Gün ortasında pek açmam ama işte karanlık bir günde canım sıkıldı TV'yi açtım. Ekranda sayın başbakan canlı yayında belirdi karşımda. Grup toplantısında konuşuyor. Tam zap yapacaktım ki şöyle dediğini işittim:
"Her doğan insanın sosyal güvence altında olması engellenir mi yav, bunu engellediler."
Muhalefete çatıyor herhalde. Şu ünlü Sosyal Güvenlik Yasası'nın (SSGSS) engellenmesinden yakınıyor. Benim bildiğim kadarıyla o yasa çıktı. Zaten muhalefetin mecliste engelleme gücü yok. Sadece Anayasa Mahkemesi'ne başvurdular. Anayasa Mahkemesi de yasanın sadece memurlarla ilgili hükümlerini iptal etti. Anayasa'ya aykırı hükümlerini iptal etse de yasanın diğer maddeleri yürürlükte... Eee niye uygulanmıyor o zaman kundaktaki bebelere sosyal güvenlik diye sorabilirsiniz elbette.
Bu kanunun uygulanması hükümet tarafından ertelendi. Neden? Çünkü seçimler vardı ve 22 Temmuz seçimleri öncesinde bu yasayı uygulayarak oy kaybetmek istemiyorlardı.
Peki kundaktaki bebeye sosyal güvenlik getiren böyle hayırlı bir yasa çıkardılarsa neden bunu seçimden önce iftiharla uygulamaya koyup oy toplama yoluna gitmediler? Üstelik de muhalefete o zaman çatmadılar.
Çünkü yasanın gerçeği, öyle başbakanın kendi parti grubunda, kendi partililerine ninni söylemesine pek benzemiyor, bunu kendisi de çok iyi biliyor elbette. Yeni sosyal güvenlik yasası, IMF istemleri doğrultusunda hazırlandı, vatandaşa hak getirmiyor, vatandaştan bir kaç tüy daha yolmaya hazırlanıyor.
Siz şu andaki Bağ-Kur yasasının insanları nasıl borçlandırdığını biliyor musunuz? Siz bilmeseniz de başbakan ve ilgili bakanları pek ala biliyor. Bu yüzden de ara sıra Bağ-Kur borçlarının yapılandırılması ile ilgili şöyle kararlar çıkarıyorlar:
a) Yeniden yapılandırma başvuru süresi içerisinde talepte bulunanlardan sadece gecikme zammı borcu bulunanlar ile 500 YTL ve daha az borcu olan sigortalıların talepleri alınacak ancak, taksitlendirme yapılmayarak defaten ödemeleri sağlanacaktır.
b) 501-3.000 YTL'ye kadar borçlu olan sigortalılar için en fazla 12 ay,
c) 3.001-6.000 YTL'ye kadar borçlu olan sigortalılar için en fazla 24 ay,
d) 6.001-10.000 YTL'ye kadar borçlu olan sigortalılar için en fazla 36 ay,
e) 10.001-YTL'den daha fazla borcu olan sigortalılar en fazla 60 aya kadar taksitlendirme talebinde bulunabileceklerdir."
Bağ-Kur'lular borç içinde yüzüyor ve bu borçlarına sürekli de faiz işletiliyor. Bağ-Kur taksitlerini ödeyemedikleri için borçları katlanıyor.Bunun üzerine, yeniden yapılandırma adı altında o borçları taksitlendirerek tahsil etmeye çalışıyorlar. Küçük esnaf, zaten karnını doyuracak parayı kazanamıyor ki, bir de ayda 300 – 400 lira Bağ-Kur taksidi ödesin. Bu yüzden biriken ve faizleriyle 20 milyar, 30 milyar liraları bulan taksitleri ödeyemiyor borcu katlanıyor. Ayrıca Bağ-Kur'a borçlu olduğu için hastanelerde Bağ-Kur'lu gibi sosyal güvenlikten de yararlanamıyor. Yani hem tedavi masrafları ödenmiyor hem de bu paralar kendisine faizle birlikte borç yazılıyor. Nerede kaldı sosyal güvenlik?
Yeni yasa
Peki şimdi hani şu başbakanın müjdelediği, bebekleri sosyal güvenlik altına alan ve uygulamasını seçimden sonraya erteledikleri yasa ne getiriyor biliyor musunuz? Sadece SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'luları değil Türkiye'de yaşayan herkesi sosyal güvenlik yasasına dahil ediyor. Vatandaşlık numaran var mı var. O halde her ay yatır bakalım sosyal güvenlik primini. Sokakta işsiz dolanan milyonlarca genç insan, her ay sosyal güvenlik primi yatırmadığı için sürekli borçlanacak. Bu borçlara bir de faiz eklenecek. Borçlarını ödemedikleri için de hastanelerde öyle parasız tedavi filan olmayacaklar. Hastaneye gidince, "Öde bakalım birikmiş primlerini ve faizlerin sonra gel" denilecek kendilerine.
Sonra başbakan çıkıp kendi grubuna konuşacak: "Kundaktaki bebeleri bile sosyal güvenlik şemsiyesine aldık."
Tabii borcunu ödemedi diye hastane kapılarından dönen o (sosyal güvenlik şemsiyesi altındaki) insancıklar, kendi kabahatleri olarak yani borçlu oldukları için seslerini bile çıkaramayacaklar. Çünkü borçlular, çünkü suçlular. Hele bir sesini çıkaran olsun. Başbakan hemen gürler kendi grubunda:
"Biz herkesi sosyal güvenlik şemsiyesinin altına aldık, biz görevimizi yaptık. Onlar da borçlarını ödesinler hastanelerden yararlansınlar, yani onlar da görevlerini yapsınlar."
Grupta kendisini dinleyen milletvekilleri de -hani o kendileri ile yakınları için milyarlarca liralık sağlık harcamalarını devlete ödeten milletvekilleri- gevrek gevrek gülerek başbakanlarını alkışlarlar o zaman.
Borçlu vatandaş da sesini kısar oturur. Her şeye rağmen sosyal güvenlik şemsiyesi umudu ile prim ödeyenler de Türkiye'nin devasa bir yük haline gelen ve IMF buyrukları ile yönetilen ekonomisine bir tüyleri daha yolunarak katkıda bulunurlar. (FÖ/TK)