Bayram Eyi. 1 Mayıs 1977’de Taksim Meydanı’ndaydı. 50 yaşındaydı. İşçiydi. Beş çocuğu vardı. 1 Mayıs 1977’de Taksim Meydanı’nda hayatını kaybetti.
Zeki Eyi. 1 Mayıs 1977’de babası Zeki Eyi’ye haber vermeden ilk kez Taksim Meydanı’na gelmişti. 17 yaşındaydı.
1 Mayıs 1977’den 40 yıl sonra Zeki Eyi ve eşi Naciye Eyi ile bizi evlerinde karşıladılar. Zeki Eyi, babası Bayram Eyi'yi, 1 Mayıs 1977'yi, babasını kaybettikten sonraki yaşamlarını, adaleti ve Taksim Meydanı'nı anlattı.
Röportaj yapılırken 1 Mayıs için Taksim Meydanı yasaklanmamış, konfederasyonlar Bakırköy kararını açıklamamıştı. Zeki Eyi, 1 Mayıs'ın Taksim Meydanı'nda kutlanmasını istediğini söylemişti.
"Şakacı, güleç yüzlü..."
1 Mayıs 1977’den önce hayatınız nasıldı?
Biz beş kardeşiz. Benden büyük iki ağabeyim, benden küçük de bir kız kardeşim var.
Aslen Erzurum Aşkaleliyiz. Babam Erzurum’da doğmuş. 1948’lerde İstanbul’a gelmişler. Bildiğimiz emekçi insan. İnşaatçıydı. Emekçiydi.
Feriköy’de oturuyorduk. Gecekondumuz vardı.
Ben lisedeydim, babam inşaatlarda çalışıyordu.
Bayram Eyi nasıl bir insandı?
Şakacı, güleç yüzlü, haksızlık olduğunda da sertleşen bir insandı. Alevi kökenli olması, ezilmişliği sonucu belki hep haksızlığa çıkışı olması vardı.
İnşaatta çalışırdı. Bir defteri vardı. Okuması yoktu. Bana hep müteahhitlerden alacaklarını yazdırırdı. Onu hep bana yazdırırdı.
Gecekondumuz vardı. Belediyeler iki kez gecekondumuz yıkıldı, babam onlara karşı geldi. Zabıtalar hem evi yıkıp hem şikayet edince iki ay hapishanede yattı.
1975’te babama oradan bir beş yüz lira ceza gelmişti. Karakoldan polisler geldi dedi ki “Baban gelsin, bir ifade versin gitsin.” Ben de “Baba polisler hep gelip gidiyor, git bir ifade ver” dedim. Babam gidince hemen içeri atıyorlar parayı ödemedi diye. Akrabalar parayı bulup buluşturup babamı çıkartıyorlar.
Gece geç saatte geldi babam. Uyandırdı beni. “Oğlum ya dedi”, gayet dostça, “Senin yüzünden gittim beni bir de içeri attılar. Neyse ki dayın mayın toparladılar parayı, ödedim de öyle bıraktılar” dedi.
Emekçi, halktan bir insandı.
"Hayatımda ilk defa öyle kalabalık görüyordum"
1 Mayıs 1977’yi nasıl yaşadınız?
1977 döneminde lise 1’deydim. Benim siyasi anlamda ilk mitingimdi. Arkadaşlarla gittiğim ilk mitingdi. Liseden arkadaşlarla gittik.
1 Mayıs’a gideceğimi babama söylemedim. Babam emekçiydi, devrimcileri çok severdi. Göndermez diye korktum, babamdan gizli, okula gider gibi çıkıp mitinge gittim. Belki de gönderirdi ama gizli gittim babam bırakmaz diye.
Yıldız Yokuşu silme doluydu. Hayatımda ilk defa öyle kalabalık görüyorum. Muhteşem kalabalık. Coşkulu, sevinçliyiz. Yürümeye başladık. Ayakkabım yırtılmış, karton koymuşum altına, o karton da ıslanınca ayağıma taşlar batıyor bazen. Utanırsın ama orada hiç aklına gelmiyor ayakkabın yırtıkmış, değilmiş… Taşlar batıyor ama gidiyoruz, aklıma gelmiyor. İnsanlar coşkulu.
Taksim’e geldik. Sloganlar türküler, şarkılar. Anons yapıldı, “Programımız bitmek üzere ama bir saat daha izin alındı” diye bir şey söylendi. Kemal Türkler tekrar konuşmaya başladı. Uzatıldıktan sonra, iki kez ses bombası patladı. Öndeki arkadaşlar çök demişler, yavaş yavaş herkes kenetlendi, sonra arkadan silah sesleri duyulmaya başlandı. Bir kız arkadaş benimle beraber kaldı, herkes çöktü, arkadaş telaşlandı, DİSK görevlilerinin yardımıyla bazıları çıkarıldı, bizi çıkardılar. Biz Gezi Parkı’ndan yürümeye başladık aşağıya, insanlar uzaklaşamaya başladı yavaş yavaş. Eve gidince söylemeyeyim diye düşündüm.
