Goethe Enstitüsünün katkılarıyla Ankara, Eskişehir ve İzmir'den sonra İstanbul'da sergilenen Bauhaus fotoğrafları, akımın temsilcilerince "sanatsal fotoğraflar olarak değil, daha çok belgeleyici fotoğraflar" olarak niteleniyor.
"Bauhaus Fotoğraf Sanatı" başlıklı sergide yer alan 124 fotoğraf, akımın mimari, tekstil, seramik, mobilya ve resme yansıyan özelliklerini, fotoğrafta değişik açı, ışık kullanımları, perspektifler, yansımalara dayanan anlatımlarla görmemizi sağlıyor.
Sergi defterinde çoğu kişi Bauhaus fotoğrafçılarının geleneksel olamayan kompozisyonları ve açılarını "böyle fotoğrafları ilk kez görüyorum, çok şaşırdım" sözleriyle değerlendiriyor. Ancak, fotoğrafları "saçma, anlamsız ve tekdüze" bulanlar da var.
Sanat, zanaat ve fotoğraf
Fotoğrafçı Haluk Çobanoğlu, Bauhaus üyelerini Rönesans insanlarına benzeterek, "çoğunun aynı anda mimar, tasarımcı ya da fotoğrafçı olduğunu ve bu yönleriyle fotoğrafa yeni bir boyut katarak, fotoğrafın sanatsal boyutunu zanaatla birleştirdiklerini" söylüyor:
"Bauhaus gökten inmiş bir akım değil. Bu bağlamda Bauhaus üyeleri, Avrupalı fütüristlerden ve Rus avangardistlerinden etkilendiler. Özellikle Rus devriminin ve sanatçılarının etkisi büyük oldu. Örneğin, Sovyet devriminin ünlü fotoğrafçısı Rodchenko'nun fotoğrafları ya da Eisenstein'in filmleri olmasaydı Bauhaus akımının fotoğrafa bakışı bu kadar kesin ve net olamazdı".
"Rus devriminden etkilenmiş olmaları, Nazi'lerin iktidara gelmesinden sonra dışlanmalarının bir nedeni olarak gösterilen Bauhaus temsilcilerinin çoğu ABD'ye göç ederek çalışmalarını tanıtım fotoğrafçısı olarak burada sürdürmüştü" diyen Çobanoğlu, Bauhaus temsilcilerinin dönemin üretim anlayışıyla bağlarını şöyle açıklıyor:
"Bauhaus sanatçıları, dönemin teknolojik gelişiminden, gelişmeyle birlikte ortaya çıkan üretimden etkilendiler. Malların pazarlanması için kataloglar, endüstriyel nesneler üretmek gerekiyordu ve tanıtım fotoğrafçılığı ve endüstriyel fotoğrafçılık bu akımla başladı."
Sanatsal tartışmalarda yeni boyut
Çobanoğlu, Bauhaus temsilcilerinin "biçem"e çok önem verdiklerini ve iki dünya savaşı arasındaki parlak sanatsal dönemde fotoğrafa da yeni bir bakış açısı getirdiklerini belirtiyor:
"Ofset matbaa ve baskı çeşitlerinin ilerlememesinden dolayı bu dönemde fotojurnalizm henüz gelişmemişti. Fotoğraf, sadece sanatsal bir nesne olarak üretiliyordu. Bauhaus üyeleri üçüncü bir yol açtılar. 'Bu iş bir zanaat, yani ustalık olarak, üretimin yanında yer alabilir, ona yol açabilir' dediler. O güne kadar sanatsal olan tartışmaları başka bir boyuta taşıdılar".
Bauhaus'un bir çok akımı farklı şekillerde etkilediğini belirten Çobanoğlu, bu fotoğraflara bakarken arkalarındaki ciddi emeğin ve çalışmanın göz ardı edilmemesi gerektiğini söylüyor.
Walter Groupius ve Le Corbusier'in öncülediği 20. yüzyılın en önemli akımlarından Bauhaus'u akımını tanımak isteyenler için Julia Cave'nin çektiği "Bauhaus-Bir Mitos" adlı video filmin de gösterildiği sergi 20 Mayıs'a kadar gezilebilir. (ÖG/BB/FA)