Çünkü toplantı adeta seçim kazanan bir partinin iki milletvekilinin onuruna verilmiş bir kutlamadan farksızdı.
Etkinlikte halkın oylarıyla seçilen bağımsız milletvekiliyle diğer bütün partilerin seçim yarışına katılan liste başı adayları veya temsilcileri bile yoktu.
Çiçeği burnunda yeni transferlerin hepsi vardı. Şeref masasında yanlış sözlerle muhalefet görevini bir konuğun yapması oldukça düşündürücüydü.
Davet erkek egemenliğindeydi
Tugay'la, Alay Komutanını göremedik. Davet, eşleri dışlayan "erkek" egemenliğindeydi. Son seçimlerden sonra "her iki kişiden biri AKP'li oldu" denmesi de doğru değildi. Çünkü kokteylde katılanların yarısının değil, yüzde 97'sinin AKP'li olduğunu gördük.
Sergi, film ve kokteyl
İlk gezdiğimiz Siirt'i tanıtan afiş sergisiydi. Hazırlanan görseller yanlışlıklarla doluydu. "Tayfi" üzümü "Hasani" türüydü.
Yarım saatlik film tekrarlarla doluydu. Bu konuda evrensel kabiliyet, haberci, "Belgesel İZ TV" sahibi Coşkun Aral'ın görev için düşünülmemesi üzücüydü.
Atatürk'ün Siirt Battaniyesiyle hatırlanması ise çok çiğdi. Eşsiz kurtarıcımızın Büyük Taarruz'da cephede kendisiyle birlikte olan beş kişiden biri olan hemşehrimiz Mahmut Nedim Soydan'la anılmalıydı.
Fon müziği için Sertap Erener'in beynelmilel müziği düşünülmeliydi. Folklorumuza birkaç saniye ayrılmalı ve yerel sanatçımız Çahhor'un "İye İsirdiye" parçasının bir parçası okunmalıydı.
İbrahim Hakkı müzesi mutlaka Fakirullah'ın torunu Sadullah Hoca'nın bilgi verasetiyle anlatılarak dünyanın hayranlığı kazandırılmalıydı.
"Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler" dizeleri çağımızın son dervişi Tillo'lu Hafız Taha'nın ruhani ve kadife sesinden dinlenmeliydi.
Veyselkarani dinlenmeliydi...
Veyselkarani anılırken mutlaka eski valimiz Atilla Koç'un ünlü Bestekar Avni Anıl'a bestelettiği bir yerel şairimizin Veyselkarani nağmeleri dinlenmeliydi.
Bir başka yerel şairin "İstanbul misali Yedi Tepeli / Güzelleri çoktur, gözler sürmeli / Sevda nedir bilmez, yuva emeli / Şarkın incisi bu, güzeldir Siirt" dizeleri Siirt övülürken hatırlanmalıydı.
Hiçbir konunun uzmanına danışma lüzumu hissedilmemişti. Siirt Fıstığı olarak kimi yerde kabuklu Gaziantep fıstığı gösterilmesi çalışmanın ciddiyetini gösteriyordu.
Aynı adla çıkarılan kitapta olduğu gibi tanıtım DVD'sinin üzerine "her hakkı saklıdır.İzinsiz kullanılamaz" ibaresinin konması duyulan acının üzerine tuz-biber ekiyordu.
Tanıtım amaçlı bir çalışmayı yasaklamak ancak bir cehaletin ürünü olabilirdi. Valinin bu çalışmayı şahsi reklamına dönüştürmemek için hiçbir karede görünmemesi takdire değerdi.
Ama bunu da haksızlık kabul ediyoruz. En azından Hükûmet konağından çıkışı veya Atatürk anıtındaki herhangi bir saygı duruşu birkaç saniyeyle tarihe hediye edilmeliydi.
Zira Hüseyin Avni Mutlu'nun bu tevazuunu istismar edenlerin çok kere yırtık bohçadan fırlayarak güzel görüntüleri kirletmesi gözden kaçmadı.
Bunlar "iyi" eleştirilerimiz. Övgülerimizi "yasak" kalktığında yazarız. (CK/NZ)