Diyarbakır Savcılığı'nın ağır hapis cezası alması için mütalaa sunduğu yayıncı ve gazeteci Bedri Adanır'ın tahliye umudu, Diyarbakır Özel yetkili 6.Ağır Ceza Mahkemesi'nin davasını ertelediği 13 Eylül'e kaldı.
1995 yılında 12 yaşındayken Yeni Politika gazetesinin dağıtımını yaparak basın sektörüyle tanışan, 1999'da da Özgür Halk dergisi için Diyarbakır'da muhabirlik yapmaya başlayan Adanır, 8 Ocak 2010'dan bu yana cezaevinde bulunuyor.
Gazetecinin tahliye talebi, devletin Oslo'da müzakere yürüttüğü ortaya çıkan ve Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) da "şiddet eylemlerini teşvik etmek" için eleman sokmasıyla gündeme gelen PKK örgütünün propagandası yapmak ve örgütün üyesi olması iddiasıyla sürekli reddediliyor.
Sahibi olduğu Aram Yayınları bünyesinde, 2009'da PKK'nin hapisteki lideri Abdullah Öcalan'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AHİM) sunduğu savunmalarını üç cilt olarak Demokratik Uygarlık Manifestosu adıyla yayınladığı gerekçesiyle de yargılanıyor.
Adanır'ın davası 13 Eylül'de
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Hawar dergisinde çıkan yazılar ile ilgili davayı dergiye yapılan baskınla ilgili açılan diğer bir davayla birleştirmişti.
Cumhuriyet Savcısı, daha önce sunduğu ve "Terör örgütünün ve elebaşısının propagandası yapılan kitapların ve yayınların dağıtımını yaparak ve yasadışı PKK terör örgütünün yayın organı gibi hareket ederek bir bütün halinde sanığın örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek ve örgüte bilerek isteyerek yardım etmek suretiyle örgüt üyesi olmak suçunu da işlediği tüm dosya kapsamında sabit olduğundan; 7 kez TMK 7/2 ile birlikte, TCK 314/3 ve 220/6-7. maddeleri yollamasıyla TCK'nin 314/2, 3713 sayılı TMK'nın 5. Maddesi, TCK'nin 53, 54, 58/9 ve 63. Maddeleri uyarınca da cezalandırılması"nı istediği esas hakkındaki mütalaasını 17 Kasım 2011'de de yineledi.
20 Haziran'da devam edilen yargılamada Diyarbakır Mahkemesi, olası bir mahkumiyeti önlemeye çalışan Adanır'ın avukatlarının talebi üzerine davayı 13 Eylül'e bıraktı.
Odatv çalışanlarına da üç ay erteleme
Ergenekon örgütüne üye olmak suçlamasıyla yargılanan Odatv çalışanları Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Yalçın Küçük'ün davası da TÜBİTAK raporu gelmediği gerekçesiyle 14 Eylül'e bırakılmıştı.
3. Yargı paketi Ekim'e kaldı
Adından Ocak ayından beri söz ettiren, 31 Mayıs'ta da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Adalet Komisyonu'ndan geçen 3. Yargı Paketi, 5 yıl hapis cezasını geçmeyen "basın yayın yoluyla işlenen suçlar" için beş yıl süreyle aynı nitelikli suçun işlenmemesi karşılığında "Şartlı Af" öngörüyordu. Ancak paketin Meclis Genel Kurulu'nda görüşülmesi için Ekim ayına ertelenmesi, Adanır, Vedat Kurşun, Ozan Kılınç gibi yayıncı veya sorumlu müdürlerin aylarca daha hapiste tutulmasına neden oldu.
Hükümetin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde Türkiye'deki ifade özgürlüğü şikayetlerine son vermek adına üzerinde çalıştığı 4. Yargı Paketi ile ilgili Bülent Arınç 11 Haziran'da bir açıklama yapmıştı.
Arınç, "Bu kamuoyunda ve basında 4. Yargı Paketi olarak bilinen konuları kapsamaktadır. AİHM'in ülkemiz aleyhine verdiği ihlal kararlarının önlenmesi amacıyla ifade özgürlüğü ve insan hakları alanında standartların yükseltilmesi için TCK ve diğer kanunlarda yapılacak düzenlemeye ilişkindir. Bu konuda görüşmeler yapıldı ve bakan arkadaşlarımızın imzasına sunuldu" demişti.
Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) temel yapısal sorunları kapsamadığından ne 3. Yargı Paketi ne de 4. Yargı Paketi, sayıları 90'ı aştığı ifade edilen ve "terör örgütü üyeliği"nden yargılanan gazetecilerin durumunu çözeceğe benzemiyor.
3. Yargı Paketi'nde yargıçların, şüpheli ve sanıkların tutuklanmalarını ve tutuklu bırakılmalarını kişiye özel bir şekilde gerekçelendirilmesine ilişkin öngörülen düzenlemenin ise hapisteki gazetecilerin durumunu ne oranda çözeceği de şimdilik bilinmiyor.
* Adanır'ın bulunduğu Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi'nden bianet'e gönderdiği mektubunu okumak için tıklayın.