Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Osman Baydemir, son yayınlanan 695 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yi (KHK) bianet’e değerlendirdi.
AKP’nin kendi suç örgütünü oluşturarak, mafyatik bir düzenle toplumu kontrol altına almaya çalıştığını söyleyen Baydemir, toplumun tüm kesimlerini bu uygulamalara itiraz etmeye çağırarak, “Herkes avazı çıktığı kadar ‘kral çıplak’ demeli” dedi.
KHK’leri Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici ve 80’li yıllarda Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde yatan yazar İrfan Babaoğlu da tepkiyle karşıladı.
“Cezaevleri intikam aracına dönüştürülemez”
Osman Baydemir, son yayınlanan KHK’nin özü itibarıyla AKP iktidarının yaratmak istediği rejimi tüm çıplaklığıyla ortaya koyduğunu söyledi.
“Bu rejimin adı çok açık ve net faşist bir rejimdir. Tek tipleştirme rejimidir” diyen Baydemir sözlerini şöyle sürdürdü:
“Aslında sadece cezaevlerine tek tip getirilmiyor. 80 milyona tek tip, tek parti, tek dil, tek fikriyat dayatılıyor ve kendisinden olmayan herkese ‘senin yaşam hakkın yok’ denilmek isteniyor.
“Ayrıca cezaevleri bir cezahaneye dönüştürülemez. Suçun olduğu her yerde ceza da olur. Ama hukukun üstünlüğü ve adil yargılama çerçevesinde olmalıdır.
“Cezaevleri bir intikam alma aracına dönüştürülemez. Dünyanın neresinde olursa olsun bu uygulama insan onuruna saldırının ta kendisidir.
“Guantanamo sistemi uygulanıyor”
“AKP iktidarı yıllarca haklı olarak Guantamano’daki uygulamayı eleştirdi. Ancak bugün Guantamano sistemini Türkiye’ye uygulanıyor.
“80’lerde de Türkiye’ye dayatılan bu sistemden büyük ıstıraplar ve bedeller ödenerek vazgeçildi. Bir an önce hükümet bu çılgınlıktan, bu çağdışılıktan, bu insanlık dışı uygulamadan derhal vazgeçmelidir.
AKP’ye oy vermeyen herkes suçlu
“Kendisine isnat edilen suç sabit oluncaya ve bir hüküm giyinceye kadar herkes masumdur.
“Ancak AKP iktidarı nezdinde kendisine oy vermeyen herkes zaten suçludur. İktidara göre, masumiyetle suçluluğun kriteri, kendisine oy verenler ve vermeyenlerdir.
“Kendisine oy vermiş olup, ola ki ‘Bu politikalar yanlıştır’ diyenler de suçludur ve bu faşizmin temel karakteridir.
“Herkesi ‘Kral çıplak’ demeye davet ediyoruz”
“Tarihteki bütün dikta rejimleri eninde sonunda kendi halklarına da büyük acılar, travmalar yaratarak sonlarını getirmişlerdir.
“HDP olarak bizim duruşumuz daha fazla acı yaşanmadan bu gidişatın sona erdirilmesidir. Krala çıplak dememiz lazım. Herkesi avazı çıktığı kadar ‘Kral çıplak ‘diyerek, bağırmaya davet ediyoruz.
“Demokratik hukukun işlemiş olduğu her ülkede, her mekanizmada kimlerin hangi tür konularda ne tür görevlerinin olduğu yasal çerçeveyle belirlenmiştir.
“Mafya hukuku”
“AKP, kendi suç örgütlerini oluşturarak toplumu adeta bir mafyatik düzenle kontrol altına almaya çalışıyor.
“Ne demek görevine bakılmaksızın, ne demek kamu görevlisi olduğuna bakılmaksızın, kendisinin görev alanı olup olmadığına bakılmasızın, işlediği eylemler suç sayılmaz?
“Bu dünyanın hangi rejiminde görülebilecek bir şeydir? Ancak mafya düzeninde görülür, mafya hukukudur.
“Herkes ortak çaba içinde olmalı”
“Senin hayat hakkını, nefes alma hakkını, fikir üretme hakkını, güvenlik içinde yaşama hakkını ortadan kaldırıyorlar.
“Herkesin buna itiraz etmesi ve daha yüksek bir sesle bu faşist düzenin kurumsallaşmasına izin vermemesi için ortak bir çaba içerisinde olması gerekiyor.
Sona yaklaştığının göstergesi
“Bütün bu uygulamalar aynı zamanda hükümetin ne kadar korktuğunun ve sonunun ne kadar yaklaştığının göstergesidir.
“Çünkü baskıyla, zorla, zorbalıkla ayakta kalmaya çalışıyorlar.
“ Sen ki 357 sandalyeye sahip bir hükümetsin. Dilediğin yasal düzenlemeyi çıkarabiliyorsun.
“Senin elinde kamu gücü var, polis teşkilatı var, ordu var, güvenlik teşkilatı var. Neden böylesi bir düzenlemeye ihtiyaç duyarsın?
“Eğer senin zerre kadar hukuk zemini içerisinde yürüme gibi bir gayen varsa neden böylesi bir hukuk dışılığı KHK ile Türkiye toplumunun önüne koyarsın?
