Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi, beş aydır İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan, Malatya Zirve Yayınevi katliamıyla Ergenekon Davası arasında bir bağlantı bulunup bulunmadığı sorusuna yanıt bekliyor.
Davanın önemli sanıklarından Emre Günaydın'ın ifadeleri doğrultusunda Hüseyin Yelki ve Varol Bülent Aral'ı tutuklayan mahkeme, Günaydın'ın ifadelerini geri alması üzerine iki kişiyi ard arda tahliye etti.
Aral ve Yelki'nin "bağlantıları" soruşturulmayacak
En son 21 Ağustos'ta görülen 20. duruşmada mahkeme, "dosyadaki mevcut delil durumu, beyanının alınmış olması, delilleri karartma ihtimalinin bulunmaması"nı göz önüne alarak Aral'ın tahliyesine karar verdi. Ancak bu kişinin başka bir dosyadan tutuklu olması nedeniyle yeniden Adıyaman Cezaevi'ne gönderilmesine karar verildi.
Ayrıca mahkeme, "Ümraniye'de ele geçirilen el bombalarıyla ilgili olarak yürütülen soruşturma arasında bağlantı olup olmadığı hususunda yazılan ve tekit edilen yazı cevabının beklenmesi"ne karar verdi.
Mahkeme, Aral'ın cezaevinden dışarıyla ilgili bilgilere sahip olduğu ifade edilen üç kişinin adının cezaevinden sormayı, kendisine ödeme yapılıp yapılmadığını, yapılıyorsa kimlerce ve hangi sıklıkta ödeme yapıldığını sormanın "yargılamaya yararı olmayacağına" kanaat getirerek talepleri reddetti.
Mahkemenin araştırılmasında yarar görmediği konuysa, MİT, Jandarma ve Emniyetin haber kaynağı olarak Aral ve Yelki'nin "bilgilerinden yararlanılıp yararlanılmadığı"nın sorulması.
Astsubay Murat Göktürk dinlenecek
Yelki ile telefon görüşmesi yaptığı tespit edilen Iğdır Jandarma Komutanlığı'nda görevli Astsubay Murat Göktürk'ın 16 Ekim'de görülecek 21. duruşmada hazır edilmesi de istendi.
Mahkeme, Emre Günaydın, Cuma Özdemir, Abuzer Yıldırım, Hamit Çeker ve Salih Gürler'in "atılı suçun niteliği, mevcut delil durumu, tutuklulukta geçirdiği süre, tutuklamadan beklenen gayenin adli kontrol hükümleri ile karşılanamayacak olması" nedeniyle tutuklu kalmalarına karar verdi.
Burcu Polat tanık sıfatıyla dinlenirken Aral, Eylül 2006'da Fides Reklam Ajansı'nda çalışırken Çetin Yalvaç ile tanıştığını, Doğru Yol Partisi (DYP) gençlik kolları başkanı olmayı hedefleyen bu kişiyle görüştüğünde kendisine kırmızı renkli üç klasör gösterdiğini, ne olduğunu sorduğundaysa, "birisi Alevi-Sünni dosyası, birisi Kürt-Türk dosyası, öbürü de Misyonerler dosyası" dediğini savundu.
"Yalvaç'ın genlik grubunda Günaydın da vardı"
Aral, Yalvaç'ın DTP'yi basacaklarını, kilise evleri tespit ettiklerini, misyonerlere operasyon yapacaklarını, kilise evlerde çok para bulunduğunu, bu işleri yapacak 25-30 kişilik gençlik grubunun içerisinde sanıklardan Emre'yi hatırladığını, kendisini orda iki kez gördüğünü söyledi.
"...İnsani kanaatlerim bu iş Ergenekon işidir. (Eski Malatya İl Jandarma Komutanı) Mehmet Ülger'in parmağının olduğunu düşünüyorum. Sıradan bir kişi olarak hem emniyet, hem jandarmaya, DTP, DYP, MHP ve 2. Orduya durumu aktardım. MİT'e gitmedim..Haber elemanı değilim. MİT ile bağlantım da yoktur..." (EÖ)