Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, Türkiye’de vakıf üniversitelerinde giderek derinleşen güvencesizlik, düşük ücret dayatmaları, idari baskılar ve toplu işten çıkarmalar nedeniyle Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in yanıtlaması talebiyle kapsamlı bir yazılı soru önergesi verdi.
Bayhan, önergesinde vakıf üniversitelerinde akademik emeğin “mevsimlik işçi” statüsüne dönüştürüldüğünü belirterek konunun yapısal bir kriz hâline geldiğini ifade etti.
Bayhan’ın TBMM Başkanlığı’na sunduğu önergede, Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Vakıf Üniversiteleri Birimi’nin verilerine göre yalnızca 2024–2025 akademik yılı sonunda 100’ün üzerinde akademisyenin sözleşmesinin yenilenmediği, çok sayıda öğretim elemanının yeni akademik yıla işsiz girmek zorunda kaldığı bilgisine yer verildi. Bu durumun, yükseköğretim alanında iş güvencesinin fiilen ortadan kalktığını ortaya koyduğunu vurguladı.
Bayhan, vakıf üniversitelerinde her yıl yenilenen belirli süreli sözleşmeler aracılığıyla akademisyenlerin tam anlamıyla güvencesiz ve baskı altında çalışmaya zorlandığını belirtti. Sendikanın “mevsimlik akademisyenlik” değerlendirmesine dikkat çekerek, sözleşmelerin idari baskı aracına dönüştüğünü, eleştirel görüş belirten akademisyenlerin açık hedef hâline geldiğini ifade etti.
Önergesinde Bayhan, vakıf üniversitelerinde her yıl belirli süreli sözleşme yapılmasının 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 36. maddesi başta olmak üzere mevzuata aykırı olup olmadığının açıklanmasını istedi.
Bilgi Üniversitesi: Kayyım sonrası keyfi işten çıkarmalar, iptal edilen kadrolar
Bayhan, önergesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki uygulamalara geniş yer verdi. Üniversitenin eski sahibi Can Holding’e yönelik operasyonlar sonrası kayyım atanmasının ardından:
- Bir araştırma görevlisinin herhangi bir yazılı bildirim olmaksızın, yalnızca “sözleşmenin sona ermesi” gerekçesiyle sözlü olarak işten çıkarıldığı,
- Kasım ayı içinde dört araştırma görevlisinin atamasının hiçbir gerekçe gösterilmeden iptal edildiği,
- Araştırma görevlisi kadrolarının kaldırılarak yerlerine yarı zamanlı lisansüstü öğrencilerin geçirilmesinin planlandığı bilgilerine yer verdi.
Bayhan, bu iddiaların doğruluğunu sorarak; araştırma görevlisi kadrolarının tasfiyesinin mevzuata uygun olup olmadığını, YÖK ve Bakanlığın konuya ilişkin herhangi bir inceleme başlatıp başlatmadığını sordu.
İstanbul Gelişim Üniversitesi: 18 saat ders dayatması, toplu işten çıkarmalar, dijital gözetim
Bayhan, İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde yaşanan hukuksuzluklara da şöyle dikkat çekti:
- Öğrenim ücretlerinin neredeyse iki katına çıkarılması sonrası birçok bölümde kontenjanlar boş kalınca öğretim üyelerine 18 saat zorunlu ders yükü dayatıldığı,
- Bu saati dolduramayanlara başka bölümlerden ders atanacağının bildirildiği,
- Yaz döneminde yaklaşık 20 akademisyenin “bölüm kapandı” iddiasıyla veya tamamen gerekçesiz biçimde işten çıkarıldığı,
- Yeni akademik yılda bazı akademisyenlerin derslerinin sistemden sessizce kaldırıldığı, atılmanın öğrenciler tarafından sınıfta başka bir hoca görünce öğrenildiği,
- Son dönemde 50’nin üzerinde akademik ve idari personelin görevine son verildiği,
- Tüm öğretim üyelerine 09.15’te kampüste hazır bulunma zorunluluğu getirildiği,
- Akademik izin günlerinin fiilen kaldırıldığı,
- Personel kartları üzerinden dijital takip sistemi uygulandığı,
- Araştırma görevlileri için “gecikenler listesi” oluşturulduğu.
Bayhan, bu uygulamalar hakkında Bakanlığın herhangi bir denetim başlatıp başlatmadığını sordu.
Diğer vakıf üniversitelerinde de tablo benzer: İşten çıkarmalar, baskılar, ihlaller
Bayhan, İstanbul dışındaki örneklere de değinerek Antalya Belek Üniversitesi, Mersin Çağ Üniversitesi ve Kayseri Nuh Naci Yazgan Üniversitesi gibi kurumlarda da keyfi işten çıkarmaların ve sözleşme yenilememe uygulamalarının gündemde olduğunu ifade etti.
