74. Berlin Film Festivali (Berlinale) 15 Şubat’ta Almanya’nın başkenti Berlin’de başladı. 25 Şubat’ta sona eren festival, Filistin-İsrail Savaşı’na ilişkin tartışma ve protestoların gölgesinde geçti. Sinema sektöründen bazı grup/oluşumlar, bu seneki festivali boykot etti. "Strike Germany" bu gruplardan biriydi ve tüm sinema eleştirmenlerini, festival yönetiminin ve Almanya Federal Hükümeti'nin İsrail yanlısı tutumu nedeniyle Berlinale’e katılmamaya davet etti.
Festival kapsamında gerçekleşen protestolardan biri, 19 Şubat'ta düzenlenen "Barış için Sinema" galasındaydı. Farklı yerlerdeki koltuklarda oturan altı-yedi kişi ayağa kalkarak, konuşması esnasında eski ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'u protesto etti: “Savaş suçlususunuz. Yazıklar olsun size, utanın.”
Protestocular, "Filistin'e özgürlük" sloganı da atarak, İsrail'in Gazze saldırılarını durdurması ve derhal bir ateşkes sağlanması çağrısında bulundu. Clinton, protestoculara sorunların bağırılarak çözülemeyeceği yanıtını verdi. Protestocular güvenlik tarafından salondan zorla çıkarıldı.
Berlinale Instagram hesabının hacklenmesi
Film festivalinin “Berlinale Panorama” adlı Instagram hesabı 25 Şubat’ta hacklendi ve hesaptan “Nehirden denize özgür Filistin”, “Gazze'deki soykırımı durdurun”, “Soykırım, soykırımdır” sloganlarının yer aldığı görseller yayıldı. Söz konusu görseller kısa bir süre sonra silindi. Festival yönetimi Instagram hesaplarının "hacklendiğini" duyurarak eylemle ilgili şöyle dedi:
“Bu paylaşımlar Berlinale'nin duruşunu temsil etmemektedir. Bu paylaşımları derhal sildik ve olayın nasıl meydana geldiğine ilişkin bir soruşturma başlattık. Paylaşımı yapan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunacağız.”
Sinema eleştirmenleri, oyuncu ve yönetmenler, ifade özgürlüğünü kısıtlayan festivalin tutumuna, özellikle eylemi gerçekleştirenler hakkında suç duyurusu yapacağını söylemesi ile ilgili tepki gösterdi.
Uygun açıklamalar
Berlinale Basın Ofisi, 26 Şubat’ta yaptığı açıklamada "Berlinale Panorama" Instagram hesabının hacklenmesiyle ilgili yeni bir açıklama yaparak, hesaptan yapılan paylaşımları “Ortadoğu’daki savaşla ilgili antisemitik görsel-metinler” olarak nitelendirdi.
Berlinale yönetimi, ateşkes çağrısı yapan ve İsrail'in savaş suçlarına dikkat çeken ödül konuşmalarından rahatsızlığını şöyle dile getirdi:
“Bazı ödül sahiplerinin yaptığı açıklamaların tek taraflı ve bazı durumlarda da uygunsuz olarak algılanmasının yarattığı öfkeyi anlıyoruz. Festivalimiz öncesinde ve sırasında Berlinale'nin Ortadoğu'daki savaşa bakışını ve tek taraflı tutumları paylaşmadığımızı çok açık bir şekilde ifade ettik. Bize göre, ödül alanların ve konukların da bu konuda daha farklı açıklamalar yapmaları içerik açısından uygun olurdu.”
“Başka Ülke Yok”
Tartışmalar ışığında yaşanan gelişmelerden biri, İsrailli yasa dışı yerleşimcilerin işgal altındaki Filistin topraklarında uyguladığı şiddeti konu alan "Başka Ülke Yok" (No Other Land) filminin, Berlinale'de "en iyi belgesel" ödülünü kazanmasıydı. Filmin eş-yönetmeni Basel Adra, 24 Şubat gecesi gerçekleştirilen ödül töreninde yaptığı konuşmada, Almanya'ya İsrail ve Gazze'ye yönelik politikasını değiştirme çağrısında bulundu: “Benim için kutlama yapmak çok zor. Gazze'de on binlerce insan İsrail tarafından katlediliyor.”