Kurtuluş’a geldim bir yerde çorba içtim. Olayların olduğunu orada televizyonda gördüm. Biz ayrılırken silah sesleri vardı ama kestiremiyordum ne olacağını. Eve geldim. 1 Mayıs’ta bir şeyler olmuş dediler ama babam aklıma gelmedi.
Babam bazen arkadaşlarında amcamlarda kalırdı, telefon yok o zaman. Babam gelmeyince merak ettik. Ertesi gün amcamlarda olmadığı netleşince aramaya koyulduk. Şehit olanların resimlerini çekmişler. Bir kişinin kimliği belirli değil dediler, babam olacağı aklıma gelmiyor. Çok sıkıntılıyım kendi kendime, annemle oturuyorduk evde. Ağabeyim birisiyle geldi, Annem “Ne oldu?” dedi ağabeyim “Babamı kaybettik” deyince annemde haykırış.
Ben şaşırıyorum. Olmaz, babamı kaybetmiş olamayız diye. Önce ağlayamadım hiç, şaşırıyorum nasıl olur.
Aleviyiz, cemevleri pek yoktu, camiden uğurladık babamı. Camide boş yer buldum. Ağlamanın bir başkasının yanında küçültücü olacağını düşündüğüm için, bağıra bağıra ağladım. Babamı verdik toprağa. 2004'te annemizi kaybettik.
"Devrimcileri çok severdi"
Babanız 1 Mayıs’a kimlerle gitmiş, daha önce gider miydi?
Haksızlığı sevmeyen, çalışan, emekçi bir insandı. İnşaatta çalışıyordu, belki birkaç arkadaşı ile gitti, o kısımlarını bilmiyorum. Bir sendikada değildi. Babam Deniz Gezmişler’den bahsederdi, devrimcileri çok severdi. Belki teorik olarak bilgisi çok yoktu ama çok severdi devrimcileri. Düşünüyorum da devrimcilerin işçileri örgütlemesi vardır, acaba o zaman insanlarla görüşüyor muydu, bize mi söylemiyordu? Belki bir bildiri aldı, belki biriyle tanıştı, bilemiyorum.
Mahallede oturuyorduk bir gün komşularla, “Benim oğlum devrimci” dedi, hoşuna gidiyordu.
"Babanı kaybettin, büyüdün sen"
Babanızı kaybettikten sonra neler yaşadınız?
17 yaşında babayı kaybetmek üzüntü.
Gündüz lisesinde okuyordum. Babam şehit olunca o sene kaldım. Gündüz lisesinde okuyamam, çalışmak zorundayım dedim. Burhan diye arkadaşımla karşılaştım akşam vakti otobüste. “Nereden geliyorsun?” dedim “Gece lisesinde okuyorum” dedi. Ben de gece lisesine yazılacağım diye karar verdim. Hem çalışıyordum hem okuyordum babamdan sonra.
Teşvikiye’de bir kurutemizleme şubesine girdim. Benden önce çalışan abla iyi biriymiş, çocuğu olunca ayrılmış, patron da aydın demokrat biriymiş, beni işe aldı, çok iyi arkadaş olduk. Mustafa diye arkadaşım vardı, ortaokulda falan yaramazdım biraz, “Babanı kaybettin birden büyüdün sen” dedi.
Annem ev işlerinde çalışıyordu. Baba olmayınca biraz zorlandık ama birbirimize tutunarak bu zamana dek geldik.
"Her 1 Mayıs'ta babamı aradım"
1 Mayıs’ta Taksim’de oldunuz mu daha sonra?
Her 1 Mayıs’a gittim. Babamı aradım. Daha özeldi benim için 1 Mayıs.
1989’da Mehmet Akif Dalcı yaşamını yitirdiğinde Taksim’deydim. Birden toplanılacak, sokaklarda zamanı bekliyoruz. Esnaf bir şeyler olacak diye bekliyoruz. Sanki ne yapıyoruz? 1 Mayıs’ı kutlayacağız. Derken sloganlar atıldı Mis Sokak’ın arkalarında polis sıkıştırdı bizi, Tarlabaşı’na yürümeye başladık, polisler saldırmaya başladı. Başımdan yaralandım, ayrıldım oradan. Mehmet Akif Dalcı da o arada şehit oluyor.
2010’da Taksim’de 1 Mayıs kutlamaları tekrar yapıldı. O yıl neler hissettiniz?
Çok mutluydum. Herkes canım gibiydi. Babamın resmiyle dolaşıyordum, insanlar görsün istiyordum. Çok güzeldi. İkinci sene de oldu. O zaman da gittim.
Ardından, o sene katılanlar “katılımcı” oldu, sonraki sene katılanlar “terörist” oldu.
