"Milas’taki sarıklı cüppeli fotoğraf olayının, ülkenin görünen siyasal gündemini tümüyle kaplamış bulunan 'türban/başörtüsü' tartışmaları ve din derslerinin zorunlu olması konusuyla birlikte ele alınması gerek."
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'ndan (Eğitim-Sen) eğitim uzmanı Dr. Handan Çağlayan, bianet'e din ve vicdan özgürlüğü açısından bakıldığında tek sorunun başörtüsü olmadığını, zorunlu din derslerinin de bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Çağlayan'a göre Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) "din bezirganlığı" yapıyor:
"Siyasetin tepesindeki yaklaşımın topluma, mahalleye, eğitim kurumlarına yansıması olumsuz. Milas’taki olay bir öğretmenin kişisel 'marifeti' olabilir ama AKP hükümetiyle artan muhafazakar dalgadan güç aldığı da açık."
Radikal gazetesinin haberine göre Milas'ta bir din dersi öğretmenine, öğrencileri camiye götürüp cüppe, sarık ve tespihle fotoğraflarını çektiği, fotoğrafları 1,5 YTL'den yine öğrencilere sattığı, almayanlara zayıf not verdiği iddiasıyla soruşturma açılmıştı.
"Eğitim hakkı önündeki diğer engeller gündeme bile gelmiyor"
Üniversiteye başörtüsü serbestliği getirilmesini geç kalınmış bir düzenleme olarak tanımlayan ve olumlu bulduğunu kaydeden Çağlayan, "Sadece İslam dininin Sunni mezhebini ele alan eğitimi sürdürmesi, AKP'nin din ve vicdan özgürlüğü adına yaptığı başörtüsü girişiminde samimi olmadığını gösteriyor" dedi:
"12 Eylül’ün armağanı olan zorunlu din derslerinin kaldırılması talebi uzun zamandır gündemde. Talep karşısında hükümet yetkilileri, dersin 'din kültürü ve ahlak bilgisi' olduğunu ve bütün dinleri öğretmeye çalıştığını öne sürüyor. Fakat gerçek bu değil. Eğitim hakkı önündeki diğer engeller, örneğin dille ilgili olanlar gündeme bile gelmiyor."
Özellikle son zamanlarda Milas'takine benzer olayların daha sık yaşandığını belirten Çağlayan, geçen Ramazan ayında Alevi bir öğrenciye, öğretmeninin oruç tutmadığı için şiddet uyguladığını hatırlattı. (GG/TK)