Lagos bütün keşmekeşi ve kalabalıklığıyla karşılıyor sizi. Trafikteki araçlar kornalarla kendilerine yol açıyor ve karşılıklı tehdide dayalı bir düzen tesis ediyorlar. Araçlarla insanlar arasında nerdeyse hiç mesafe yok, içinde bulunduğumuz minibüsün camından telefon kartları, harita, vs. uzatıyorlar satmak için.
İnsanlara bakınca siyahın aydınlık olduğunu fark ediyorum ilk kez. Genç bir kız yalın ayaklarıyla yol kenarında dikilip nasırlaşmış elleriyle ananas soyuyor. Bazen el arabasında, bazen de kafalarının üzerindeki büyük tepsilerde su, meşrubat satıyorlar.
Camdan "batura" diye bağırıyor birisi, geri kalanını anlamıyorum. "Beyaz adam" demekmiş batura... İlginç, kendimi beyaz hissetmiyor, burada gördüğüm insanlarla aynı renkte hissediyorum. "Batura" kelimesi, orijin itibarıyla sanki "Türk gibi" demek.
İngilizler 1960'lı yıların başında ülkeden ayrılmış ve koloni sonrası dönem bütün emareleri ile hala yaşanıyor. Havsalar, Arobalar, İbolar ve diğer toplulukların her biri kendilerini özgün etnik unsurlar olarak görmekte ve farklılıklarını vurgulamaktalar.
Federal yapı ve yerinden yönetim kabileden ulusa evrilemeyen bir ülkede en mantıklı çözüm. Sayıları 40'a yaklaşan federal yapıların her biri kendilerine özgü sistemler belirlemişler. Federal yönetimler geniş haklara sahipler. Örneğin yargı tamamen yerel yönetimlerin elinde.
Ancak Nijer Deltası boyunca yer alan petrol, doğal gaz ve madencilik faaliyetleri tamamen üst federal yapının denetiminde. Özellikle Amerikan petrol devleri bu kaynakların işletme hakkını ve güvenlikleri gibi konuları, üst yönetimle halletmekte.
Lagos 'un bütün büyük şehirler gibi bir çok yüzü var. Avrupa şehirlerini andıran caddeler ile insanların bataklıklar üzerinde yaşadığı yerler aynı şehir içinde. OPEC içerisinde yer alan büyük petrol üreticisi ülke böyle olmamalı diyorsunuz yer yer.
Yabancılara karşı ilgililer, yakınınıza kadar sokuluyorlar. Beraber yürüyor, konuşuyorlar. Bir beklentileri yada kötü niyetleri olmadığını anlıyorsunuz. Lagos'taki Türk okulundan öğretmenlerle tanışıyorum.
Etrafta Türkçe konuşan Nijeryalı kız, erkek öğrenciler. Altı yıllık bir geçmişe sahip bu okullar epey başarıya imza atmışlar. Abuja, Kaduna ve Kano'da aynı okullardan var.
Türk ve yerli hocalarla eğitim veriyorlar. Batı Afrika ile Türkiye arasında bir bağ kuruyorlar. Nijeryalıları seviyorlar, burada Türkleri sevdiriyorlar.
Kuzeye doğru yol alıyoruz. Abuja ülkenin başkenti. Uçaktan çıkıp bir otele yerleşiyorum. Eski başkent Lagos ile karşılaştırıldığında modern ve temiz bir şehir Abuja. Kaduna ve Kano'ya gidiyoruz.
Burada Ado Bayero üniversitesi yöneticileri ve hocaları ile sohbete bunaltıcı sıcak ve nem engel olamıyor . Üniversite binaları eski ve bakıma muhtaç. Sosyal bilimlerin değişik alanlarındaki öğretim üyeleri ortak projeler ve Türkiye'deki araştırma altyapısından internet üzerinden nasıl yararlanacaklarını soruyorlar. Bu ülkedeki sınırlı ve hız problemi olan internet altyapısı bu işbirliğine ne kadar izin verir diye konuşuyoruz.
Kuzeye çıktıkça gelişmişlik düzeyi düşüyor. Kano'da koku, çöp ve karmaşaya karşı sabrımı test ettiğim bir pazar yerini geziyorum. Yolun karşısında Amerikan petrol devi şirketlerin isimlerinin yazılı olduğu tabelalar var.
Kafasının üzerinde 50 kiloluk yük taşıyan Nijeryalı kadın için, "ne ifade ediyor bu petrol devleri"diye düşünüyorum. Yüksek fiyatlar söyleyip sonra pazarlık yapıyorlar.
Otellerdeki küçük mağazalar dışında düzgün bir alışveriş yeri bulmak imkansız. Deri ve süs eşyaları dışında satın alacak pek bir şey yok. Kötü işçiliği ve özensizliği tolere edebilmeniz lazım.
Nijerya 'nın içerisinde gezdikçe kaotik sis perdesi aralanıyor, kaos içerisindeki düzeni fark ediyorsunuz. Petrol üreten, 130 milyonluk, yüzölçümü Türkiye 'nin bir buçuk katı büyüklükteki Batı Afrika da, halkı, İngilizce konuşan bir devlet.
Nüfus yarı yarıya Müslüman ve Hıristiyan. Kuzeyde Müslümanlar, güneyde Hıristiyanlar çoğunlukta. Devlet Başkanı Obasanjo az gelişmiş ülkelerin işbirliğini teşvik eden bir lider. Geçtiğimiz günlerde yapılan Afrika-Asya ülkeleri zirvesinde bu düşüncesini ortaya koydu.
Nijerya BM Güvenlik Konseyi geçici üyeleri arasında yer almak istiyor. Afrika içerinde uluslararası örgütlere üye. General Obasanjo'nun çabaları birçok diğer Afrika ülkesi tarafından destekleniyor.
Arap olmayan petrol üreticisi ülkelerde kendi çıkarlarına uygun enerji güvenliği politikaları izleyen ABD yönetimi için Nijerya önemli ve kendi başına bırakılamayacak bir ülke.
Seyahate çıkmak heyecan verir. Kendini aşmanın, sınırları zorlamanın heyecanı. Geri dönüş ise hüzünlüdür. Özleyeceklerin, yaptıkların yada yapamadıklarından ötürü...Yol arkadaşlarımdan birisi ne kadar çok hediyelik eşya aldı. Gördüğü her şeyi yanında taşımak ister gibi.
Ben hissettiklerimi fotoğraf karelerinde resmetmeye çalışıyorum. Ama nafile, olmuyor. Nijerya'da bir haftayı geride bırakıyor, Kano'dan Lagos'a ve oradan da Dubai üzerinden İstanbul'a gelmek üzere ayrılıyorum.
Gözlerimi kapatınca ziyaret ettiğimiz Kano emirinin yüzü canlanıyor hayalimde her nedense. Tek parça yukarıdan aşağı kıyafeti, yüzünü örten peçe benzeri örtü ve elinde tuttuğu mızrağıyla. Siyahın güzel olduğu, artık benim için beylik bir laf değil. İstanbul'a kadar süren uzun yolculuğum boyunca bildiğim bütün güzel şeylerin yarısını siyaha boyuyorum. (BA/AD)