Haberin İngilizcesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis'te basın toplantısı düzenleyerek ekonomik krizden helalleşme tartışmasına, asgari ücret çalışmalarından HDP'ye kapatma davasına gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.
"Katledilen her kadın isyan sebebimizdir"
Beştaş, "İyi ki kadın mücadelesi var, iyi ki şiddete karşı direniş var. Bizler HDP Kadın Meclisi olarak 25 Kasım'ı 'erkek-devlet şiddetine, savaşa, yoksulluğa karşı her yerdeyiz' şiarıyla karşılıyoruz. Her gün kadınlar ölmeye devam ediyor. Bugün de Ayşegül Aydın, 12 Temmuz'dan bu yana tedavi görüyordu hastanede ve maalesef yaşamını yitirdi. Katledilen her kadın isyan sebebimizdir, isyanımızdır. Kadına yönelik şiddetle mücadeleyi bir an bırakmayacağımızı her fırsatta ifade etmek istiyorum" dedi.
MHP Burhaniye İlçe Başkanının çağrısı
Beştaş, Balıkesir Burhaniye'de 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü dolayısıyla düzenlenmesi planlanan ve HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm'ün de konuşmacı olarak katılacağı panelle ilgili MHP Burhaniye İlçe Başkanı Murat Kurt yaptığı çağrıya tepki göstererek şöyle dedi:
"Elimize yeni bir bilgi geldi, dehşet verici. Yarın Burhaniye'de kadına yönelik mücadele ile ilgili bir panel var, İstanbul Milletvekilimiz Züleyha Gülüm de konuşmacı. Küçük ortağın Burhaniye İlçe Başkanı Murat Kurt paneli kınıyormuş. Ve Burhaniye Belediyesine bu yanlıştan dönün diyor. Eğer panel iptal edilmezse de vatanını, milletini, bayrağını seven herkesi tüm ilçe başkanlarıyla Reha Yurdakul Kültür Merkezinin önüne çağırıyor. Bu ırkçılıktır, linç çağrısıdır, açıkça suç işleme çağrısıdır. Buradan iktidara ve küçük ortağına sesleniyorum; yarın bu panel yapılacak ve bu panelde yaşanacak en küçük olaydan siz sorumlusunuz. Birinin kılına zarar gelirse bunun sorumlusu AKP ve MHP ittifakıdır."
"Yüzleşme olmadan helalleşme mümkün değildir"
Beştaş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme çağrısı" üzerinden süren tartışamaya ilişkinse şunları söyledi:
"Bırakın helalleşmeyi, daha özgürce konuşulamıyor bile. Adının konulmasını bekliyor. Helalleşme, olan bitenin tarihselliğini ve hakikatini unutmaya bir çağrı olarak algılanabilir. Biz diyoruz ki ilk adım yüzleşmektir. Yüzleşme olmadan nasıl helalleşme olacak, buradan başlanması gerekiyor.
"Yaraların iyileşmesi unutmaktan geçmez, yüzleşmek iyileştirir. Temiz bir sayfa için yüzleşme olmazsa olmazdır. Hakikatlerin açığa çıkarılması ve bir komisyonun oluşması için bu alanın uzmanlarıyla çalışılması gerekiyor."
"Unun fiyatı arttı, fırıncılar isyanda"
Ekonominin değişmeyen tek gündem haline geldiğini ifade eden Beştaş, un ve bulgur fiyatlarına gelen zamlara dikkat çekti:
"Ülke gerçekten yangın yeri, fiyatlar herkesin cebini ağırlıklı olarak yakmaya devam ediyor. Pazara, markete gitmenin lüks olduğu günlerden geçiyoruz. Unun fiyatı arttı, şimdi de fırıncılar isyanda. Hayatın her alanında bunu görüyoruz. Bulgur fiyatı tavan yaptı. Çünkü yoksul yurttaşların tüketiminin başında un geliyor, un ile ekmek yapabiliyorlar. Ya da bulgur veya çorba ile beslenmek zorunda kalıyorlar, et ve balık alamıyorlar. Diğer tüketim malzemeleri lüks sayılıyor. Şimdi una, bulgura zam geldi ve vatandaş açlıkla boğuşacak."
