Haberin Kürtçesi için tıklayın
Henüz 16 yaşında lise ikinci sınıfa giden bir öğrenciydi. Arkadaş ortamında liseden yeni mezun gençle tanıştı. İlk görüşte birbirlerine âşık oldular.
Üniversite bitince evlenmeye karar verdiler. Aşkları, görkemli bir nişan ve düğünle sona erdi.
İlk hamilelik heyecanı eşinden gördüğü şiddetle gölgelendi. Bunun bir kerelik bir şiddet olduğunu düşündü. Zamanla düzelir sandı. Ama değişmedi. Şiddet, sistematik hale geldi. Boşanmak istedi ancak ne kendi ailesi ne de kocasının ailesi boşanmalarına izin vermedi.
Ailelerinden gizlice boşandılar. Bir gece adam, çocukları ile birlikte yaşadıkları eve tabanca ile geldi. “Seni öldüreceğim” diyordu, başka bir şey demiyordu. Kadın, kendisini korumak için adamı öldürdü.
Yaklaşık üç yıl cezaevinde kaldı. Kadın dayanışması ile tanıştı, değişti dönüştü. Şimdi hem başka kadınlara “Şiddete sessiz kalmayın” diyor hem de hayatını yeniden kurma mücadelesi veriyor.
“Kendinizi şiddete mecbur hissediyorsunuz”
O, Name Öztürk.
“İlk şiddetle karşılaştığımda nişanlı olsaydım mutlaka ayrılırdım” diyerek sözlerine başlıyor. Biraz heyecanlı ama daha çok umut gözlüyorum gözlerinde.
“O zaman daha yalnız değilsiniz. Kendinizi şiddete mecbur hissetmiyorsunuz. Ama ben evlenince ilk şiddetimi gördüm” diyor:
“Biz kendimizi ne kadar geliştirmek istesek de değişmiyor bir şeyler. Anne ve babadan gelen kodlanan şeyler sanırım. Ben şu an çocuklarıma da aynı şeyi söylüyorum. ‘Birine bir kere hakaret ettiğinizde, o artarak artarak geliyor. Bir daha olmaz diye bir şey yok.”
“Hamilelik sürecim o kadar kötü geçti ki bir kez daha asla hamile kalmayı düşünmedim. Çocukları çok seviyorum ama asla bir daha çocuk yapmayı düşünmedim. Çünkü hamilelik sürecim gördüğüm şiddetten dolayı çok zor geçti. Düşük tehlikesi yaşadım.”
Öztürk’ün uğradığı erkek şiddetinden dolayı erkeklere yönelik ön yargıları da pekişti:
“Gördüğüm bütün erkeklere karşı bu böyle efendi, iyi, düzgün görünüyor ama kim bilir evinde karısına nasıl şiddet uyguluyor diye düşünüyorum.
“Erkeklere dair hep kafamda soru işaretleri oluyor. Politik görüşü fark etmiyor. Adını koyamıyorum ama hepsinde şiddete meyilli. Kadınlar üzerinde baskı kurmaya çok meyilliler. Hangi düşünceden olduğu fark etmiyor. Sağcısı, solcusu, muhafazakârı hepsi şiddet uyguluyor. Bunu cezaevinde birlikte kaldığım arkadaşlarımın anlatımlarından biliyorum.
“İki erkek çocuğu annesi olarak elbette bu durum beni üzüyor. Bütün erkeklerin bu kadar kötü olduğunu düşünmek. Kendi çocuklarımın düzgün bireyler olmasını umut ediyorum."
“Ailem boşandığımı olaydan sonra karakolda öğrendi”
Gördüğü şiddet karşısında Öztürk, boşanmak için çaba da sarf etti. Ancak, uzun mücadeleler sonra, ailelerin haberi olmadan boşanabildi. Çünkü hem kendisinin hem de eşinisının ailesi bu duruma karşı çıkıyordu:
“Ben boşanamadıkça onun baskısı, şiddeti daha çok artıyordu. Gerçekten yalnızlaşan insan çok kötü şeyler yaşıyor. Boşanamayacağımı bildiği için daha çok şiddet uyguluyordu. Olaydan üç ay önce gizlice boşandım. Maalesef, ailelerimiz bu olay olunca, karakolda öğrendiler boşandığımızı.
"Ben boşandıktan sonra çocuklarla yaşadığımız evde yaşamaya devam etti. Ben o zaman hayır demeyi bilmiyordum. Zorla eve giriyordu. Toplumun baskısından dolayı da kapıyı açıyordum. Hâlbuki yapılan şey benim utancım değildi ama utanıyordum. Çünkü komşuyu açıyordu. Ben kapıyı açmadıkça. Kapıyı her açtığımda şiddetle karşılaşıyordum.”
