Dünyanın çeşitli şehirlerinde, Torontolu polis memurunun "kaltak gibi giyinirseniz tecavüze uğrarsınız" sözlerine tepki olarak düzenlenen "kaltak yürüyüşü" tecavüze uğrayan kadını tecavüzden sorumlu tutan erkek egemen anlayışa karşı düzenleniyor. "Kaltak Yürüyüşü"nün son halkası Berlin ve Washington oldu.
Berlin'de kadınlar, "tecavüz bu, elbise değil", "cinsiyetçilik toplumsal hastalıktır", "kurbanı suçlamak büyük utançtır", "kendimizden utanmıyoruz" sloganlarıyla yürüdüler. Washington'da ise kadınlar "kısa etek tecavüze davet değildir", "kısa eteğim ve her şeyim benimdir", "hay sizin tecavüz kültürünüze" sloganlarıyla yürüdü.
İstanbul "Kaltak Yürüyüşü"
İstanbul'da "Kaltak Yürüyüşü" düzenlemek için bir facebook sayfası oluşturuldu. İstanbul'da bu yürüyüş için hazırlıklar yapılıyor ancak yapılıp yapılmayacağı henüz belli değil.
Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Begüm Özden Fırat, bianet'e yaptığı açıklamada, Yeni Delhi'de yapılan "Kaltak Yürüyüşü" için toplumun buna henüz hazır olmadığını söyleyenlere rağmen yapılmasına karşılık İstanbul'un buna hazır olup olmadığı sorusunu yanıtladı. Fırat, "Acaba feministler buna hazır mı?" diye sordu.
Fırat şöyle devam etti: "Toplumsal muhalefetin sokak eylemliklerini, sloganlarını, taleplerini ve arzularını toplumun buna hazır olup olmaması kıstasına göre belirlemek abesle iştigal olur. Zira toplumsal muhalefet tam o toplumun sınırlarını sorgulamaya, değiştirmeye ve dönüştürmeye yeltenir. 1989'da feministler Zürafa Sokak'ta fuhuş yapan kadınlara tecavüzde ceza indirimi getiren 438. maddeyi protesto kampanyasını sırasında "babayasa mahkemesi tarafından verilen iffetli kadın vesikası" dağıttıkları zaman da, ilk onur yürüyüşü düzenlendiği zaman da Türkiye buna hazır değildi."
"Ama belki asıl soru feminist hareketin buna hazır olup olmadığıyla ilgili. 'Kaltak Yürüyüşü" belki kendini feminist olarak tanımlamayacak pek çok kadını tam da beden ve arzunun siyaseti üzerinden bir araya getiriyorsa, 8 Mart'ta cinsel içerikli bir dövize karşı duyulan tepki ve "Dışarıdan görenler ne der" yaklaşımı nedeniyle yapılan hareket içi tartışma göz önünde bulundurulmalı."
"'Kaltak Yürüyüşü' gibi özellikle sosyal medya üzerinden örgütlenen protestoların kendiliğinden görünen tepki ve talepleri karşısında beden, cinsellik ve arzunun siyasetini yapan hareketlerin nasıl bir tavır geliştireceği çok önemli. "Ben kaltağım" demek ne kadar politik bir tavırsa da elzem olan tacize, tecavüze, öldürülmeye karşı "Bedenimiz bizimdir" diyebilecek örgütlü bir mücadeleyi toplumsallaştırmak." (GY)