Paris 8 Üniversitesi, Shoah Memorial ve Anadolu Kültür’ün İstanbul’da düzenlediği ‘Bir Yüzleşme Serüveni: Holokost Sonrası Fransa’da Hafıza Politikaları’ kapsamında avukat ve tarihçi Serge Klarsfeld bellek militanları üzerine Fransız Kültür Merkezi’nde bir konferans verdi.
Paris 8 Üniversitesi’nden Nora Şeni’nin açılışını yaptığı konferansta Klarsfeld, eşi Beate Klarsfeld ile birlikte eski Nazi savaş suçlularının Fransa ve Almanya siyasetinden silmek için mücadele ettiklerini anlattı.
1915 Ermeni Soykırımı ile ilgili de konuşan Klarsfeld, bellek mücadelesinde tarihsel belgelerle sağlam bir dosya hazırlamanın siyasi ve toplumsal kazanımla sonuçlandığını ifade etti.
Bir Shoah çocuğu
Fransalı Yahudi olan Klarsfeld’in babası, 1943’te çocuklarını ve eşini evdeki gizli dolaba sakladıktan sonra Gestapo’ya kapıyı açarak ailesinin hayatının kurtulmasını sağladı. Kendisi ise Auschwitz’deki toplama kampına gönderilerek orada hayatını kaybetti.
Klarsfeld “Babam sayesinde hayatta kaldık. Belki de bu yüzden Shoah’ya çok bağlıydım” diyor.
“Ben bir Shoah çocuğu olmuştum. Pek çok Ermeni gibi ben de bu trajediyi unutmadım. Çünkü yüzleşmek zorunda kaldım. Babam bizim için kendini feda etti. Ben de onu çok sevdiğim için Shoah benim için çok önemli.”
"Bir Alman kadın sevdim, bana çok doğal geldi"
Klarsfeld 1963’te babası Almanya Ordusunda subay olan Alman Beate Künzel ile Paris’te evlendi.
“Beate Yahudi değildi. Onu sevdim ve bu bana çok doğal geldi. Annem bu evliliğe hiç karşı çıkmadı. O insanları etiketlerine göre yargılamazdı.”
Beate’nin Alman imajı sebebiyle çeşitli olumsuzluklarla karşılandığını söyleyen Klarsfeld eşinin bu konu üzerine çalışmaya karar verdiğini söylüyor.
Beate Klarsfeld bu amacı için Almanya-Fransa işbirliği için kurulan gençlik ofisinde çalışmaya başladı. Ancak ofiste çalışmaya başladıktan iki yıl sonra, 1966’da eski bir Nazi olan Kurt Georg Kiesinger’ın Batı Almanya Parlamentosu tarafından Şansölye seçilmesi üzerine yazdığı yazılar sebebiyle işten çıkarıldı. Klarsfeld, Beate Klarsfeld’in görüşlerini şöyle anlatıyor:
“Beate, Nazi karşıtı Katolik gençler olan Hans ve Sophie Scholl’un ekolündendi. Scholl’lar gelecekteki Alman gençliğine ‘Eski Nazilerin sizi yönetmesine izin vermeyin’ diye yazmışlardı. Beate da böyle düşünüyordu. Scholl’lar öldürüldü, Beate ise kovuldu.”
Bu olayın ardından Kiesinger karşıtı bir kampanya hazırlığına girişen Klarsfeld’ler bunun için bir dosya hazırlığına girişti. Yahudi Dökümantasyon Merkezi’nden, Amerika Birleşik Devletleri ve Doğu Almanya’dan topladıkları belgelerle ciddi bir dosya hazırladılar. Bunu yetkililere ve sivil topluma ulaştırmaya çalıştılar.
Beate'nin Şansölyeye tokadı
“Ancak bu çok etkisizdi” diyen Klarsfeld bunun üzerine yeni bir strateji denediklerini söylüyor:
“Sembolik bir mücadeleye ihtiyacımız vardı. Hatta Beate, Gunter Grass’ların falan olduğu bir toplantıda Kiesinger’ı tokatlamaya yemin etmişti.