“Karakolda 'şiddete karışmıyoruz' demek aslında karışmak demek”
Şiddet sonrası karakola gittiğinde ise “Aile içi şiddete karışmıyoruz” yanıtı aldığını anlatan Öztürk, “Aslında tam da bu şekilde söyleyerek şiddete karışmış oluyorlar. Kendilerinin baş edemediği biriyle benim tek başıma baş etmem mümkün mü?” diye soruyor.
“Öldürülmeyi bekliyordum”
Öztürk, olay anını çok iyi hatırlamadığını anlatıyor:
“İki kişinin savaşı gibiydi. Yaşamak için biri ölecekti, öldürecekti. Gördüğüm şiddetten dolayı ne kadar ölmek istesem de ölümle burun buruna geldiğinizde hayata tutuyorsunuz. O akşam silahla gelmişti. 'Seni öldüreceğim' diyordu. Boğuştuk, silah elinden düştü.
“Sonucun böyle olmasını istemezdim. Keşke çok düzgün şekilde boşansaydık. Sonucun böyle olmasında benim ailemin de onun ailesinin de çok suçu var. Ben onların gözünün önünde öldürülmeyi bekliyordum.
"Silah taşıdığını, öldürmeye meyilli olduğunu biliyorlardı. Bir gün kayınpederime ‘beni öldürecek’ dedim. Bana ‘sabır kader’ dedi. Bugün bu cümleleri söyleyen kişi bana düşman. Ben ölseydim benim kaderimdi. Ölen ben olmadım.”
“Yargıtay’dan umutluyum”
Cezaevi sürecini de anlatan Öztürk, “Cezaevi ayrı bir cumhuriyet” diyor:
“Kadınlardan büyük güç aldım. Kadın dayanışmasının önemini anladım. Keşke evliliğimde şiddet gördüğüm dönem kadın dayanışmasıyla tanışsaydım.
“Bu kadar maddi- manevi, menfaatsiz seni anlayabilen insanlarla bir arada olmak mükemmel bir şey. Kadın dayanışması muazzam. Davam şu an Yargıtay’da. Yargıtay’dan umutluyum. Cezamın onanacağını düşünmüyorum. Yargılayacakların hepsinin de empati kurabileceğini düşünüyorum.
“Kötü tarafını düşünmüyorum. Yani cezamın onanmasını düşünmüyorum. Bu cidden haksızlık olur. Cezaevinde kaldığım üç yıl da haksızlıktı.
"Tahliye olduğumda çocuklarım çok mutlu oldu. Şimdi en büyük hayalimiz, birlikte yeni bir hayat kurmak. Bunun için birbirimize destek oluyoruz. Yeniden ayrılmak istemiyoruz."
Öztürk son olarak şunları söylüyor:
“Kadınlar ne olursa olsun hayır demeyi öğrensin. Asla, kendilerinin yalnız olduğunu düşünmesin. Şiddete uğrayan kadınlar, susmasınlar. Mutlaka, kadınlarla buluşsunlar, konuşsunlar. Kadın, kadına iyi geliyor. Öyle şidet gördüm ki yaşadığıma şükrediyorum. Bu dayanışmanın güzelliğini yaşadım. Kendimi 80 yaşında gibi hissediyorum. Kadın dayanışmasıyla yeniden hayata dönüyorum."
Ne olmuştu? Temmuz 2016'da İstanbul Tuzla'da boşandığı eşi Kazım Aydemir'i bıçaklayarak öldüren Name Öztürk, Aydemir'in evliliği boyunca kendisine şiddet uyguladığını, tecavüz ettiğini ve boşandıktan sonra da tecavüz etmeye devam ettiğini belirtmişti. Öztürk, eşinisının evliliği boyunca sürekli kendisini aldattığını, bu sebeple boşandığını, ancak çocuğu olduğu için Aydemir'in çocuğu görme bahanesiyle sürekli eve geldiğini söylemişti. Öztürk, olay günü Kazım Aydemir'in eve geldiğini, kendisine silah doğrultarak öldürmekle tehdit ettiğini, buna karşın Öztürk'ün kendisini korumak için Aydemir'i öldürmek zorunda kaldığını, cinayeti tasarlamadığını belirtmişti. 12 Ekim 2018'de görülen karar duruşmasında mahkeme heyeti Name Öztürk'e 12 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Karar, istinafa taşındı.İstinaf cezayı alt sınırdan verdi, 10 yıl dedi. Karar, temyize götürüldü. |
(EMK)