler hakkında Adalet Bakanlığı'nın işleme koyduğu dosya takipsizlikle son buldu.
Jandarma Genel Komutanlığı Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi, Hakkari Dağlıca’da 21 Ekim 2007 tarihinde 12 erin öldürülmesi ve 17'sinin de yaralanmasıyla sonuçlanan PKK saldırısıyla ilgili yargılanan sekiz askerin duruşmalarına yayın yasağı konulmasına karar verdi. Karar, Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı'nca 1 Şubat'ta yayın kuruluşlarına duyurulması istendi. RTÜK de, kararı aynı gün medya kuruluşlarına duyurdu. Kararda, "…Davanın açık görülen celseleri ile ilgili olarak CMK'nın 187/3. maddesi uyarınca milli güvenlik, kamu düzeni ve güvenliği, devlet sırrının açıklanmasının önlenmesi amacıyla, ayrıca sanıklar ve ailelerinin saygınlık, onur ve haklarına dokunacak nitelikte olumsuz haberlerin ve yorumların engellenmesi amacıyla duruşma içeriği ile sınırlı olarak yazılı ve görsel basında yayın yasağı konulmasına karar verilmiştir” dendi.
30 Ocak'ta İzmir 7. Sulh Ceza Mahkemesi, İzmir Cumhuriyet Savcısı Ahmet Şinasi Aygün'ün talebiyle, "Atatürk'e ve Türklüğe saygısızlık içeren" bir video gerekçesiyle youtube.com video paylaşım sitesine erişim yasağı getirdi. Daha sonra da yasağı kaldırdı. Son iki hafta içerisinde siteye, Türkiye’den üç kez erişim yasağı kondu: 17 Ocak’ta Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi’nin yasak kararından sonra Sivas 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 16 Ocak’taki kararı yürürlüğe konmuştu.
29 Ocak'ta Doğan Yayın Grubu’na bağlı avukatlar, medya kuruluşlarına Ergenekon operasyonu kapsamında getirilen yayın yasağına İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptıkları başvuruyla itiraz ettiler. Yasağa karşı avukatlar Şehnaz Yüzer ve Günay Erkan’ın sunduğu dilekçede, Anayasa’nın 26. maddesinin, “yargılama görevinin etkiden uzak tutulması” amacına yönelik olduğunu hatırlattılar. “Ergenekon’a yayın yasağı sansürdür” denilen başvuru dilekçesinde, "Gelişmelerden halkın bilgisinin olması demokratik ve laik hukuk devletinin gereğidir" tespitine yer verildi. İtirazı 1 Şubat'ta görüşen İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi, geçen yıl Ümraniye’deki bir gecekonduda patlayıcı bulunmasıyla başlayan Ergenekon Operasyonu’yla ilgili yayın yasağına yapılan itirazı reddetti. Mahkeme, 21 Haziran 2007 tarihinde alınan ilk yayın yasağına yapılan itiraza karşılık kesin kararın verildiği, bu konuda “yeni bir karar alınmasına yer olmadığı”nı bildirdi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 22 Ocak'ta yayın yasağı kararının hatırlatılmasını isteyince RTÜK, sitesinde karara yeniden yer verdi.
Televizyon Yayıncıları Derneği Başkanı Nuri Çolakoğlu, “sigara, alkol ve uyuşturucuyu özendiren yayın yapılmaması” hükmünün yer aldığı RTÜK’ün yeni yasa taslağı ile ilgili olarak NTVMSNBC’ye yaptığı değerlendirmede, “Özendiren bir yayın yok zaten” dedi. Avrupa mevzuatı ile Türkiye arasında çok ciddi bir uyum farkı bulunduğuna vurgu yapan Çolakoğlu, “Bu durumu daha da kötüleştirecek bir düzenlemenin yapılacağını sanmıyorum. Eğer RTÜK böyle bir şey yapıyorsa, RTÜK’ü bunun tersine ikna etmek için elimizden geleni yaparız” diye konuştu. Bir RTÜK yetkilisine göre, “Bir iki kadeh içki" görünebilecek, içki içen “Lanet olsun, şu zıkkımdan kurtulamadım” derse özendirici sayılmayacak; içki ve sigara içiliyorsa ve içen mutluysa mozaiklenecek; çok mozaikten izlemek mümkün olamıyorsa, buna rağmen yayını sürdürmek yayıncının kararına bağlı olacak.
