O vakitler, hayretler içerisinde, bakalım hangi kentlerin eski adı Türkçe imiş diye araştırmış ve epeyi eğlenmiştim. Ecevit'e de benzer bir uyarı gelmiş olmalı ki genelgesini alelacele geri çekmişti. Bugünlerde "beyazdamar kilisesi"ni, "hatıra harabeleri"ni ve ballı İtalyan mimarları işitince eski çalışmayı çekip çıkardım arşivden.
Anadolu kent adları yolculuğuna Meydan Larousse (İstanbul 1972) ve Dr. Reinhardt Stewig'in "Batı Anadolu'nun Kültürel Gelişimi" (İstanbul, 1973) kaynaklarından çıkmıştım. Ben çocukken TRT'de Anadolu'nun "anne dolu"dan geldiğini anlatan bir masal vardı. Anadolu: Anatolia ve Rumca "güneşin doğduğu taraf" ve bazı dilbilimcilerce Rumca'dan da eski bir kökeni olduğu iddia edilen bir sözcük. Her halükârda, Türkçe kökenli değil.
Müslüman'ı bol İstanbul ile denizsiz Denizli
İstanbul'dan başlayalım: 1970'lerde bazı aklıevveller İslambol'dan geldiği hurafesini gündeme getirmişlerdi Stinpolis'in (Rumca "kente doğru" demek), dünyanın en kozmopolit kentinin adının.
Yolumuza devam edelim: Denizi olmayan Denizli, Diopolis Rhoas'tan uydura uydura Donguzlu, Donuzlu, Tonguzluk, Dengizli ve nihayet Denizli olmuş.
Ne balığı ne de esiri olan Balıkesir, gene Rumca Palaio Kastro'dan; Sakarya Rumca "çakal" demek olan Sangaria'dan; Bilecik Rumca Belokomme'den; Bitlis Büyük İskender'in kumandanlarından Batlis'ten; Bodrum Latince Petronium'dan; onu görmeyenin bahtı kara Ankara ya Hititçe Ankuwa, ya Farsça "üzüm" demek olan Engür'den ya da Rumca "koruk" demek olan Aghurida'dan; Ordu Rumca Kotyora'dan; ciharşembe yani Farsça dördüncü güne benzetilerek uydurulmuş Çarşamba kasabası Rumca Themiskyra'dan (yani iki kez uydurma); kadılar kenti Kadıköy, Rumca bugün 'Kurbağalıdere' veya 'Bokludere' denen Calchedon'dan; yeni vilayetlerimizden Aksaray, Rumca Archelais'den; yeri dar Darıca Rumca Dacidyza'dan; çanların kırıldığı Çankırı, Rumca Gangra-Kangiri'den; dosdoğru Eğridir, Rumca Agrea'dan; Gaziantep Ermenice Anthaph'dan; saçları lüle lüle Lüleburgaz Rumca Lulebergus'dan; Kütahya Rumca Kotyaion'dan; Kandıra Rumca Candra'dan; Kırklareli Rumca Saranta Ekklesies yani Kırk Kilise'den; en dindar kentimiz Konya Frigce Kawania, sonra Latince Iconium'dan geliyor... Yolculuk yorucu, yaratıcılık muazzam değil mi?
Kastra Komneni ve Zone Guldag
Ama biz yolumuza devam edelim. Adana Rumca ve Yunan mitolojisinde göklerin hâkimi, Zeus'un ağababası Uranus'un oğlu Adanus'dan, Afyon Rumca Opion'dan, Alanya Arapça Alaiye'den, Anamur Latince Anemurium'dan, Tokat Ermenice Togayit'ten, Silifke Büyük İskender'in kumandanlarından Selefkos'tan, Amasya Rumca Amaseia'dan, Amasra Rumca Amastris'ten, Antalya Bergama Kralı İkinci Attalos'tan, Zonguldak Fransızca Zone Guldag yani Güldağı Bölgesi adlandırmasından, Kastamonu Komnen Kalesi anlamına gelen Kastra Komneni'den, Bergama Rumca Pergamon, Lapseki Rumca Lampsakos, Balat Latince Palatium, Maraş Asurca Markasi, Mardin Süryanice Marde'den, Muğla Rumca Mobella'dan, Milas Rumca Mylassa'dan, Nusaybin Rumca Nisibis'den. Yaban kirazı demekmiş...
Rize'den girelim bu sefer: Rize Rumca Rizea'dan, Samsun-Amisos, Zile-Zela, Sivas Sebastia, Sinop-Sinope, Trabzon-Trapezus, Siirt Keldanice kent anlamına gelen Keert, Polathane-Platanea, Malazgirt-Mantzikert, Silivri-Selymbria, Erdek-Artaki, Tirebolu-Tripolis, Gördes-Kordus, Manisa-Magnesia, İzmir-Smyrna, İznik-Nikaia, Bolu-Polis, Bursa-Prusa, Gelibolu-Gallipolis, Edirne-Hadrianopolis, Edremit-Adramytteion, bütün Ereğli'ler Herakleia, Giresun-Kerasus veya Ceresia yani yabankirazı, hoş değil mi? Gönen Konane'den, Kars Karis'ten, Kayseri ise Caesarea yani "Sezar kenti"nden.
Geriye kalıyor Çanakkale, Eskişehir, Gümüşhane, Tunceli, belki Kırşehir, Nevşehir ('nev'i Farsça, 'şehr'i Arapça), Bingöl (eski adı Ermenice Çapakçur), Tunceli (eski adı Kürtçe Dersim), Ağrı (Ararat), Adıyaman, Adapazarı ve Alaşehir...
Ecevit'in genelgesi ilk açıklandığında, bana 1980'lerin ortasında komşunun çökmekte olan rejimini ve topluma yeni bir hedef göstermekten aciz Bulgar Komünist Partisi Genel Sekreteri Todor Jivkov'un Bulgar Türkleriyle Müslüman Pomakların adlarını Slavlaştırma kampanyasını anımsattı. Daha yakın bir tarihte ise Sırp Çetniklerin Boşnak'tan arındırdıkları köylerin hemen hemen hepsine, yaratıcılık özürlü olduklarından Sırbınje adını takmalarını. Ürkütücüydü açıkçası.
Her ne kadar bu ülkedeki 'mozayik' çoktan aforoz edildiyse de, o hoş sentezin 'sen'i gitmiş, tek tezi kalmışsa da biz gene umut edelim yukarıda sıraladığımız adlar o genelgeleri kaleme alan zihniyete kurban gitmesin. Bu amaçla tüm Anadolu tanrılarını imdadımıza çağırıyorum. (CA/TK)
* Cengiz Aktar'ın yazısı, haftalık Agos gazetesinin 23 Mart tarihli sayısında yayınlandı.