Ah ki büyüttüm çocuklarımı başkalarına! "
Kemal Varol / Yas Yüzükleri'nden
21 Aralık cumartesiydi (2002), Radikal gazetesinin kültür-sanat sayfasında okudum, Bendi Welat'ın hikayesini. Bir isim vurgunu, bir isim darbelisi daha dedim kendi kendime.
Mardin ilinin Derik ilçesinde doğmuş, ailesi Bendi Welat koymuş adını. Vatanı, memleketi beklesin diye. Ama başına o denli işler gelmiş ki, bu gün artık vatanı, memleketi ona dar gelmeye başlamış.
Adı vatanı bekleyen olsa da, yaşadığı son yirmi yılın şiddet iklimi memleketini, Derik'i de gözünde soğutmuş. Ayrılmaya karar vermiş.
İsimle kapanan kapılar
Ressam, Bendi Welat. On beş yıl mücadele etmiş güzel sanatlar öğrencisi olmak için. Ama hangi kapıyı çalmışsa isminden dolayı kapılar kapanmış yüzüne Bendi Welat'ın.
Peki niyeydi isimlerle bu denli uğraşmak. İsimdi işte, insanın kimliğinin, kişiliğinin dışa vurumu. Belki de bu coğrafyada tepkili olmanın bir şekilde dışa vurumuydu böylesine farklı isimler. Öyle uygun görüyordu ailenin büyükleri ve isimler konuyordu.
Ama hayattı bu. İsim, izliyordu isim sahiplerinin tüm yaşamlarını. İzlemek ne kelime. Çoğu kez yaşamlarının belirleyicisi, adeta alın yazısı oluyordu.
Savcı ve oğlum Dara
Kim bilebilir ki; Bendi Welat'ın ismini koyarken babası ya da anası ne düşünmüştü, Mardin'in Derik ilçesinde. Vatanı beklesin, vatanın umudu, yüz akı olsun diye düşlemişlerdi mutlaka.
Bendi Welat'ın hikayesini okuduğumda, acaba büyükleri bilseydi isminden dolayı bunca acı çekeceğini yine bu isimde ısrar ederler miydi? Eminim ki, tereddütsüz koyarlardı.
İlk oğlum olduğunda Dara koymuştum adını. Tanıdık bir cumhuriyet savcısı vazgeç demişti. Eğer illa ki bu ismi koyacaksan iki isimli olsun bari. Yanına da Ahmet, ya da Mehmet gibi bir isim daha ekle. İleride çocuk sıkıntı yaşamasın, demişti. Hayır deyip, bildiğimi okumuş ve Dara isminde ısrar etmiştim. Sonra da savcının bu önerisi nedeniyle bu kadar çok Ahmet, Mehmet isminin boşuna olmadığını kavramıştım.
Bu Geşro ne ki?
Geşro'yu düşünmüştüm. 1970'li yıllarda Mülkiyeden sınıf arkadaşım Halfetili Geşro (soyadı bende dursun). 1978'de beraber bitirmiştik Mülkiyeyi. Adı Geşro'ydu, teni de esmer. Urfa toprağının bütün yakıcılığı sanki Geşro'ya rengini de vermişti.
Girdiği her sınavda böyle de isim mi olurmuş diye adı başına işler açmıştı. Çok uğraşmıştı Geşro, sonuç alamayınca çareyi memleketinde serbest çalışmakta bulmuştu.
İnadına isimde ısrar
Kendi hikayemi de anımsamadan edemedim. Benimkisi de biraz Bendi Welat'ın ki gibi değil miydi? Şeyhmus ismi hep yaşamım boyunca kovalamamış mıydı beni? Girdiğim mülki idare amirliği (maiyet memurluğu) sınavında, bana da adımın anlamını sormamışlar mıydı?
Sonrasında yerden yere sürülmeler, geçersiz sayılan kaymakamlık stajları. Ve olmayacağına kanaat getirip sona erdirilen üç yıllık memuriyet hayatı değil miydi benim de kaderim?
Ama olsun diyorum. Evet inadına isim. İsimler üzerinde ısrar edilmeli demek geliyor içimden. İsimlerdir insanı hayata bağlayan. İnsani özü dışa vuran. Hele isminizle yaşamayı biliyorsanız. Hele hele isminizi bir de yaşadığınız coğrafyanızla, kimliğinizle örtüştürüyorsanız, bu daha büyük bir erdem diyesim geliyor. (ŞD/NM)