30 Haziran'da açıklanan Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) sonuçlarının ardından tercih günleri başladı.
Adaylar tercihlerini, 6-14 Temmuz 2015 tarihleri arasında, ÖSYM'nin internet adresinden TC Kimlik Numaraları ve şifrelerini kullanarak kendileri yapacaklar.
Tercih döneminde üniversiteye mi bölüme mi öncelik verilmeli ile başlayan pek çok soru akıllarda.
Farklı üniversite ve bölümlerden üniversite öğrencilerine tercih sebeplerini, umduklarını bulup bulamadıklarını, üniversitelerinin eksik gördükleri ve memnun oldukları yanlarını anlattılar.
Adaylara, korkulu ve zor görünen noktaların bir şekilde üstesinden gelindiği, üniversite hayatını kendilerini geliştirmek için kullanmaları konusunda mesajları var.
"Önemli olan nerede mutlu hissettiğin"
Özde Çelikbilek, Ankara, Ankara Üniversitesi / DTCF, Leh Dili ve Edebiyat
Farklı dillere merakım var. Lehçe’yi üniversiteden önce bilmiyordum. Yeni bir dil öğrenmenin kendinde zorlukları var ama öğrenilemeyecek bir şey değil. İnsanın kendini geliştirme isteği artıyor.
Polonya’nın kültürüne dair de dersler alıyoruz. Siyasete, tarihe merakı olan kişiler dil ve edebiyat bölümleri okuyarak da dünyanın belirli yerlerinde neler olduğuna vakıf olabiliyor.
Üniversite eğitiminin mezun olduktan sonra para kazanma odaklı değil, okuduğun dönem boyunca kendini geliştirebileceğin alan olması gerekir. İnsanın kendini nerede mutlu hissedeceği önemli.
Dil ve edebiyat ağırlıklı fakültelerde mezun olduktan sonra iş bulmak ne yazık ki kolay değil. Bölümle birlikte kendimi geliştirmek istediğim alanlarda okumalar yapıyorum. Önemli olan üniversiteyi ve bölümü hakkını vererek okumak ve kendini ilgi alanların çerçevesinde geliştirmek.
Üniversite yurtlarının kapasitesi az, barınma konusunda devlet yurtları da yetersiz kalıyor ya da okula uzak olabiliyor, özel yurtlar pahalı. İstanbul’a nazaran kiralar ucuz. Tuzluçayır, Dikmen gibi yerlerde uygun fiyata evler bulunabilir. Ancak ulaşım, faturalar, yeme içme parası eklenince sosyal hayata ayıracak para kalmayabiliyor.
"LGBTİ öğrenciler için daha iyi bir ortam"
Görkem Ulumeriç, İstanbul, İktisat, Boğaziçi Üniversitesi
Eşit ağırlık öğrencisiydim. Ne istediğimi tam bilmiyordum ama ne istemediğini biliyordum. En uygun bölümün iktisat olduğunu düşündüm. Puan geldikten sonra tercihi yaptım. Bölümün içeriğine dair bilgim yoktu. İçgüdüsel tercih yaptım.
Boğaziçi’ne dair fikrim de yoktu, sıralamada en üstte olduğunu biliyordum. İşletme ve ekonomide en yüksek puanlı okulları sıraladım.
Boğaziçi dolayısıyla mutluyum. Kusursuz değil elbet ama mukayese edince daha iyi olduğunu görüyorum.
Üniversitedeki yurtlar yetersiz. Ben yakında bir evde kalıyorum. Kiralar yüksek. Hisarüstü’nde çok öğrenci var ve kentsel dönüşüm söylentisi dolaşıyor. Metronun açılmasıyla metro hattında barınma imkanı olabilir.
LGBTİ Çalışmaları Kulübü’nü kurduk. Boğaziçi ilkelerine geçtiğimiz yıl cinsel yönelim ayrımcılığı yapılmayacağı ibaresi eklendi. Diğer üniversitelere kıyasla LGBTİ öğrenciler için daha iyi bir ortamın olduğu söyleniyor. Ama cinsiyetsiz tuvaletler ve cinsiyetsiz yurt odaları yok. Bunun için mücadelemiz sürüyor.
TIKLAYIN: ÜNİVERSİTEYE BAŞLARKEN YURT MU EV Mİ?
