Plastik Sanatlar öğrencisi Nadia, "Ailemdeki kadınlar, kendi tercihlerini yaşamak için mücadele verdiler, öldüler. Şimdi ise, tam tersi yaşanıyor" diyor.
Başörtü takmayanlar konuşuyor
Liberation gazetesi, Paris, Lille, Mulhouse gibi kentlerde yaşayan bu kızların, günlük yaşamlarında karşılaştıkları zorluklara işaret ediyor.
Blandine Grosjean ve Stéphanie Maurice'nin haberinde hiç biri başörtü takmayan 22 yaşındaki Nadia, 17 yaşındaki Louisa, 28 yaşındaki Zeliha, 21 yaşındaki Ouria , 16 yaşındaki Myriam ve diğer genç kızların yaşadıkları topluma ilişkin düşünce ve gözlemleri yer alıyor.
Kızlar, kendi tercihleri doğrultusunda başörtüsü takmıyorlar; ancak yakın çevrelerinin baskı ve tehdidine maruz kaldıkları hissini taşıdıklarını açıklıyorlar. Bu his onlarda, kötü Arap, kötü kız, kötü Müslüman imajına da gönderme yapıyor.
Nadia: Bize ahlak dersi veriyorlar
Lille'de Plastik Sanatlar'da öğrenci olan 22 yaşındaki Nadia, başörtüden boğazı düğümlenerek söz ediyor. "Akranım bir kızı başörtüsüyle görmek, bana acı veriyor. Eskiden oturduğum Roubaix'deki mahallemizde, ne kızlar ne de annem başörtüsü takardı. Ailemdeki kadınlar, kendi tercihlerini yaşamak için mücadele verdiler, öldüler. Şimdi ise, tam tersi yaşanıyor" diyor.
Ramazan ayı gerçek bir sınavdı. Nadianın yaşadıkları, buna birkaç örnek:
"Bu dönemde toplu taşımacılık şirketinde çalışan iki erkek bana doğru geldi. Oruç tutuyor musun? diye sordular. Hayır diye cevap verdim. Öfkeli bir ifadeyle benden uzaklaştılar"
Bir keresinde yine yolda durduruldum. Beni çok sık barlarda görüyorlarmış. Bir gün de bir başkası, Bak, sana Müslümanlığı seçen ve başörtüsü takan bir Fransız tanıştıracağız, konuş onunla dedi. Bu müdahalelerle hayatıma karışıyorlar".
Fransa'da doğan Nadia, kendi çevresiyle ilişkilerini kesti. Roubaix'den ayrılarak Lille kentine gelen Nadia, burada "kayıtlara" geçtiğini söylüyor. Çünkü, "Fransızla yaşıyor, şarap içiyor ve peynir yiyor".
Louisa: Öldüren bakış ve tenkitler var
Louisa başörtüsü takanlardan nefretle söz ediyor:
"O kızlar kibirli. Benim çevremde, hiç de ilgimi çekmeyen kızlar bu işin içine girdi. Okulda başarılı olmayan, çirkin. Ben üniversiteye hazırlık yılımda Fransızcadan 20 üzerine 17 aldım. Komşularımız ise, Cumartesi akşamları dışarı çıktığım için annemle kafa buluyorlar."
17 yaşında olan bu liseli, Paris'in 20. Kısmında her uyruktan çocukların yaşadığı bir ortamda dünyaya geldi. Ta ki, "islamcı" aileler bulunduğu mahalleye yerleşene kadar. "Yaşadığımız bir savaş. Bu savaşta ölü olmuyor ama öldüren bakış ve tenkitler var. Mahallemizde kafe işleten Kabillilere şeytanlarmış gibi bakılıyor. Bizse, kafelerin terasına çıkmaya bile cesaret edemiyoruz artık. Arap görüntüm var diye, beni sorguluyorlar, en genç okumamış olanlar bile."
Zeliha: Komşular yüzünden
Zeliha, 28 yaşında bir Türk kızı. O, bir gün fiziksel bir tepkiye dönüştürmeye korkuyor.
"Uyuz oluyorum, onları başörtüyle gördüğümde. Onu başlarından söküp alasım geliyor" diyor. Zeliha, başörtüyü babasının zoruyla bir süre takmış. "Babamız komşular yüzünden bizi zorluyordu" diyen Zeliha, bir süre yaşadığı Quimper'i terk ederek göçmenlere yardım eden bir dernekte çalışmak için Paris'e yerleşmiş.
Zeliha durumunu şöyle aktarıyor: "Babam 'Görüyor musunuz bilmem hangi ailenin kızı başörtüsü takıyor' diyerek bizi taciz ediyordu. Ablam da bundan çok zarar gördü. Yaşadığımız baskı bir felaketti. Attığımız her adımdan anında babanın haberi oluyordu."
Quimper'deki genç Türkiyeli kızlar içerisinde bir tek Zeliha evlenmemiş. "Hepsi başörtülü. Onları iyi tanıyorum. Dinle bir alakası yok, kocaları onları buna zorluyor" diyor. Ailesini ziyarete gittiğinde, "topluluktan erkekler" ona, "Bu pantolon neyin nesi, başörtün nerede?" diye sorsa da, oralı olmadan geçiyor.
Ouria: Başörtüsü kinle dolu hayır demek
Ouria, 21 yaşında. "Dinsiz ve Arapsan, ne bileyim... Ya bir Müslümansın ya da ortadan kaldırılacak bir canavarsın." Başörtülü ablası, Müslüman Kardeşler ile ilişkili arkadaşlarının tesiri altında.
"Bitti. Sadece Fransızlarla veya Fransızlarla görüşen Arap kızlarla görüşüyorum" diye Ouria, Seine-Saint-Denis'de bir "Fransız" mahallede büyüdü. Eğitimli annesi, ona eğitimini sürdürmesi için güç verdi. O da özgürce bazı şeyleri tartışmak için mücadele etti.
Başörtüsü Ouria için, "Kinle dolu bir hayır, dışarı çıkmamak, özgür bir hayatın olmaması" demek... Ouria için, başörtülü kızlar, aslında "iyi ve Müslüman Arap Erkeklerini bekliyor" pankartıyla gezenler... "Arap kültüründen" gelen bir Fransız olmaya okulda karar verdi.
Myriam: Bu yıl bir cehennemdi
Vaucluse Bölgesi'nde yaşayan Myriam, 16 yaşında. "Bu yıl bir cehennemdi" diyor. Kuaförlük üzerine eğitim gören Myriam, gizlice makyaj yapıyor. Bugüne kadar, başörtüsü ile ilgili bir fikri olmamış.
Şimdiyse boğulduğunu söylüyor: "Her gün, sakallı ve aptallıklarıyla bilinen erkekler gelip bana ahlak dersi vermeye kalktılar. Karşı çıktığımda ise, yanıt olarak, Yok, bu sadece bir tavsiye. Makyaj yapmamalısın, ailene ve dinine bir saldırı bu dediler.
Myriam'ın ailesi ablalarına karşı "çok sert" davrandılar zamanında. "Aileden çakışlar oldu, dramlar yaşandı. Biz iki küçüklere saygı gösteriyorlar ama eve laf getirmememiz isteniyor." (EÖ/BB)
* Liberation gazetesinde bugün (Çarşamba) yayımlanan haberi Türkçeye Erol Önderoğlu çevirdi.