İnsanlar yürüyecek. DİSK’ten çıkılıyor çiçekler parçalanıyor, bu iki yüzlülük. Önlemini alırsın insanlar katılır.
"Devletten alacağım var"
40 yılın ardından 1 Mayıs 1977’de yaşananlarla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Yıllar geçti derler ya, o acı içinde insanların. Asla unutamıyorsun. O gün yaşamış gibisin olayı.
Taksim’e yarın gitsin birisi “Ekmek pahalı” diye bağırırsa yüz tane sivil polis atlar, o zaman da aynıydı. Oraya onların konuşlanması, bu bir katliam, bir düzenleme. Silahlı insanların konuşlanması devletin, MİT’in, kontrgerillanın, o zamanki milliyetçi cephe hükümetinin bilinçli yaptığı bir şey. 500 bin kişi oldular seneye bir milyon olacaklar diye, önceden kurulu komplo.
Babamdan dolayı devletten bir alacağım var. Bir sürü insan yaşamını yitirdi, eniştem gözaltına kaybedildi. 17 yaşında iken babamı şehit ettiler, bana hiçbir şey anlatamazlar.
O zaman katliamı yapan kişilerin belki her 1 Mayıs’ta akıllarına geliyor. Birileri haksızlığı soracak diye korkuyorlar. Katliamı yapan faşizmdir, değişen hiçbir şey yok. Faşizm hiçbir zaman değişmemiştir, her zaman iktidardadır.
Sizin açınızdan hukuki süreç nasıl yürüdü?
Dava sürecini hatırlamıyorum. Zamanaşımı oldu mu, tekrar dava açılabilir mi bilmiyorum. Çok düşündüm hukuki süreci başlatmayı, ama o gücü kendimde bulamadım. 1 Mayıs aileleri olarak tekrar başvuru yapallım dedim ama olmadı.
Hayatını kaybedenlerin aileleri ile görüşemedik ama röportajlarımız denk geldi. Basında okudum çoğunu, hikayelerimiz o kadar aynı ki.
Ara ara gazetelere babamla ilgili ilan verdim. İHD’ye gittim bir ara, diğer aileleri toplanalım dilekçe verelim ama toparlayamadık.
İstedim ama kaldı.
"1977 yargılansaydı bu kadar katliam olmazdı"
Bugünden talebiniz nedir? 1 Mayıs 1977 katliamı aydınlatılmış olsaydı, bunun aradan geçen 40 yıla nasıl etkisi olurdu?
Bu koşullarda yargılanacaklarına inanmıyorum. Diyelim ki yargılandılar. Yargılansınlar, hesap versinler. 1977, Gazi, Sivas… O kadar çok katliamlar birikti ki. Bu faşist düzende yargılanması mümkün değil. Ama en azından yalancıktan demokraside bile yargılansalar çok çok iyi olur.
1977 katliamı yargılansaydı bu kadar katliam olmazdı. Orada gerekli cezalar verilseydi, katliamlar azalırdı.
Katliamlar susturmanın bir biçimi. Sıkıştıkça başvurdukları bu. Yargılansaydılar bir şeyler olsaydı belki bu katliamlar o kadar boyutlu olmazdı. Berkin, Ethem… Bile bile. Arkasını sıvazlıyorlar adamın. Herkes de görüyor.
Katliamlarla kendi iktidarlarını devam ettirme, kendi yaşamlarını devam ettirme, emekçiyi sindirmeyi amaçlıyorlar.
Yargılansaydılar, yalancıktan demokraside bile yargılansaydılar, bu kadar katliam olur muydu, olmazdı.
"Taksim emekçilerindir"
40. yılda 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına yönelik engellemelerle giriyoruz. Sizin 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’nda kutlanmasına dair görüşünüz nedir?
Taksim emekçilerindir.. 1 Mayıs alanı Taksim’dir. Taksim simgedir. 1 Mayıs alanı Taksim’dir. Taksim’de her şey yapılıyor. Vermek zorunda Taksim’i. Taksim’de her şeyi yapıyorsun, kendi mitingleri yapıyorsun, emekçiler Taksim’e girmelidir.
Başka yere taşınması onun ruhunu kaybetmek, bir şeyi sulandırmaktır. 1 Mayıs’ta insanlarımız Taksim’de şehit oldu.
1 Mayıs mesajınız nedir?
Buradan tüm halkıma tüm kardeşlerime emekçi, Alevi, Sünni, Laz, Kürt, Arnavut her mezhepten dostlarıma madendeki kardeşlerime çok selamlarımı söylüyorum. Alanlara çıksınlar 1 Mayıs’ı kutlasınlar. 1 Mayıs direniş günüdür. Bizim yasal bayramımızdır. Lisedeki arkadaşlarıma sesleniyorum; sokaklara çıkın arkadaşlar. Sizler de gelin çok olalım. (BK)
***