"İngilizce'den gözünüz korkmasın"
Aslı Sayat, İzmir, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Medya ve iletişim
Yarı burslu olduğum için bu üniversiteyi tercih ettim. Aksi halde ücretler çok yüksek.
Okuldan memnunum, hocalar iyi. Pratik yapma imkanımız çok, stüdyomuz var, gazete çıkarıyoruz. Vakıf üniversitelerinin özellikle grafik, iletişim, güzel sanatlar gibi bölümlerde materyaller açısından daha avantajlı olduğunu düşünüyorum.
Dersler İngilizce. Üniversite öncesinde İngilizce bilmiyordum. Hazırlık sınıfını geçemezsem bursum kesilir diye söylentiler vardı. Böyle bir şey yaşamadım. Hazırlıkta öğrendiğim İngilizce yeterli oldu. Üniversiteye göre değişir ama İngilizce bilmeden İngilizce bölüm seçenlerin gözü korkmasın. İkinci yabancı dil olarak da İspanyolca görüyorum.
Tek sıkıntımız girdiğimiz yıl 16 bin TL olan fiyatların 22 bin TL’ye çıkması. Fiyatlar sabit kalmıyor.Okul içindeki yurtlar da çok pahalı. Burslular bedava kalabiliyor. Okulun yakınında devlet yurtları da var.
"Şehir sıkıcı ama gençlik hareketi yoğun"
Seda Kenanoğlu, Trabzon, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Ailemle yaşadığım şehirde okumayı tercih ettim. Tıp Fakültesi’nde olmaktan memnunum. Uzun ve yorucu bir eğitim süreci. Bir yandan sağlık hizmeti de veriyoruz ve bu süreçte AKP’nin sağlıkta dönüşüm uygulamaları biz Tıp fakültesi öğrencilerini de mağdur ediyor.
Yaşamayı ve yaşatmayı öncelik olarak koyduğunuzda iyi bir insan ve iyi bir hekim haline geliyoruz. Bu da hem mesleki başarı hem de vicdani tatmini getiriyor.
Üniversite yakın KYK yurtları var. Apartar, özel yurtlar ve evler de mümkün. Trabzon biraz pahalı bir şehir.
Biraz baskıcı bir şehir ama arkadaşlık ilişkileri, içine girdiğiniz topluluklarla bu kırılabiliyor. Gençlik hareketinin yoğun ve güçlü olduğu bir şehir. Üniversite içinde pek çok farklı kulüp, şehirde de sivil inisiyatiflerin faaliyetleri var. Bölgenin doğal yapısından kayaklı sportif faaliyetler de öne çıkıyor.
"Akademide olma kararım tercihimi etkiledi"
Halil Can İnce, Ankara, ODTÜ, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi
Yönümü akademiye çevirdikten sonra ODTÜ ön plana çıktı. Bunda politik altyapının da etkisi var. Burada siyaset bilimi okumanın beni hem politik hem de akademik olarak tatmin edeceğini düşündüm.
Sinan Cemgil’in okuduğu fakülteden, Devrim Stadyumu’nun önünden geçmenin hissettirdikleri çok özel. Akademik olarak da tatmin ediyor. Kampüs kocaman, sosyal ve sportif ortam da buluyorsun. Barınma konusunda avantajlı. Okuldaki yurtların çıkma ihtimali çok yüksek, fiyatlar uygun.
Eğitimin İngilizce olması büyük sıkıntı. İngilizce altyapım yeterli değildi. Hazırlık eğitimi zorlasa da yavaş yavaş alışmaya başlıyorsun. Dersler, sınavlar derken gelişme yaşıyorsun.
Siyaset bilimi okuyunca doğrudan meslek vermiyorlar bu nedenle ODTÜ’de olsan bile gelecek kaygısı var. Ama mevzu akademisyen olmak iken ODTÜ’nün katkısının daha yüksek olacağını düşünüyorum.
ODTÜ’de hem kurumsal olarak devrimci mirası sahiplenen öğrenciler geçmişi nedeniyle iktidarlar yaşadığı sıkıntılar hem de ODTÜ’nün kendi işçisine uyguladığı baskılar var. Erdoğan’ın gelişi, Ankara Büyük Şehir Belediyesi ile yaşadığımız yol meselesi, Gezi direnişindeki yürüyüşler…
İki Eğitim Sen yöneticisinin işten atılma tehlikesiyle karşı karşıya kalması da ODTÜ’de son dönemdeki en büyük anti demokratik uygulamalardan biri. (BK)