Asgari ücret vergiden muaf ve net 5 bin TL olmalı
Asgari ücretin vergiden muaf net 5 bin TL olması için verdikleri önergelerin AKP MHP oylarıyla reddedildiğini hatırlatan Beştaş, "Asgari ücretin vergiden muaf net 5 bin TL olması gerektiğini söylüyoruz. Bu rakamın bir kuruş altında bile emekçilerle pazarlık yapılamayacağını söylüyoruz. AKP'yi uyarıyoruz; sermayenin ve işverenin sırtını sıvazlamayı bıraksınlar ve emekçilere emeklerinin karşılığını versinler" dedi.
Beştaş, HDP olarak uzun süredir acil atılmasını talep ettikleri adımları şöyle sıraladı:
"Bir kere asgari ücret kadarı için tüm vergi ve kesintiler sıfırlansın ki böylece tüm ücretler 750 TL artacaktır. Elektrik, su, doğalgaz ve internet faturaları vergi ve kesintiden muaf tutulsun, dolaylı vergiler düşürülsün, tüm gıda ürünlerindeki KDV sıfırlansın, en düşük emekli maaşı asgari ücret düzeyine yükseltilsin. Herkese asgari geçim ücreti verilmelidir ve toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe hayata geçirilmelidir."
Kapatma davası
HDP'ye yönelik saldırı dalgalarının durmak bilmediğini savunan Beştaş, kapatma davası süreciyle ilgili şu bilgileri paylaştı:
- Partimize açılan kapatma davasıyla faşizmi tam olarak kurumsallaştırmanın adımları atılıyor. Partimize yaklaşım Türkiye'nin geleceğine yaklaşımdır. 5 Kasım'da AYM'ye sunduğumuz ön savunmadan sonra, şimdi de esasa ilişkin belgeleri toplamamız devam ediyor. Kamuoyundan gizleniyor ama bu dava hukuki ve anayasal temelden yoksundur, bir torba davadır. 843 sayfalık bir iddianame ve yüzde 85'i üye, yönetici ve vekillerimiz hakkındaki ceza davaları ve soruşturmalarla doldurulmuş bir torba.
- İrfan Fidan vakası kapatma davasında önemli bir yer tutuyor. Kendisi şu anda AYM Hakimi. 29 soruşturmada savcı olarak görev yapmıştı. Hem savcı hem de hakim nasıl oluyor? CMK da buna engel, şimdi AYM'ye türlü hilelerle üye yapıldı, tarafsız olmayacağı kesin olan bu üyenin kesinlikle bu kararda yer alamayacağını ifade etmek istiyorum.
- 451 kişi hakkında yasak isteniyor. Hepsi "örgüt suçu" diye tanımlanmış. Tweet atan da "açım" diyen de örgüt üyesi oluyor, metre kareye 20 tane üye sığıyor. Düşüncesini ifade eden herkes örgüt üyesi. Böyle iddialarla kapatma davası açılmış. Bu ülkede milyonlarca örgüt üyesi var yargı soruşturmasıyla. Dünyanın hiçbir yerinde eşi benzeri olmayan bir durum. Başka şeyler de var, bağımlı ve taraflı yargı gerçekliği var. Hiçbir maddeye aykırı davranışı yok partimizin.
- Diğer taraftan AİHM kararları, Venedik Sözleşmesi, Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi kararları ışığında daha önce Türkiye'nin mahkum olduğu birçok dava gerçekliği önümüzde duruyor. Tüm bu uluslararası yargı kararlarına Türkiye yargısı nasıl direniyor?
- Öte yandan itirafçı yaratıyorlar, gizli tanık üretiyorlar. Diyorlar ki HDP'liler şu şu suçları işlediler. Kobanî Kumpas Davasında da bunu yaptılar. Komik olamayacak kadar trajik bir durum. Henri Batasuna kararını okumamışlar bizimle hiçbir ilişkisi yok. Tam tersine kendilerini vuran bir karar var. Bizimle aynı düşünen bütün parti kapatma kararları AİHM'den döndü.
- Son çağrımız AYM'ye. AYM birkaç günlük kurum değil, günlük çıkarların döneceği bir yer değil. Bu kurumun bağlı olması gereken tek olgu Anayasadır, tek kurul anayasal düzendir. Baskılara direnmesi ve özerkliğini koruması gereken önemli bir kurumdur. Bu durumda AYM'nin hukuksuz vereceği diğer kararlar kendisinin de bitişini ilan edecektir. İktidarın küçük ortağının liderinin yaptığı çağrılar anayasal düzene kast etmektir, Anayasayı tanımamaktır. Bu konuda AYM'den özel hiçbir isteğimiz yok. Tek talebimiz Anayasaya uymasıdır. (KÖ)