Bir Panel: "Şiddet Kültürü ve Sinema", Vecdi Sayar kolaylaştırıcıydı, Barış Girişimi'nden Oya Baydar, İstanbul Bilgi Üniversitesi, Sinema - Televizyon Bölümü'nden Can Candan, Radikal gazetesinden Murat Çelikkan, Bilgi Üniversitesi, Psikoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu ve Umut Vakfı'ndan Dr. Ayhan Akcan da konuşmacı.
1 Şubat 2003, Cumartesi günü Bilgi Üniversitesi'ndeki etkinliği Barış Girişimi düzenledi.
Önce Film
Film, Amerika'da kendi okullarına silahlı baskın yaparak ondan fazla öğrenci ve bir öğretmeni öldürüp ve çok sayıda öğrenciyi yaraladıktan sonra intihar eden iki lise öğrencisinin yaşadığı Colombine kasabasının sosyal, kültürel, ekonomik yapısına dikkati çekiyor.
Kasaba yakınlarında kurulu ve füze üretimi yapan silah fabrikasının, bir yandan kasabaya iş olanakları sunarken öte yandan şiddeti nasıl sıradanlaştırdığını belgeleyen filmde, bireysel silahlanmanın boyutları ve toplumsal silahlanma ile bağlantısı yalın bir biçimde gözler önüne seriliyor.
Korku dolu bir toplum,bozulan bireysel ve toplumsal kişilikler, herkesin düşman olabileceği varsayımı, içe kapanış ve işte günümüz dünyasında milyonlarca kişiye saçma gelen ama adım adım yaklaştığımız savaş.
Baydar: Film ABD'nin en iyi yorumu
Panelde, konuşmacılar filmden hareketle Amerikan toplumunun silah tutkusunun nedenlerini ve bunun günümüzde Türkiye ve tüm dünyayı etkileyen sonuçlarını irdelediler.
Oya Baydar, filmi Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) en iyi yorumu olarak nitelerken korkularının esiri olan bir toplumun nasıl, yöneticilerin rahatlıkla politikalarını uygulayabildiği bir zemin oluşturdu üzerine konuştu.
"Panik halinde yönlendirme kolaylıdır, 11 Eylül'ü, sonrasında yaşananlara bakarak yeniden değerlendirmek gerek. "
Çelikkan: Medya Bilgi iktidarı
Her şeyin huzur ve güven adına yapıldığını söyleyerek söze başlayan Murat Çelikkan ise konuşmasında, özgürlükler ülkesi ABD'de ticari özgürlüğün nasıl diğer özgürlük alanlarının önüne geçtiğini, şiddet konulu üçüncü sayfa haberlerinin prim yapan haberler haline geldiğini ve ciddi haberlerin magazinleştiğini anlatarak habercilikte nasıl bir süzgeç uygulandığını anlattı.
Amerikan kamuoyunun Irak'ı saldırgan bir ülke olarak çok iyi tanıdığını ama Irak'ı silahlandıran ülkelerin ABD ve İngiltere olduğunu bilmediğini vurgulayan Çelikkan, medyanın bilgi iktidarını elinde tuttuğunu ifade etti.
Konuşmasını bu konuda Türkiye'den örneklerle sürdüren Çelikkan, savaşanlarla savaşmayanlar arasındaki ayırımın giderek ortadan kalktığını söyledi.
"1. Dünya savaşında ölenlerin yüzde 5'i, 2. Dünya Savaşı'nda yüzde 66'sı sivilken günümüzde bu oranın yüzde 80'e çıktı. Birleşmiş Milletler (BM), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Birleşmiş Milletler Çocuk ve Eğitim Fonu (UNİCEF) gibi uluslararası kuruluşların dünyayı küçük ve hafif silahlardan arındırma programları üzerinde çalışmaya başladılar. Çünkü, bu silahları kullanmak için özel eğitim almak gerekmiyor, ve dünya üzerinde giderek daha çok sayıda ülkede çocuk askerler kullanılıyor. "
Doç. Değirmencioğlu: Şiddet kurumsallaşıyor
Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu; manipulasyonda medyanın önemini vurgulayarak uzun zaman içinde şiddete maruz kalan çocukların şiddete yatkın olduklarına işaretle "bunu toplumlar için de söyleyebiliriz" dedi.
"Lisede 'rahat hazır ol' komutlarıyla güne başlayan gençler askerlik sürecinde şiddetin kurumsallaştığına tanık oluyorlar. Spor alkole bulaştırılıp (Radikal gazetesi spor sayfası 'Spor Carlsberg'le Yaşanır' logoları) eğlence adı altında kirletiliyor. Sonuç: Şiddet."
Değirmencioğlu, "bireysel silahlanmaya hayır ama toplu katliama da hayır" diyerek 'Maraş ve Çorum Katliamları'nın unutulduğunu sözlerine ekledi.
"Şiddet ve korku üretiminde ABD yalnız değil, Türkiye'de aynı ortam darbelerle, olağanüstü hallerle yaşatılıyor. "
Candan: Silah, korku, saldırganlık
Can Candan ise gerçek olanları kendisine konu alan belgesel sinemanın önemine dikkat çekerek filmde; silah, korku, saldırganlık, çıkar, hayatın anlamsızlaşması, tüketim toplumu ilişkilendirilmesinin çok çarpıcı ama sade bir dille ifade edildiğini anlattı.
"Tahrik edici ve zaman zaman ürkütücü bir unsur olarak kullanılan kamera önünde yönetmen Michael Moore kendi kültürünü irdeliyor. Bu kültürün hem içinde olan hem de ondan rahatsız olan bir birey olarak kendi filmine katılımı filmi çarpıcı hale getiriyor. "
Akcan: Bireysel silahlanma yüzde 60-70 arttı
Son olarak söz alan Umut Vakfı'dan Dr. Ayhan Akcan; "Silahın Şakası Yok" sloganı ile kurulan ve uzun süre bu slogan doğrultusunda çalışmalar yapan vakfın son 3 yıldır "Bireysel Silahlanmaya Hayır" sloganı ile çalıştığını anlattı.
Türkiye'de ruhsatlı silahların 4 katı kadar da ruhsatsız silah bulunduğunu ifade eden Akcan, cinayetlerin yarısının silahla işlendiğini söyledi.
"Türkiye, cinayet verileri dünya sıralamasında 7-8. sırasında yer alıyor. Son iki yılda Türkiye'de bireysel silah edinimi yüzde 60-70 oranında arttı." (EK/NM)