OdaTV davasının 10. duruşması İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.
Yoğun kar yağışı nedeniyle 10:00'da başlaması gereken duruşmaya bir saat gecikmeyle 11:00'de başladı.
11'i tutuklu 13 kişinin yargılandığı davada, Yalçın Küçük, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanıklar İklim Ayfer Kaleli Bayraktar ve Ahmet Mümtaz İdil duruşmaya katıldı.
Sanıkların yoklamasının ardından, dokuzuncu duruşmada tartışmalara neden olan, hakimin Doğan Yurdakul'un sağlık raporu sonucuna göre anjiyo olup olmayacağına karar vereceğini söylemesinin üstüne Doğan Yurdakul'un sağlık raporu bugün mahkemeye ulaştı.
Ayrıca çeşitli dosyaların bilgisayarlara virüs yolu ile aktarıldığına dair iddialar üstüne TÜBİTAK'tan istenen beş kişilik bilirkişi listesi mahkeme heyetine sunuldu.
Tutuksuz sanıklardan Ahmet Mümtaz İdil'in avukatı Tugay Topbaş müvekkiliyle ilgili savunma yaptı.
Bayraktar savunma yaptı
Diğer tutuksuz sanık İklim Ayfer Kaleli Bayraktar'ın savunmasına ise Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 200. maddesi ileri sürülerek, Bayraktar ve avukatının böyle bir talebi olmamasına rağmen, diğer sanıklar salondan çıkarıldıktan sonra başlandı.
Bayraktar'ın ifadesi için diğer sanıklar ve izleyiciler salondan çıkarıldı.
Mahkemenin kararı, avukatların tepkilerine neden oldu. Bir avukat, "Talep ve tehdit yokken böyle bi uygulama sanığı tanık yerine koymak anlamına geliyor" dedi. Hakim, "Ama sanık ağlıyor" diye kararını savunurken, avukat, "Sanığın neden ağladığı bizce meçhul. 14 kişinin savunması kısıtlanıyor" diye itirazını ortaya koydu. D
Kaleli yaptığı savunmada Soner Yalçın ile telefonda iki kez, yüz yüze ise sadece bir kez görüştüğünü, Barış Pehlivanoğlu'nu ise ilk kez mahkemede gördüğünü söyledi.
Eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Deniz Baykal'la ilgili hiçbir iddia ortaya atmadığını söyleyen Kaleli, 44 gün sonra gazetelerde yer alan telefon kayıtlarını birilerinin kasıtlı olarak yaydığını söyledi.
Kaleli, Baykal'a şantaj yaptığı iddialarını ise yalanlayarak OdaTV'den kimsenin kendisine Baykal'la ilgili talimat vermediğini ifade etti.
"Tohum attım, bekliyorum" sözlerine de açıklık getiren Kaleli, "Olcay Baykal'la yapmak istediğim röportajı kastettim" dedi.
Mahkeme heyeti 14.00'da duruşmaya bir saat ara verdi.
Aranın ardından Yalçın Küçük hakkındaki iddialara yanıt veremediği gerekçesiyle yeniden söz aldı. "Ahmet Şık'lar Silivri'de bir üst katımda kalıyor. Bir kere selam vermediler. Bu nasıl örgüt?" diye sordu.
Küçük'ten sonra Soner Yalçın ve Barış Terkoğlu da kürsüye geldi.
Nazım Hikmet'in bir şiirini yazdığı defterinin 85 yıl önce nasıl kanıt olarak gösterildiğini anlatan Soner Yalçın, şairin "Benerci Kendini Neden Öldürdü?" adlı şiirinden bir bölüm okudu. Soner Yalçın "Avukatlarım şahittir savunma yapmayı hiç düşünmedim. Savunmamı sevdiklerim için yaptım. Üç üniversiteden bilirkişi raporu sunduk" dedi ve talebini istedikten sonra mahkeme heyetine "Beni şaşırtın" diyerek sözlerini bitirdi.
