Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’ndaki 486. buluşmalarında 22 yıl önce kaybedilen Hasan Gülünay’ın akıbetini sordu, sorumluların yargılanmasını istedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına yapılan açıklamayı Cumartesi İnsanları’ndan Ümit Efe okudu.
Efe, “Türkiye’de ağır insan hakları ihlallerinin soruşturulmasını, yurttaşın adalet ve hakikate ulaşmasını engelleyen ve güvenlik güçleri ve kamu görevlilerinin işlediği suçlarda cezasızlık kültürünü esas alan bir sistem olduğunu” söyledi.
Bu sistemin varlığının yalnızca hukuksal faktörlere bağlanamayacağını, çünkü hukuksal faktörleri de belirleyenin politik faktörlerler olduğunu söyleyen Efe “Türkiye’de cezasızlık kültürünü yaşatan siyasal bir iradenin varlığı, sorunun çözümü önündeki en büyük engeli oluşturmaktadır” dedi.
Türkiye’nin ihtiyacı olan sistemi ise şöyle açıkladı:
“Kayıpların akıbetlerinin açığa çıkartılabilmesi, faillerinden hesap sorulabilmesi için; halkın iktidarı denetleme mekanizmalarının işleyişine katıldığı, iktidar gücünün halka hizmet etmek için kullanıldığı, yargının devletin gücü karşısında vatandaşı koruduğu, çerçevesi evrensel adalet, özgürlük ve eşitlik ilkeleriyle çizilmiş bir sisteme ihtiyacımız var.”
Hasan Gülünay nasıl kaybedildi?
Basın açıklamasında Hasan Gülünay’ın kaybediliş hikayesi “Paylaşacağız ki, bu yaşananlar unutulmasın” diye açıklandı.
“Ailesine bir süredir polis tarafından takip edildiğini söyleyen 32 yaşındaki Hasan Gülünay, 20 Temmuz 1992 günü Tarabya'daki evinden iş yerine gitmek üzere çıktı ve bir daha geri dönmedi.
“İstanbul Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nde sorguda olan bir kişi, onun işkencede, ‘Ben, Hasan Gülünay, beni gözaltında kaybetmeye çalışıyorlar’ diye bağırdığını açıkladı.
“Emniyet, tanıkların açıklamalarının ‘tamamen hayal ürünü olup, uydurma beyanlar’ olduğunu söyledi. Ayrıca Hasan Gülünay'ı arayan eşi için de ‘emniyet teşkilatını karalamak maksadıyla birçok kez dilekçelerle çeşitli mercilere başvuruda bulunduğu’ açıklamasını yaptı.
“Ailenin arayışına cevaben dönemin İçişleri Bakanı İsmet Sezgin: ‘İleri sürülen tüm iddialar tamamen asılsız olup, yasa dışı bölücü örgütün propagandasını yapmaya yöneliktir’ dedi.
“Memleketlileri olan İstanbul Emniyet Müdür yardımcısı Hüseyin Kocadağ ile görüşen aileye Hüseyin Kocadağ: ‘Hasan Gülünay sağ, içeride işkence yaraları iyileştikten sonra gözaltına alındığını açıklayacaklar’ dedi. Aile bu bilgiyi bir basın açıklaması ile duyurdu.Tüm girişimler sonuçsuz kaldı, Hasan Gülünay’dan bir daha haber alınamadı."
Yargı süreci
“Yargı, kaybedenlerden hesap sormak yerine eşini arayan Birsen Gülünay’ı hapse mahkûm etti. Soruşturma, savcıların, Hasan Gülünay'ın kaybedildiği İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'ne ‘Hasan Gülünay'ı gözaltına aldınız mı?’ sorusu ve şube müdürlerinin de ‘Gözaltına alınmamıştır’" yanıtından ibaret yürüdü. Tanıkların dahi dinlenmediği soruşturma, zaman aşımından düşürüldü.
“İHD avukatlarının, zaman aşımına karşı yaptığı itiraza sinirlenen savcı: ‘Hukuk bu kadar zorlanmaz ki…’ diye tepki gösterdi. Tüm başvuru yolları tükenince dava 8 Nisan 2013 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne taşındı.”
Sorumlular
Komisyon Hasan Gülünay’ın kaybedilmesinden sorumlu tuttukları kişileri şöyle sıraladı.
“Dönemin; İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdür yardımcısı Ali Osman Akar, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay, İstanbul Emniyet Müdür yardımcısı Hüseyin Kocadağ, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Genel Müdürü Yılmaz Ergün, MİT Müsteşarı Teoman Koman, Orgeneral Nezihi Çakar başkanlığındaki Milli Güvenlik Kurulu, İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, Başbakan Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanı Turgut Özal.” (BK)
* Fotoğraf: 140journos