Yerel Çoban Ateşi gazetesinin 17 Ocak 2008 tarihli sayısı, Abdula Pêşew'in kısa Kürkçe biyografisi ve şiiri gerekçe gösterilerek Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talebiyle toplatıldı. Başsavcılığın bir gün sonra ilettiği talebi görüşen Gaziantep 3. Sulh Ceza Mahkemesi, Türk alfabesi dışında Kürtçe yazı yayımlandığı gerekçesiyle “Şapka ve Türk harfleri” başlıklı TCK'nın 222. maddesine dayanarak Basın Yasası’nın “El koyma, dağıtım ve satış yasağı” başlıklı 25/1-2 maddesi uyarınca gazeteyi toplattı. Bunun üzerine Gaziantep Emniyet Müdürlüğü'den dört polis memuru, gazete bürosuna gelerek toplatma kararı verilen gazete sayısından 26 adedine el koydu. Sorumlu müdür Yasin Yetişgen ifadeye çağrıldı.
17 Ocak'ta Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi, "Atatürk'e ve Türklüğü saygısızlık içeren" bir video nedeniyle küresel video paylaşım sitesi youtube.com'a erişimi engelledi. Türkiye’den siteye girmek isteyen İnternet kullanıcıları, “Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir. T.C. Ankara 12. Sulh Ceza Mahkemesi 17/01/2008 Tarih ve 2008/55 nolu kararı gereği bu siteye erişim engellenmiştir.Access to this web site has been suspended in accordance with decision no: 2008/55 of T.R. Ankara 12th Criminal Court of Peace” yazısıyla karşılaştılar. Bu karar kalkar kalkmaz da bu kez Sivas 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 16 Ocak'ta verdiği karar devreye girdi.
Van Cumhuriyet Başsavcısı Yahya Akçadırcı'nın, Dağlıca çatışmasında PKK'nin alıkoyduğu ve daha sonra serbest bıraktığı sekiz askerle ilgili Van Askeri Mahkemesi’nin getirdiği yayın yasağına uymayan yayın kuruluşları hakkında suç duyurusunda bulunduğu 17 Ocak'ta öğrenildi. Tutuklanan askerlerin aileleriyle yaptıkları görüşmelere yer verdiği için Günlük Evrensel'e 40 bin YTL; Sabah, Hürriyet, Milliyet, Zaman ve Birgün gazetelerine 20'şer bin YTL ön ödemeli para cezası verildi. 7 Ocak’ta ifade veren gazeteciler, “Haberde, tutuklanan askerlerin bire bir ifadelerini içeren bir yazı yayımlamadık. Biz sadece aileleriyle yapılan görüşü bildirdik. Suç unsuru içermediği için basın özgürlüğü çerçevesinde yer verdik” dediler; ancak cezaya engel olamadılar.
11 Ocak'ta Adıyaman Gerger Asliye Hukuk Mahkemesi, Cumhuriyet Savcısı Sadullah Ocaklı'nın başvurusuyla, gergerim.com ve bianet.org İnternet sitelerinde yayımlanan haberlerle ilgili ihtiyati tedbir kararı aldırdı. Karara itirazı 18 Ocak'ta değerlendiren mahkeme, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını reddetti. Mahkeme, gergerim.com sitesinde yayımlanan “Savcıdan Şok Sözler” ve bianet.org sitesinde yer verilen “Sen misin Fethullah Gülen'e Feto Diyen" başlıklı yazıların kaldırılmasına karar verdi. Kararın bir örneği de konuyu 13 Ocak'ta manşetten veren ve 15 Ocak'ta İlhan Selçuk’un köşe yazısıyla işleyen Cumhuriyet gazetesine tebliğ etti. Kararla iki sitede yayımlanan haberlerin medyada daha fazla işlenmemesi isteniyor. Bianet, söz konusu haberini yayından kaldırmazken gergerim.com sitesi yargı kararını yerine getirmek zorunda kaldı. Haberlerde Ovacıklı'nın gazeteci Hacı Boğatekin’e, “Sen milyonların saygı duyduğu Fethullah Gülen Hoca Efendi Hazretlerine Feto diyemezsin. Derhal ikinci sayında özür dile. Yoksa seni fena yaparım” dediği ileri sürülmüştü.
