Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
“Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla yargılanan akademisyenlerin duruşmaları devam etti.
30. Ağır Ceza Mahkemesi (ACM), Doğuş Üniversitesi'nde işten çıkarılan Prof. Dr. Serdar Değirmencioğlu ve Bilkent Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Özlem Savaş'ın Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) "hak ihlali" kararı doğrultusunda beraatlerine karar verdi.
37. ACM'de ise ODTÜ'den Esra Cesur Erdem'in ilk duruşması vardı. Mahkeme, sanığın avukatının talebi üzerine yetkisizlik kararı vererek dosyayı Ankara Nöbetçi Ağır Mahkemesi'ne gönderdi.
Stephenson savunma yaptı
36. ACM'de de MSGSÜ'den Prof. Dr. Ayşe Berkman'ın beşinci, Bilgi Üniversitesi'nden Öğr. Gör. Chris Stephenson'ın birinci duruşmaları görüldü. Savunmasını mahkemeye sunan Stephenson şunları söyledi:
“28 senedir Türkiye’de yaşıyorum, eşim ve kızım Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları. 1992 yılından bu yana çeşitli üniversitelerde matematik ve bilgisayar bilimleri dersleri vermekteyim. En son İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde 18 yıl çalıştım.
“3 buçuk yıl önce internette bulduğum barış talep eden bir metine imzamı ekledim. Şimdi büyük bir gecikmeyle bu imzam yüzünden kendimi bu mahkemenin önünde buluyorum. Bu kadar gecikmiş bir yargılanmanın adalete uygunluğunu size bırakıyorum.
“İddianamede ikamet adresim bile yanlış yazıldığı için iddianame bana tebliğ edilmedi. Bu arada rahmetli annemin ismi de yanlış yazılmış. İlginç bir şekilde bu metine imza atanlar için hazırlanan yüzlerce bireysel iddianame birbiriyle tıpatıp aynı. Neredeyse hepsinin içinde benim ile ilgili bir paragraf var.
“Yüzlerce iddianamede bulunan bu paragraf benimle ilgili bir iddia içeriyor. Bahsedilen olay hakkında Türkiye Cumhuriyetinin İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş bir beraat kararı var. Buna karşın, bu iddia yüzlerce iddianamede kullanılmaya devam ediliyor.
“Böyle asılsız bir iddianın yüzlerce iddianameye dahil edilmesi benim ve diğer sanıkların adil yargılanmasına engel oluşturuyor.
“İddianamenin çoğunun imza atma eylemimle hiç alakası yok. İmalarla yer almadığım eylemler, isimlerini bile bilmediğim şahıslar, imza atmadığım metinler anlatılıyor. Herhalde bunun en uç noktası daha önce görmediğim, İngilizcesi bozuk olan Türkçeye kötü tercüme edilmiş bir İngilizce metin. Bu iddianame aracılığıyla bu metni ilk defa görüyorum. İddianamede yer alan İngilizce metnin Türkçeye çevirisinde, örneğin, İngilizce metinde yer almayan “Kürdistan” kelimesi yer alıyor. Ve her iki metne imza atmış olduğuma dair iddianamede bir kanıt yok.
“Bu metinlere imza atmadım. Yani bu metinlerin hakkımda hazırlanan bir iddianamede yer almaması gerekiyor. İmza atarak amacım şiddetin azaltılması ve toplumsal sorunların silahlı değil, demokratik, politik yöntemlerle çözülmesiydi. Metnin ana ekseni budur ve bu yüzden imzamı ekledim.
“İmza attığım zaman ve koşullarda şiddetin önlenmesini sağlayan bir barış süreci yeni sonlandırılmış ve barış yerine büyük sayıda ölüme sebep olan yaygın bir şiddet ortamı yaratılmıştı. Bu benim için üzücü bir durumdu. İnsani değerlere sahip olan herkes için üzücü olması gereken bu durum, çocuk sahibi olduğum için beni daha da derinden etkiledi.
“Anladığıma göre Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi iddianamemde söz konusu edilen metin hakkında ifade özgürlüğü kapsamına girdiğine yönelik bağlayıcı bir karar verdi. Beraatimi talep ediyorum.”
Duruşmalar ertelendi
Duruşma savcısı, mahkemede geçici görevlendirildiğini belirterek esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak için her iki dosya yönünden de süre istedi.
Mahkeme, savcının esas hakkındaki mütalaasını bildirmesi için duruşmaları 12 Eylül'e (yarın) bıraktı.
13. ACM'de de erteleme
13. ACM'de ilk duruşması görülen Anadolu Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. İlker Gökhan Şen de savunmasında AYM kararını hatırlatarak "Bu yargılamanın uzaması dahi hak ihlalimi arttırmaktadır" dedi ve beraatini istedi.