Filmin diğer yönetmeni İsrailli Yuval Abraham ise 27 Şubat’ta sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ödül törenindeki konuşması nedeniyle ölüm tehditleri aldığını, bu nedenle evine dönemediğini ve uçuşunu iptal etmek zorunda kaldığını söyledi:
“Büyükannem Libya'da bir toplama kampında doğduğu ve büyükbabamın ailesinin çoğu soykırım sırasında Almanlar tarafından öldürüldüğü için, 2024 yılında Alman politikacıların bu terimi (antisemitizm) ailemi tehlikeye atacak şekilde bana karşı kullanma cüretini göstermelerini özellikle öfkelendirici buluyorum. Filmi yapma nedenimiz bir tartışma başlatmaktı. Benim ve Basel'in sahnede söylediklerimizi bizi şeytanlaştırmadan sert bir şekilde eleştirebilirsiniz. Eğer bunu Holokost'tan duyduğunuz suçluluk duygusuyla yapıyorsanız, suçluluk duygunuzu istemiyorum.”
Venedik Bienali
Öte yandan, uluslararası festival ve diğer kültür-sanat etkinliklerinde İsrail’e kültürel boykot uygulanması için dünya genelinde imza kampanyaları organize ediliyor ve açıklamalar düzenleniyor. Bu çağrılardan en çok öne çıkanlar ise İsrail’in Venedik Bienali’nden ve 2024 Eurovision şarkı yarışmasından menedilmesi tartışmaları. Bu kapsamda İsrail'in, Venedik Bienali'nden menedilmesi için başlatılan imza kampanyasına dünya çapında 8 binden fazla sanatçı, küratör ve yazar destek verdi: “İsrail'in Gazze'ye yönelik aylar -aslında on yıllardır- süren saldırısı her şeye rağmen devam ederken; liderleri, uluslararası hukukun üstünde olduklarını ilân ediyor ve soykırım niyetlerini küstahça açıklıyorlar. Venedik Bienali'nde Soykırım Pavyonu olmasın.”
İmza kampanyasında ayrıca, 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle Bienal'in Ukrayna halkının "kendi kaderini tayin hakkını ve özgürlüğünü destekleyen" çok sayıda açıklama yaptığına ve Rusya'nın eylemlerinden ötürü menedilme kararı alındığına işaret edilerek, İsrail hakkında da aynı kararın verilmesi gerektiğinin altı çizildi:
"İsrail Pavyonu ilerlemeye devam ederken, Gazze ve Batı Şeria'daki soykırımda ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail'in küratöryel ekibi çağdaş anneliği yansıtan 'Doğurganlık Pavyonu'nu planlarken, İsrail 12 binden fazla çocuğu öldürdü ve üreme bakımı ile tıbbi tesislere erişimi yok etti. Sonuç olarak, Filistinli kadınlar anestezi olmadan sezaryen oluyor ve sokakta doğum yapıyor. Bienal, soykırımcı bir apartheid devletine platform oluşturmaktadır."
Eurovision
Savaş bağlamındaki güncel tartışmalardan bir diğeri ise İsrail’in 2024 Eurovision Şarkı Yarışması için sunduğu iki şarkısının da siyasi mesaj içerdiği gerekçesiyle reddedilmesi.
"Dance Forever" adlı şarkıda da İsrail’in yarışmaya sunduğu ilk şarkı "October Rain" gibi 7 Ekim 2023’ten bu yana devam eden Filistin-İsrail Savaşına atıf yapılıyor. İsrail, son olarak Avrupa Yayın Birliği’nin talebi doğrultusunda, Eurovision'a katılabilmek “October Rain” şarkısının ismini ve sözlerini değiştirmek zorunda kaldı.
Ancak, İsveç ve İrlanda gibi bazı ülkelerde İsrail'in Eurovision'a katılımının engellenmesi için sanatçılar ve siyasetçiler çağrıda bulunmaya devam ediyor.
Öte yandan, Eurovision'da İzlanda'yı, seslendirdiği şarkılarla İsrail işgaline dikkat çeken İzlandalı-Filistinli şarkıcı Bashar Murad'ın temsil etmesi gündemde. (TY)