“Tüm bu uygulamalar, baskı rejimleri, eninde sonunda dünyadaki diğer baskı rejimleri gibi yok olmaya mahkumdur. Toplumun buna baş eğmemesi gerekiyor.
“HDP olarak sonuna kadar bu uygulamaya ‘hayır’ diyeceğiz. Asla ve kati suretle kabul etmeyeceğiz ve her fırsatta da bunu yüksek sesle ifade etmeye devam edeceğiz.”
Özmen: Yeni sorun alanına neden olabilirDiyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen de uzun süredir tartışılan tek tip elbise uygulamasının hayata geçirilmemesi için çaba sarf ettiklerini belirterek şöyle konuştu: "Bunun hukuk dışı, insanlık onurunu rencide eden, kötü muamele sayılacak bir uygulama olduğunu yüksek sesle dile getirdik. Fakat ne yazık ki çıkarılan KHK ile bu uygulama getirildi. "Bazı suçlardan yargılanan tutukluların duruşmaya getirilirken giyeceği kıyafetler rengine kadar tanımlanmış bir vaziyette. "Bazı suçlar açısından da cezaevi idaresinin belirleyeceği kıyafetleri giyme zorunluluğu olacak. "Bunu iki açıdan değerlendirmek gerekir. Giysiler insanların kişisel tercihiyle ilgili. Kendi kimliklerini ve kodlarını yansıttıkları, kişinin kendini topluma ifade etme şeklidir. Buna müdahale etmek kişi hak ve özgürlüklerine saldırıdır. "İkincisi ise müneccim olmaya gerek yok. Bunu toplumun her bir bireyi, her insan hakları aktivisti görebilir. Cezaevlerindeki koşullar nedeniyle birçok sıkıntı yaşanmakta. Baro olarak düzenli olarak cezaevlerine yaptığımız ziyaret ve görüşmelerde bunu görüyor, raporlarla kamuoyuna duyuruyoruz. "Bu uygulamanın cezaevindeki tutuklular tarafından kabul edilmeyeceğini tahmin edebiliyoruz. Dolayısıyla bu cezaevinde ayrı bir gerginliğe, kutuplaşmaya, müdahaleye, mahpuslar arasında kamplaşmaya ve sorun alanına dönüşecek. "Belki bu protesto gösterilerine sebep olacak, idari cezalar uygulanacak, açlık grevlerine kadar gidebilecek bir süreç. "Dolayısıyla çok ciddi ve yeni bir sorun alanı yaratacak. Daha önce de deneyimlendi." |
Bilici: Cezaevlerindeki hak ihlalinin sonucuİnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici ise tek tip elbise uygulamasının cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin ve bu zihniyetin ortaya çıkardığı bir sonuç olduğunu söyledi. "90 lı yıllarda uygulanmaya çalışıldı. Hepsi reddetti, kabul edilmedi. Ciddi bir hak ihlali yaşandı. İşkence, kötü muamele, insanlar katledildi ama uygulanan politika sonuç vermedi. Bugün yeniden tekrar edilmek isteniyor. "Bunu duyduğumda inanılmaz derecede kaygılandım. Çünkü cezaevlerindeki tecrit, hasta tutuklu, izolasyon ve kapasite fazlalığına bir de bu eklenecek. "Tek tip mantığı cezaevlerinden başlayıp yavaş yavaş dışarıya taşacak bir uygulama. "Bu da tehlikeli. Dayatılan bir zorbalıktır. Hiçbir insani değerle, inançla, evrensel hukuk değerleriyle uzaktan yakından alakası yok. "Biz çıkmasın diye çok uğraştık. Çıktı ama bundan sonra da aynı karşı duruşumuzu sergileyeceğiz. Her platformda bunun sonuçlarını anlatacağız. Umarım hükümet bu vahim uygulamadan vazgeçer." |
Babaoğlu: Farklılıklar yok sayılıyor80'li yıllarda Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde yatan yazar İrfan Babaoğlu da tek tip elbise uygulamasının tüm darbe dönemlerinde başvurulan bir uygulama olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu: "Sadece görsel bir anlamı yok, insanların düşüncelerini tek tipleştirmeyi amaçlayan bir uygulama. Farklılıkları yok sayma anlamını taşıyor. "12 Eylül döneminde bu yoğun şekilde yaşandı, insanların direnişiyle geri adım atıldı. "Dört duvar arasında kapatılmış adeta beton mezara gömülmüş bu insanların kişiliklerini rencide etmeye çalışılan bir uygulama. Bir yerde eli kolu bağlı insanlar, bedenleriyle, düşünceleriyle direniyorlar. "Bizim dönemde de askeri yönetimler siyaha boyanmış askeri elbise veriyorlardı. Onurumuza dönük bir saldırıydı. "Daha sonra 84'te çok sayıda insan hayatını kaybetti. Bu kadar yıldan sonra tekrar bunun gündeme gelmesi, o dönemi yaşayanlar olarak, çok büyük bir kırılma ve duygusal eziklik meydana getiriyor. Bunun uygulanmasının mümkün olmayacağını düşünüyorum." |
(BD/EKN)