Mahkeme, esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için dosyanın iddia makamına gönderilmesine karar vererek duruşmayı 5 Aralık'a bıraktı.
25. ACM'de 12 beraat
Öte yandan 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılaması devam eden akademisyenler için açık duruşma yapılmadan beraat kararları verildi. Böylece Diyarbakır'da üç, İstanbul'da 33 ve İzmir'de iki olmak üzere devam eden davalar kapsamında 2 Eylül 2019'dan bugüne toplamda 38 akademisyen hakkında beraat kararı verilmiş oldu.
25. ACM'deki davalarından beraat eden 13 akademisyen şöyle:
MSGSÜ’den doktora öğrencisi Doğan Emrah Zıraman ve Doç. Dr. Yıldırım Şentürk, Bilgi Üniversitesi’nden Öğr. Gör. Özlem Köseoğlu, Öğr. Gör. Yörük Kurtaran ve Doç. Dr. Bülent Bilmez, Cumhuriyet Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Çeliksöz, 29 Mayıs Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Hilal Alkan Zeybek, Anadolu Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Kasım Akbaş, Kocaeli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Artuklu Üniversitesi’nden Doç. Dr. Siyaveş Azeri ve Arş. Gör. Asena Pala, Pennsylvania Üniversitesi’nden T.E.K., Dicle Üniversitesi’nden Prof. Dr. Erhan Ünlü.
Akademisyen yargılamaları hakkında10 Ocak 2016'da "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin (BAK) "Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisi 1128 akademisyenin imzası ile yayınladı. Sonraki katılımlarla imza sayısı 2212 oldu. Akademisyenler hakkında Savcı İsmet Bozkurt’un hazırladığı iddianame ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) “örgüt propogandası” fiilini düzenleyen 7/2 maddesinden dava açıldı. 11 Eylül 2019 itibariyle 5 Aralık 2017'den bu yana mahkemeye çıkan akademisyen sayısı 651 oldu. 146 akademisyen 1’er yıl 3’er ay; 18 akademisyen 1'er yıl 10'ar ay 15'er gün; 8 akademisyen 1'er yıl 6'şar ay; 2 akademisyen 1'er yıl 6'şar ay 22'şer gün; 17 akademisyen 2 yıl 3 ay; 7 akademisyen 2 yıl 6 ay; 5 akademisyene 2 yıl 1 ay; 1 akademisyen 3 yıl olmak üzere davası sonuçlanan toplam 204 akademisyenin tamamı hapis cezasına mahkum oldu. 36 kişinin cezası ertelenmedi204 kişi içerisinden 29 kişinin hapis cezası 2 yılın üstünde kaldığı için (CMK md. 286), 7 kişi ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediği için toplamda 36 kişinin mahkumiyet kararı ertelenmedi. İtiraz yoluyla İstinaf Mahkemesi’ne giden mahkumiyet kararlarından cezası onanan Prof. Dr. Füsun Üstel iki buçuk ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye oldu. TIKLAYIN - Akademisyen yargılamalarında cezalar AYM "hak ihlali" dediDavası hapis cezasıyla sonuçlanan akademisyenlerden bazıları yerel mahkemelerin kararlarını AYM'ye taşıdı. AYM Genel Kurul, 26 Temmuz 2019'da 10 akademisyenin bireysel başvurularını birleştirerek görüştüğü dosya üzerinden “hak ihlali” kararı verdi. AYM, başvuruculara 9 bin lira tazminat ödenmesine, ihlalin ortadan kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için karar örneğinin yerel mahkemelere gönderilmesine de hükmetti. 2 Eylül 2019'da başlayan yeni adli yılın ardından devam eden yargılamalar kapsamında ilk beraat kararı AYM'nin kararına atıfla İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkmesi'nden geldi. Türkiye genelinde devam eden mahkemelerde toplam 38 akademisyen beraat etti. AYM kararı ve sonuçlarıAYM’nin kararına göre, devam eden davalar ve kesinleşmiş cezalar için yerel mahkemelerin yeniden yargılama yaparak beraat kararı vermesi, istinaf aşamasında olan dosyalar için de bozma kararı verilmesi gerekiyor. AYM kararını, ihraç edilen akademisyen başvurularını henüz karara bağlamayan OHAL Komisyonu da dikkate almak zorunda ancak buna rağmen aksi kararlar verebiliyor. Fakat Komisyonun akademisyenlerin aleyhine bir karar vermesi durumunda kişilerin Danıştay’a başvuru hakkı doğuyor. AYM kararı Danıştay için bağlayıcı olsa da ihraç kararlarının yine kalkmaması söz konusu olursa, bu konu da ayrıca AYM önüne gelecek. Akademisyen yargılamaları haberlerinin tamamına buradan ulaşabilirsiniz. Barış Akademisyenleri’nin beyanlarının tam metinlerine buradan ulaşabilirsiniz. |
(TP)