Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) desteğini alan hükümet üniversitelerde başörtüsünün serbest kalması için Anayasa ve Yüksek Öğretim Kurulu Kanunu'nda değişiklik yapmayı planlıyor. Şu an 23 yaşında olan, başı örtülü olduğu halde geçen yıl üniversiteden mezun olmuş bir kadınla bu konuyu konuştuk. İsmini kendi isteği doğrultusunda yayınlamıyoruz.
Hükümetin üniversitelerde türban serbestliği için getirmek istediği değişiklikler sizce çözüm mü?
Yasakların kalkması, herkesin hür bir şekilde eğitim alması ve eğitimde fırsat eşitliği adına tabii ki memnun edici. Bu değişiklik üniversitelerde problemi çözmeye yeter bence. Ancak gerekli zeminin hazırlanması gerekiyor öncellikle. Ben toplumsal bazda bu konunun problem olduğunu düşünmüyorum. Yani buna toplum tabanından tepki gelmez. Çünkü hemen her insan başörtüsüne aşina. Bu problemi kangren haline getirip, çözümünü zorlaştıran bürokratik kanallar.
Üniversite eğitiminiz süresince başınızın örtülü olmasından dolayı tepkiyle karşılaştınız mı?
2008’deyiz hâlâ 20-25 yıl öncesinin problemini tartışıyoruz. Yıllardır örtünün yasak olması gerektiğine güdümlenmiş insanların haliyle başörtüsüne karşı -yılların birikimiyle de gelen- önyargıları var. Üniversiteye başladığım yıllarda hocalarımdan ve arkadaşlarımdan tepki aldım. Ama bu onların ördükleri duvarlarıyla ilgiliydi. Benim Mustafa Kemal’i sevip sevmediğimi, şeriatı destekleyip desteklemediğimi, irticacı olup olmadığımı soran arkadaşlarım oldu.
Çağdaşlık bir noktaya kadar kılık kıyafetle olur. Ama hem örtülü olup hem de modern olunabilir. Ben hem arkadaşlarımı hem hocalarımı buna inandırabildim. İlk zamanlarda karşılaştığım rahatsız edici bakışlar yavaş yavaş azaldı ve sonraları yok oldu.
Mezun olduktan sonra başınız örtülü olduğu için bir sorunla karşılaştınız mı?
Sokakta, mahallede, alışveriş yaparken olmadı. Kasti olarak bakışlarıyla rahatsız etmek isteyen vardıysa da bunu başaramadı. Neden rahatsızlık duyayım ki. Tamamen kendi hür irademle aldığım ve uyguladığım bir karar için başkalarının bakışları, sözleri, tavırları beni rahatsız edemez.
Ama iş bu bireysel boyuttan çıkıp da, toplumsal duruma geçince işler karıştı tabi. İş başvurularında başörtüsünü çıkarmak zorunda kaldım. Şu an çalıştığım yerde şanslıyım ki baş örtümle çalışabiliyorum. Ama çalışırken açmak zorunda olduğum bir iş olsaydı, orada başımı açıyor olmam bir şeyi değiştirmezdi. Çalışma saatleri dışında yine inandığım gibi yaşardım.
Başınızı ne zaman ve ne düşünerek örttünüz?
Üniversiteye başlama arifesinde örttüm. Zaten inançlı bir insandım. Ama örtülü değildim. Ailemden falan da etkilenmedim. Çünkü babam sol görüşlü bir insandır. Bu benim kendi iç dünyamla, nasıl hissettiğim ve nasıl yaşamak istediğimle alakalı.
Başörtüsüne karşı olanların endişelerini, toplumun özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı sırasında daha da muhafazakarlaştığı ve dinin toplumsal yaşamda baskı aracı haline geldiği şeklindeki görüşlere ne diyorsunuz?
Yasak koymak çok tehlikeli bir şey. Çünkü yasak koyduğunuz şey daha fazla ivme kazanarak tekrar karşınıza çıkıyor. Üzerine gittikçe tüm dikkatler orada toplanıyor ve iktidarın üzerinden prim sağladığı bir konu haline geliyor. Sözde toplumda düzeni sağlamak adına, devlet bireylerin hayatını düzenleyip, onlara müdahale edemez. Halka açık alanda içki içemezsin, başını örtemezsin, nefes alamazsın, yaşayamazsın…Benim nasıl giyineceğime devlet karar veremez; aynı şekilde komşumun halka açık yerlerde içki içip içmeyeceğine de..
Hükümet çözüm için bir baş bağlama modeli tarif ediyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Herkesin nasıl giyineceğini bilmesi gerekir. Ne yapmam gerektiğini birinin bana söylemesi ve benim o hale bürünüp ancak o halde eğitim alabilmem berbat bir durum. Bu her bireyin kendi sorumluluğunda olması gereken bir konu. (SA/EÜ)