İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde yaşayan trans kadınlar, beyanlarına göre, 31 Ağustos gecesi ciddi bir saldırıyla karşı karşıya kaldı.
Sosyal medyada hızla yayılan görüntüler, transfobik bir şekilde servis edilince, İstanbul yerelindeki transların dayanışma ve mücadele alanı “Trans Blok” konuyla ilgili açıklama yaptı.
Açıklamada, olayın alkollü bir erkeğin sokaktan geçenleri rahatsız etmesiyle başladığı, ardından trans kadınlara yönelik tacize dönüştüğü ifade edildi.
Kadınlar, videoda yer alan erkeğin hem kendilerine hem de çevredeki esnafa fiziksel saldırıda bulunduğunu belirtti.
Şiddeti başlatanın söz konusu erkek olduğu vurgulanan açıklamada, darbedilen trans kadınların sağlık raporu aldığı da aktarıldı.
Süreç
Açıklamada şöyle dendi:
“Bizler Beyoğlu’nda yaşayan translar olarak, 31 Ağustos 2025 gecesi ciddi bir saldırıyla karşı karşıya kaldık. Aşırı alkollü bir erkek önce sokaktan geçenleri rahatsız etti, ardından bizi taciz etmeye başladı. Evimize girerken bir arkadaşımıza saldırdı ve tekmeledi. Biz kapımızı kapatıp içeride beklerken, dışarıda kalabalık bir grupla konuştuğunu gördük. İçimizden bir arkadaş, yaşananları anlamak ve konuşmak için yanına gittiğinde, şahıs Türkçe bile bilmemesine rağmen onun üzerine de saldırdı. O arkadaşımızın darp raporu da mevcut.
“Biz arkadaşımızı savunmak için onu korkutmak amacıyla kovaladık. Şahıs kaçtı, fakat kısa süre sonra tekrar üzerimize gelmeye çalıştı. Yine kovalamak zorunda kaldık. Ardından gözden kayboldu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken, kapımızın önünde bu kez elinde bira şişesiyle karşımıza çıktı. Kapılarımızı kapattık, fakat şahıs evin etrafında bir süre dolaşıp yakındaki bir çay ocağına oturdu, ardından yeniden kapımıza geldi.
“Onun yarattığı huzursuzluktan dolayı çevredeki esnaf, elindeki şişeyi almak istedi. Ancak o, esnafa da kaba kuvvetle karşılık verdi. Bu sırada darp edilen arkadaşımız tekrar konuşmaya çalıştı, fakat şahıs esnafa da saldırınca, biz onu korkutmak için evdeki süpürge saplarıyla üzerine doğru koştuk. Şahıs kaçtı. İçimizden bir arkadaş sopayı şahsa doğru fırlattı. Videolarda da açıkça görüldüğü üzere, ilk hamleyi yapan şahsın kendisiydi. Biz yalnızca kendimizi savunduk.
“Mağdur değil, şüpheli muamelesi gördük”
“Ne yapmalıydık? Sokakta huzursuzluk yaratan, bizi ve yoldan geçenleri taciz eden, arkadaşımızı darp eden, elinde bira şişesiyle kapımızın önünde dolaşan, esnafa saldıran bir adama karşı ne kadar sessiz kalabilirdik? Sabah polisler geldi, esnaftan kamera kayıtlarını topladı. Bu kayıtlar da saldırganın ve tacizcinin yaptıklarını açıkça göstermektedir. Buna rağmen bizler karakola götürüldük ve mağdur değil, şüpheli muamelesi gördük. Bunun tek sebebi elimizdeki süpürge sopaları ve trans kimliğimizdir.
“Bugün sosyal medyada yayılan görüntüler, gerçeğin sadece bir kısmını gösteriyor. O görüntüler, bizi hedef göstermek ve kriminalize etmek için kullanılıyor. Oysa biz saldırgan değiliz. Biz hayatını, sokaklarını, birbirini savunan insanlarız. Karakolda saatlerce keyfi biçimde bekletildik. Bu, transların hayatını ve yaşadığı şiddeti değersizleştiren sistemin rutinlerinden sadece biridir. Şimdi de sosyal medyada örgütlü bir nefret kampanyasıyla üzerimize geliniyor.
“Biz şunu açıkça söylüyoruz: Translar saldırgan değildir. Translar savunmasız değildir. Biz yaşam hakkımızı, sokaklarımızı ve birbirimizi savunuyoruz. Bu meşrudur. Bizim savunmamızı kriminalize etmeye çalışan herkes, üretilen transfobinin bir parçasıdır. Her gün nefretin, şiddetin ve tacizin hedefi olan bizler susmayacağız. Buradayız. Birbirimizin yanındayız. Bir aradayız. Özsavunma haktır ve biz bu hakkı savunmaya devam edeceğiz.” (TY)