Terkoğlu, bir önceki duruşmada bir televizyon kanalının mahkemenin kararını açıklanmadan 20 dakika önce seyircilerine duyurduğunu hatırlatarak, mahkeme heyetini eleştirdi. Ve "Türkiye'nin her meselesini telefonda tartıştık aynı yayın kuruluşundayız. Bu nası suç olur?" diye sordu. Sonra ekledi " Bu iddianamenin yasakladığı kitaplar basılıp satılıyor. Bizim tarihimizde Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Aziz Nesin var yazdıklarından dolayı hapis yatan. Onları hapse atan hakimlerin çocukları bugün başlarını eğiyorlardır bir Nazım Hikmet şiiri okudukları zaman. Siz alnınızda taç olacak kararlar verin, çocuklarınız utanmasın".
Barış Pehlivan ise "Haftalar önce Oda TV bilgisayarlarının Tübitak'ta incelenmesini kabul ettiniz. İncelendi mi? Hayır. Boğaziçi üniversitesi bilirkişi raporu nisandan beri elinizde. Tübitak'a incelenmesi için yolladınız mı? Hayır? Bu mu adalet? Sayın başkan hepimizin tutukluluk halini uzatıyosunuz. Gerçek neyse çıksın diyor musunuz? Hayır!"
Sait Çakır: Düşman hukuku uyguluyorsunuz
Beraatini ve tahliyesini isteyen Coşkun Musluk "Varsayımlar üzerine kurulu bir dava bu. Ergenekon'u ve Yalçın Küçük'ün liderliğini kesin sayan bir iddianame. Bu hukuki değil. Hürriyeti tahdit suçu işleniyor. İddianamedeki belge ve dosyalarla hiç bir alakam yoktur. İspat ederim" dedi.
Sait Çakır ise: "İki suç isnat ediliyor: Müstear isim, kitap yayına hazırlamak. Ortada suç teşkil eden delil yokken, şüpheden söz edilmesi paradoks. Bütün faaliyetler yasal. örgüt suçlaması bu iddianamenin en zayıf suçlamasıdır. Velev ki örgüt var. Tek suçu gizli olması olurdu. Düşman ceza hukuk teorisi, 11 Eylül saldırılarından sonra batı ülkelerinde ortaya çıktı. İki ayrı ceza hukuku var ülkede: Buna göre vatandaşa uygulanan hukukta mesela insan öldürmeye giderken yakalanan birini cinayetten yargılayamazsınız. Düşman ceza hukukunda ise suç işlenmeden ceza başlar. Suç işlememiş kimseler cezai işleme maruz kalıyorsa onlar yurttaş değil düşman statüsündediler. Biz de burada düşman statüsündeyiz. Belli insanların suç işleyeceği varsayılıp tehlikeli sayılması ve cezalandırılması söz konusudur. Yalçın Küçük gibi tehlikeli bir insanın yakınında olduğum için 11 aydır cezaevindeyim. Cezaevine girmeden aydın olunmaz denir; cezaevinde bulunduğum süreden aydın olduğuma kanaat getirmenizi istiyorum" dedi.
Ahmet Şık: Talebim yok
Nedim Şener konuşmasında: "Hrant Dink ve İstihbarat Yalanlari diye kitap yazdim. O yüzden o cinayette ihmalleri olanlar beni buraya monte etti" dedi ve kendisine suçlamalar getiren Rasim Ozan Kütahyalı 'nın ve eski polis Sabri Uzun mahkemeye çağrılıp dinlenmesi gerektiğini belirtti ve "Artık kızım ve eşim için tahliyemi talep ediyorum" dedi.
Ahmet Şık "Hiç bir talebim yok" diyerek yerine oturdu.
Söz isteyen Müyesser Uğur ise "Kara propaganda yapmakla suçlanıyorum. Böyle bi suç hiç bi kanun maddesinde bulunmuyor. Beni aydınlatır mısınız? Bizi bırakmayacaksınız. Doğan beyi bırakın bari, kendisi hasta. Başka bir talebim yoktur" dedi.
Daha sonra sanık avukatlarının konuşmalarına geçildi. (NV/EKN)