Akademisyen, yazar, sanatçı, hukukçu, siyaset bilimci ve Barış Girişimi üyeleri, Türk’ün dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke düzenlenen DTP milletvekili Ahmet Türk’ün suçuna katıldıklarını bildirdiler. Açıklamada, "Türk’ün sözleri 'suç' sayılacaksa bizler de bu suça katılıyoruz” denildi. 50’yi aşkın imzacı arasında, profesörler Baskın Oran, Murat Belge, Ahmet İnsel, İbrahim Kaboğlu, Gençay Gürsoy, Emekli Büyükelçi Ünal Ünsal, Ali Bayramoğlu, Ömer Laçiner, Aydın Engin, Zeynep Tanbay, Oya Baydar, Ümit Kardaş da bulunuyor. Türk, Genelkurmay'ın 30 Ağustos resepsiyonuna DTP milletvekillerinin çağrılmaması üzerine "Hep ağızdan düşürülmeyen bölücülük kelimesinin aslında kimin tarafından yapıldığı da açıkça ortaya çıkıyor" demişti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
18 Mart'ta AİHM, İHD İzmir Şubesi yetkilileri Ecevit Piroğlu ve Mihriban Karakaya'nın açtığı davada, savunma hakkına saygı göstermediği, dayanaksız şekilde derneğe ait şubeyi kapatmaya kalkıştığı ve ifade özgürlüğü hakkını çiğnediği gerekçesiyle Türkiye'yi mahkum etti. Piroğlu'ya tazminat ödenmesine gerek görmeyen AİHM, Türkiye'nin, ABD Ordusu'nun Afganistan'a operasyonunu protesto etmek amacıyla düzenlenen basın açıklamasına katıldığı gerekçesiyle cezalandırılan Karakaya'ya bin avro (yaklaşık bin 900 YTL) tazminat ödenmesine hükmetti. İHD, İzmir Valiliği'nin 10 Temmuz 2001 tarihli bir mektupla Karakaya'nın da aralarından bulunduğu 13 kişinin üyeliklerinin düşürülmesi talebini "ortada mahkumiyet yok" diyerek geri çevirmişti. İki kişi, İzmir Sulh Ceza Mahkemesi'nce Aralık 2001'de duruşmasız ve savunma yapamadan cezalandırılmıştı. İHD'nin Ekim 2001'de Afganistan'a müdahaleyi protesto ettiği için hakkında ikinci bir dava açılan Karakaya, Dernekler Yasası'nın 34. maddesi uyarında mahkum oldu ve cezası da Aralık 2001'de onandı. AİHM, Dernekler Yasası'nın 34. maddesinin "makul" ölçülerde uygulanmadığını bildirdi.
4 Mart'ta AİHM, Özgür Bakış gazetesine yazdığı iki yazıdan yargılanan Zeynel Abidin Kızılyaprak'ın açtığı davada Türkiye'yi mahkum etti. AİHM, açılan davanın duruşma günlerinin sanık gazeteciye bildirilmediğini, bunun özellikle Cumhuriyet Savcısı'nın mütalaasını sunmasından sonra Kızılyaprak'ın kendisini savunmasına engel oluşturduğunu bildirdi. AİHM, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 6/1 maddesini ihlal ettiğini açıkladı; Kızılyaprak'a 2 bin avro (3 bin 600 YTL) manevi tazminat ödenmesine karar verdi. Kızılyaprak, TMY'nin kaldırılan "bölücülük propagandası"na dair 8. maddesi uyarınca cezalandırılmıştı.
21 Şubat'ta AİHM, Emeğin Partisi Merkez Yürütme Kurulu üyesi olarak 1993 yılında yaptığı bir konuşmada "bölücülük propagandası yaptığı" iddiasıyla hapis ve para cezasına çarptırılan Mehmet Mustafa Yalçıner'in açtığı davada Türkiye'yi mahkum etti. AİHM, Yalçıner'in konuşmasının ülkede sivil barışı tehdit edecek nitelikte olduğunu, bu nedenle de verilen cezanın aslında "temel bir toplumsal zorunluluktan kaynaklandığı"nı bildirdi. Buna karşın AİHM, verilen cezayı demokratik bir toplumda hedeflenen amaçlara göre "orantısız ve ağır" buldu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kararla ilgili görüşünün sanığa tebliğ edilmemesinin adil yargılamaya gölge düşürdüğünü açıklayan AİHM, bu açıdan tazminata gerek görmedi. AİHM, ifade özgürlüğünü kısıtladığı gerekçesiyle Türkiye'nin Yalçıner'e 2 bin avro (3 bin 400 YTL) manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
31 Ocak'ta AİHM, Özgür Ülke gazetesi okuduğu ve Med TV’yi izlediği için hakkında disiplin soruşturması yürütülerek başka bir yere atanan Hakim Mehmet Emin Albayrak'in açtığı davada mahkum etti. AİHM, gelişmeleri PKK ile bağlantılı olduğu iddia edilen medya kuruluşlarından izleyen Hakim Albayrak’ın ele aldığı dosyalarda taraflı davrandığına dair kanıt bulunmadığını, bu nedenle Türkiye’nin ifade özgürlüğü hakkını demokratik bir toplumda gerekmeyecek şekilde kısıtlandığına hükmetti. Türkiye’nin Kürt olduğu için böyle bir işlemle karşılaştığını ve kendisine karşı ayrımcılık yapıldığını savunan Albayrak’ın bu başvurusunu AİHM, oybirliğiyle reddetti. AİHM, Türkiye’nin Albayrak’a toplam 6 bin avro (yaklaşık 10 bin 200 YTL) ödemesine karar verdi.