Bu kurumlara ilişkin herhangi bir inceleme yapılıp yapılmadığını sorarak, varsa sonuçların ve uygulanan yaptırımların kamuoyuyla paylaşılmasını talep etti.
Kıdem tazminatı tavanı artmadan önce işten çıkarma iddiaları
Bayhan, bazı üniversitelerde akademisyenlerin kıdem tazminatı tavanı artmadan önce işten çıkarılarak mali yükümlülüklerden kaçınıldığı iddialarını da gündeme taşıdı. Özellikle Maltepe ve Altınbaş Üniversitelerindeki bu uygulamaların doğruluğunun açıklanmasını istedi.
Yargı kararlarının uygulanmaması
Kadir Has ve Arel Üniversitelerinde verilen işe iade kararlarının aylarca uygulanmadığı, bazı üniversitelerin yargı kararlarını bilerek geciktirdiği iddialarını aktaran Bayhan, bu konuda Bakanlık ve YÖK’ün inceleme yapıp yapmadığını sordu.
Araştırma görevlisi zorunluluğu: 2019 YÖK kararı uygulanıyor mu?
Bayhan, 10 Ekim 2019 tarihli YÖK Genel Kurulunun ardından dönemin YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamaları hatırlattı:
“Dördüncü sınıfı bulunan her bir lisans programı için… en az iki araştırma görevlisi istihdamını zorunlu olarak isteyeceğiz. Eğer araştırma görevlisi istihdam edilmiyorsa… bu programların kontenjan artırma taleplerini gündeme almayacağız.”
Bu çerçevede Bayhan, şu soruları yöneltti:
- Bu kararlar vakıf üniversitelerine resmî yazıyla bildirilmiş midir?
- Kararların uygulanıp uygulanmadığı takip edilmekte midir?
- Kontenjan artırma taleplerinin reddi yaptırımı bugüne kadar uygulanmış mıdır?
- 2019’dan bu yana bu kapsamda yaptırım uygulanan vakıf üniversiteleri hangileridir?
Asgari öğretim elemanı kriterleri ve Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 25. maddesi
Bayhan, YÖK Başkanı’nın Aralık 2024’te yaptığı açıklamada birçok vakıf üniversitesinin asgari öğretim elemanı kriterlerine uymadığının belirtildiğini hatırlattı.
- Hangi vakıf üniversitelerinin bu kriterlere uymadığını,
- 2023–2024 ve 2024–2025 dönemlerinde kaç üniversiteye resmî uyarı yapıldığını,
- Yönetmeliğin 25. maddesinde yer alan yaptırımların uygulanıp uygulanmadığını sordu.
Ayrıca şu konuların da açıklığa kavuşturulmasını istedi:
- Asgari öğretim üyesi ve öğretim elemanı sayıları her dönem YÖK tarafından belirlenmekte midir?
- Bu belirlemeler hangi birim ve yöntemlerle yapılmaktadır?
- Denetimler düzenli olarak yürütülmekte midir?
- Bu sayılar ve raporlar neden kamuoyuyla paylaşılmamaktadır?
Düşük ücret, ek ders ödemeleri ve kanuna aykırı ders yükleri
Bayhan, vakıf üniversitelerinde akademisyenlere 2547 sayılı Kanun’un Ek Madde 8’i gereğince devlet üniversitelerindeki emsallerinden düşük ücret ödenemeyeceğini hatırlattı. Bu hükme aykırı davranan üniversitelerin hangileri olduğunun açıklanmasını ve YÖK’ün yürüttüğü soruşturmaların sonuçlarını talep etti.
Ayrıca:
- 2547’nin 36. maddesinde yer alan haftalık asgari ders yüklerinin vakıf üniversitelerinde kanuna uygun şekilde uygulanıp uygulanmadığını,
- 2914 sayılı Kanun’un 11. maddesi gereğince asgari ders yükü üzerindeki saatler için ödenmesi gereken ek ders ücretlerinin ödenip ödenmediğinin denetlenip denetlenmediğini sordu.
İşten çıkarmalarda 25/2 kodu: “İşsizlik ödeneği engellemek için kullanılıyor”
Bayhan, bazı vakıf üniversitelerinde akademisyenlerin işten çıkarılmasında İş Kanunu’nun 25/2 maddesinin kötüye kullanıldığını, bu kodun işsizlik ödeneği hakkını engellemek için tercih edildiğini belirterek Bakanlığın ve YÖK’ün bu konuda bir inceleme yapıp yapmadığını sordu.
Son olarak Bayhan, vakıf üniversitelerinde:
- İş güvencesinin ortadan kaldırılmasının,
- Sendikal hak ve özgürlüklerin fiilen yok sayılmasının,
- Tazminat haklarının dahi gözetilmemesinin eğitim-öğretimin niteliği, öğrenci başarısı, akademik özgürlük ve bilimsel üretim üzerindeki etkilerine dair Bakanlık tarafından hazırlanmış bir rapor olup olmadığını sordu.
(EMK)



