İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, generallere hakaret ettiği iddiasıyla Genelkurmay Adli Müşavir Vekilliği'nin şikayetçi olduğu Cumhuriyet gazetesi yazarı Bekir Coşkun hakkında takipsizlik kararı verdi.
"Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret" iddiasıyla yürütülen soruşturmayı sonlandıran başsavcılık, gazetenin 29 Nisan 2012 tarihli sayısında yayımlanan "Paşa" başlıklı köşe yazısında, ceza davası açılmasına gerek olmadığına hükmetti.
Soruşturmaya konu yazıda, sahipsiz bir kurt ile kulübede yaşayan "Paşa" adlı bir köpeğin hikayesine yer veriliyordu.
Kararda, bir çeşit masal olan fabllarda, öğretici bir amaç güdüldüğü, gündelik hayatla ilgili ders verildiği kaydedildi; "'Paşa' başlıklı yazıda da La Fontaine'nin 'Kurtla köpek' masalından yapılan alıntı ve benzerlikle, Orhan Veli Kanık'ın çevirisindeki 'Yerinde dursun saltanatınız, hani hazineler bağışsalar, zerre bile feda etmem hürriyetimden' dizelerinde olduğu gibi, özgürlük, özgürlükten, hiçbir şey karşılığında vazgeçilmemesi ana fikrine vurgu yapılmış, kişi ve kurumlar köpeğe benzetilmemiştir" denildi.
Yazıda köpeğin isminin 'Paşa' olarak gösterilmesi ve 'tasma' kavramını ifade etmek için 'Omzunda parlayan şey' tabirinin kullanılması suretiyle general rütbesindeki muvazzaf personelin şeref ve haysiyetinin rencide edildiği savunuldu. Coşkun ise savunmasında, özellikle evinde beslediği köpeği üzerinden topluma hayvan sevgisini aşılamaya çalıştığını, köpek kavramını bir hakaret unsuru olarak kullanmasının eşyanın tabiatına aykırı olduğunu ifade etti.
Yargıtay Genel Kurulu'nun 1959 tarihli içtihadında hakaret veya sövmenin belirli bir kişiye yöneltilmediği durumlarda hakaret suçunun varlığından söz edilemeyeceği vurgulandı. Kararda, "Mağdurun belirlenmesi" başlıklı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 126. maddesinde aranan unsurun da gerçekleşmediği savunuldu. Bu maddeye göre, "(1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır."
Kararda, yazıda general rütbesinde görev yapan TSK personelinin görevlerinde dolayı küçük düşürüldüklerinden söz edilemeyeceği ifade edildi; hakarete uğradıklarını düşünenlerin şikâyette bulunmaları gerektiği, Adli Müşavirliğin başvurusunun şahsi şikayet olarak kabul edilemeyeceği belirtildi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği kararlarla ilgili örnekler verilerek, ifade özgürlüğü ile başkalarının şöhret ve kişilik haklarının çatıştığını ve AİHM'in ifade özgürlüğüne üstünlük ve koruma tanıdığı anlatıldı.
Kararda şu ifadeler kullanıldı, "Yazı değerlendirildiğinde, yazarın bir fabl aracılığıyla, kamuoyunun algıladığı gibi (Rütbeli askerlerin) özgür, bağımsız davranmadıklarını düşünerek geçmişe özlemi dile getirdiği, gerçekten asker millet kültürünün yaygın olduğu bir toplumda ordu hakkında kullanılan ifadeler sert, sarsıcı olsa da şiddet içermediği ve teşvik etmediği, ağır eleştiri ve ifade özgürlüğü kapsamında bulunduğu kanaatine varılmıştır" denildi.
CHP'li Tanrıkulu'ndan kanun teklifi
Ayrıca, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TCK'nın bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası öngören "Cumhurbaşkanı'na hakaret" başlıklı 299. Maddesinin yürürlükten kaldırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı'na kanun teklifi sundu.
Tanrıkulu, dün (19 Haziran) sunduğu teklifinin gerekçesinde, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyelik sürecinde gerçekleştirilmesi gereken en önemli faaliyetlerin başında, kişi hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi, ifade özgürlüğünün gerçek anlamda sağlanmasının geldiğini belirtti.
Tanrıkulu, Cumhurbaşkanının, 299. maddenin yürürlükten kaldırılması halinde, herhangi bir yurttaş gibi eleştiri sınırlarını aşar nitelikte bir eylemle karşı karşıya kaldığında tüm hukuki haklarını kullanabilecek durumda olduğunu belirtti.