8 Ocak'ta AİHM, Düşünce Suçuna Karşı Girişim sözcüsü Şanar Yurdatapan’ın açtığı davada Türkiye’yi, vicdani ret tartışmalarında ifade özgürlüğünü ihlal ettiği için mahkum etti. İHM, vicdani retçi Osman Murat Ülke’nin düşüncelerini içeren bir bildiriden Yurdatapan’ın iki ay hapis cezasına mahkum edilmesini ve tutuklanmasını “demokratik bir toplumda gereksiz” buldu. Bildiri içeriğinde halkın şiddete teşvik edilmediğini ve firara açıkça çağrı bulunmadığını vurgulayan AİHM, Türkiye’nin Yurdatapan’a toplam 3 bin 500 avro (yaklaşık 6 bin YTL) ödemesine hükmetti; cezanın ağırlığına da işaret ederek, aktivistin “adil yargılanmadığına da karar verdi.
Aynı gün AİHM, Türkiye’de kayıplarla ilgili haberlerden Evrensel gazetesine verilen cezalar verilmesini ve Olağanüstü Hal (OHAL) bölgesinde Günlük Evrensel gazetesinin yasaklanmasının ifade özgürlüğü ihlali olduğuna hükmetti; gazete yetkilileri Fevzi Saygılı, Nizamettin Taylan Bilgiç ve Serpil Kurtay’a 4 bin avro (6 bin 800 YTL), Evrensel gazetesi sahibi Saygılı’ya da 2 bin 500 avro (4 bin 250 YTL) tazminat ödemesine karar verdi.
RTÜK Cezaları
RTÜK, Bülent Ersoy’un jüri üyesi olduğu Popstar Alaturka programında söylediği sözleri 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun’un 4. maddesine aykırı bularak Star TV'ye "uyarı" cezası verdi. RTÜK, yayını "Radyo televizyon ve veri yayınları hukukun üstünlüğüne, Anayasa’nın genel ilkelerine, temel hak ve özgürlüklere, milli güvenliğe ve genel ahlaka uygun olarak kamu hizmeti anlayışı çerçevesinde yapılır" ilkesine aykırı buldu. Bülent Ersoy "Eğer çocuk doğurmuş olsaydım, birileri masa başında 'Sen bunu yapacaksın, o da bunu yapacak' diyecek, ben de doğurduğum çocuğu toprağa vereceğim. Var mı böyle bir şey? Bir çocuğun ne demek olduğunu ben sizler gibi bilemem. Ben anne değilim, hiçbir zaman da olamayacağım. Ama insanım; insan olarak onları toprağa vermek... O anaların yüreğinin nasıl alev alev, cayır cayır yandığını ben anlayamam, ama anneler anlar. Bu normal şartlar altında bir savaş değil. Orası yazıyor, herkes de onu oynamak mecburiyetinde kalıyor. Entrika var bunun ucunda, entrikalarla başa çıkamaz" demişti.
Devlet Bakanı Mehmet Aydın, DTP Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaş’ın, RTÜK'ün 2000 yılından bu yana uyguladığı cezalara ilişkin soru önergesini yanıtladı. 25 Mart'ta kamuoyuna yansıyan bilgilere göre RTÜK, 15 Mayıs 2002 tarihinden bugüne kadar toplam iki bin 22 uyarı, 262 program durdurma, bir yayın lisans iptali cezası verdi. RTÜK, yayın lisans iptali cezasını ise bir radyoya uyguladı.
6 Şubat'ta RTÜK, TMSF'nin gizli kamera görüntülerini yayımlayan Arena programı nedeniyle Kanal D'ye uyarı cezası verdi. Haberde, 'Bu operasyon TMSF'nin bankaları hortumlayanların olduğu kadar, kendi bünyesine sızan çürük elmaların da korkulu rüyası olduğunu gösteriyor' denilerek, para alışverişini ortaya koyan gizli kamera görüntülerine yer verilmişti. RTÜK, programı 3984 Sayılı Kanun 4. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen "hukukun üstünlüğü" kriterine aykırı buldu. (EÖ)