Cumartesi Anneleri/ İnsanları bu kez 1991’de kaybedilen Hüseyin Toraman’ın akıbetini sormak için Galatasaray Meydanı’nda toplandı.
552. kez toplanan Cumartesi İnsanları’nın gündeminde Başbakan Davutoğlu’nun Van’da “Beyaz Toros”ları hatırlatması vardı.
İlk söz alan, 1980’lerde kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren, “Beyaz Toros”lardan bahsetmeyi, kayıplara yapılanların devlet ağzıyla tekrar meşrulaştırılması olarak değerlendirdi ve şu soruyu sordu:
“Faili meçhuller bizim dönemimizde olmadı diyorsunuz, peki siz varlığını kabullendiğiniz ‘Beyaz Toros’ları kullananları ya da bizim kayıplarımızı bulmak için ne yaptınız?”
1995’te İstanbul’da kaybedilen Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun ise “Faili meçhullerin olmamasının nedeni devlet artık gözaltına alma zahmetinde bulunmamasıdır. Faili meçhuller yok çünkü siz Cizre’deki gibi insanları sokakta infaz ediyorsunuz” dedi.
İnsanlar artık bu sembollerden korkmaz
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu “kaybetmenin” sembolü “Beyaz Toros”ların Van’da Başbakan Davutoğlu tarafından anılmasını bir tehdit aracı olarak yorumladı ve ekledi: “552 haftadır bu meydanda toplanan insanları artık böyle sembollerin korkutamayacağını unutmayın.”
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Sezai Temelli ise şunları ifade etti: “Ankara Katliamı’ndan sonra seçim araştırmalarında oyların artmadığı gören Başbakan dönüp bu insanlarla alay edercesine “Beyaz Toroslar” hatırlatılıyor. Kayıplarımızın anısına yapılan bu saygısızlığı kınıyoruz.
Hüseyin’in Toraman’ın annesi Hatice Toraman ise oğlunun tek suçunun ezilenlerin yanında, insan hakları için mücadele etmesi olduğunu söyledi.
“Başka hiçbir suçu yoktu Hüseyin’in. Yüreğim bu faşizme karşı öyle öfkeli dolu ki… Yeter öldüğümüz, yeter sustuğumuz. Artık uyanmamız lazım.”
Toraman'a ne olmuştu?
Cumartesi İnsanları’ndan Gizem Kılıç’ın okuduğu basın açıklamasında “Beyaz Toroslar”a binip götürülen kayıpların faillerinin bulunması için tekrar çağrı yapılarak Hüseyin Toraman'ın hikayesi paylaşıldı:
* Bizler kayıp yakınları ve hak savunucuları olarak, Beyaz Toroslara bindirilip bir daha evlerine dönmeyenlerin izini sürmek için Galatasaray'dayız, Diyarbakır'dayız, Cizre'deyiz, Batman'dayız, Yüksekova'dayız.
* Başbakan Van'daki seçim konuşmasında kendilerinin tek başına iktidar olmamaları halinde, eskiden olduğu gibi Beyaz Torosların dolaşacağını söyledi. Bu açıklama halkı tehdit etmesi bir yana kontrgerillanın tasfiye edilmediğinin de itirafıdır.
* 24 yaşındaki Hüseyin Toraman, 27 Ekim 1991 sabahı, pazar kahvaltısı için ekmek almak üzere İstanbul/ Kocamustafapaşa'daki evinden çıktıktan sonra, mahallelinin gözü önünde silahlı, telsizli, sivil giyimli kişiler tarafından 34 ATZ 56 plakalı bir araca zorla bindirilerek kaçırıldı.
* Olay yerine 100 metre mesafede olan semt karakolundaki polisler arabayı sahil yolunda durdurdu ama onların da polis olduğunu anlayınca müdahale etmedi.
* Hüseyin'i arayan ailesine İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar “oğlunuz emniyettedir, evinize gidin” dedi.
* Başbakan Süleyman Demirel kendisinden oğlunun bulunmasını isteyen anne Hatice Toraman’a “Oğlun cebimde mi ki çıkarıp vereyim?” diye sordu.
* TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde oluşturulan kurul olayın üzerini örten bir rapor hazırladı. Raporda oturduğu evdeki son kiracının Ermeni olmasına dayanılarak Toraman’ın Ermeni örgütleriyle bağlantısının olabileceği ve onlar kanalıyla yurt dışına çıkmış olabileceği yazıldı.
* Ailenin, İHD’nin, avukatların tüm girişimleri sonuçsuz kaldı. Hüseyin Toraman'dan bir daha haber alınamadı. (AE/NV)