“1968’de Hristiyan Kongresi’nde Beate tüm engelleri aşarak Kiesinger’ı tokatladı. Çok şiddetli bir tokattı bu. Kiesinger’ın eliyle yüzünü kapattığı fotoğraflandı. Bu çok güçlüydü. Çünkü bir adamın yüzünü eliyle gizlemeye çalıştığı bir fotoğraftı. Alman gençliğinin babasına attığı bir tokattı.
“Bununla anladık ki güçlü bir dosya kadar iyi bir sembolik eylem de gerekli. Bu ikisi birlikte olmadığı sürece etkili bir mücadele yürütülmüyor.”
Keza Kiesinger seçimleri kaybetti.
Tarihten gizlenen Vichy rejimi
İkinci bir kampanya başlatan Klarsfeld’ler bu sefer Fransa’da, Yahudileri Nazilere teslim edenlerin yargılanması için mücadele etti.
“O dönemde Fransa’daki okul kitapları bunlardan, 13 bin Yahudi’nin nasıl Nazilere teslim edildiğinden bahsetmiyordu. Hiçbir şey olmamış gibiydi. Tarihçiler Fransa’da kitaplarda Vichy hükümetini ve Yahudi sürgünündeki sorumluluğunu gizliyorlardı.”
Klarsfeld’ler bununla ilgili Nazilerle işbirliği içinde çalışan Fransalı yetkililer Klaus Barbie, René Bousquet, Jean Leguay, Maurice Papon, ve Paul Touvier hakkında ayrıntılı dosya hazırladı.
“Bunun için işimi bıraktım. Çünkü bu ancak kendinizi adayarak yapabileceğiniz bir iş. Belgeler, dökümanlar topladım ve sonuçta 12 ciltlik kitap yazdım.”
Fransa’daki yargılamalar 20 yıl sürdü ve Fransa Vichy hükümetiyle yüzleşti. Klarsfeld “Benim yazdığım kitaplar sayesinde toplum Vichy hükümetini ve Fransa’nın sorumluluğunu öğrendi, bununla yüzleşti” diyor.
"Ermeni Soykırımı'nı yapanlar Hitler'e yardımcı oldu"
“Bir gerçeği topluma kabul ettirmek için dosyalar, belgeler hazırlanmalı. Ermeni Soykırımı benim de çok yakından takip ettiğim bir konu. İşlenen suçların cezalandırılmaması Shoah’nın da sebebiydi. Sanıyorum ki Ermeni Soykırımı’nı yapanlar Hitler’e yardımcı olmuştur.
"Bugün Ceza Hukuku var ama bir devlet de bu sorumluluğu kabul etmek istemiyor. Bu yüzden belki de, Türkiye aday ülke olduğu için, Avrupa Birliği bir dökümantasyon sürecine girebilir.”
Klarsfeld, gerçeğin ortaya çıkarılması ve bellekle yüzleşmek için mutlaka bağımsız tarihçilerden oluşan bir komisyon ve iki ülkenin de bu komisyona arşivlerini sınırsızca açmaları gerektiğini, objektif, bilimsel ve katı bir çalışma yürütülmesi gerektiğini söylüyor.
Serge Klarsfeld: Fransa’dan sürgün edilen Yahudi Çocukları Derneği’nin kurucusu olan Klarsfeld olayların doğrulanması konusunda mücadele vererek hayatını Yahudi Soykırımı belleğinin aktarılmasına ve Nazi savaş suçlularının yargılanmasına adadı. Klarsfeld, Fransa’nın Yahudilerin sürgünündeki sorumluluğunun tanınması konusunda önemli rol oynadı. “Fransa’da Yahudilerin tehciri Anısı” kitabının yazarı olan Klarsfeld aynı zamanda Vichy rejiminin Yahudi karşıtı politikalara dahil olmasını ele alan “Vichy-Auschwitz” kitabının da yazarıdır.
Bir Yüzleşme Serüveni etkinliği
‘Bir Yüzleşme Serüveni: Holokost Sonrası Fransa’da Hafıza Politikaları’ Kasım 2013 – Mayıs 2014 arasında sekiz etkinlik olarak gerçekleşiyor. Fransa örneği üzerinden Türkiye’de 1915 Ermeni Soykırımı’nın 100. Yılı öncesinde bir yüzleşme tartışması başlatmayı amaçlıyor. (EA)