Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği ortaöğretim kurumlarında başörtüsünün serbest bırakılmasına ilişkin düzenlemeyi eleştirdi
“Çocuk ve ergenlere başörtüsü düzenlemesi bir özgürlük konusu değildir, önemli sakıncaları vardır.”
İnsanların erişkin yaşta başlarını kapatma kararı almasıyla bu durumun farklı olduğuna dikkat çekilen açıklamada, ortaöğretim yaşındaki çocukların baş örtmeye karar vermesinin kendi özgür düşüncesiyle aldığı bir karar olamayacağı belirtildi.
“Soyut bir konu olan dinin ve dinî kavramların 10-18 yaş aralığındaki çocuklar tarafından özümsenmesi ve kendi yaşamlarıyla ilgili kararları vermeleri beklenemez.”
Potansiyel suçlu
Açıklamada, ortaöğretim çağı çocuklarının baş örtmenin soyut dini gerekçelerini henüz tam olarak kavrayamayacağından ailesi ve/veya okulundaki erişkinlerin etkisi altında kalarak baş örtme gerekçelerini benimsemek zorunda kalacağı ifade edildi.
“Muhtemeldir ki bu durum günah kavramı çerçevesinde açıklanmaya çalışılacaktır. Günah kavramı çocukların gelişim düzeylerindeki soyut algılama özellikleri kapsamında doğrudan suç işlemeyle ve suçluluk duygusuyla ilişkilendirilen bir kavramdır ve günah işlememek için başlarını örtmek zorunda kalmaları, bunu yapmazlarsa kendilerini her an suç işleyebilecek gibi hissetmelerine, yani potansiyel suçlu gibi algılamalarına yol açacaktır.
“Bilimsel olarak çok önemli bir gerçek, erken yaşta aşılanan suçluluk duygularının çocuk ve gençlerin gelişimini olumsuz etkilediği, kendilerine güven duymalarını azalttığı, özgür ve yaratıcı düşünme kapasitelerini kısıtladığı ve ileriki yaşamlarında ruhsal hastalıklara yakalanma risklerini arttırdığıdır.”
Yoksunluk
Başörtüsü uygulamasının sadece kız çocuklarını bir yoksunluk durumu içine sokacak bir gelecek çizdiği de belirtildi.
“Amaç kızları özgür ve yaratıcı düşünceden uzak tutup bu görevi sadece yetişen erkek çocuklara bırakmak değil ise bu uygulamanın sonuçlarının bu bilimsel gerçekler çerçevesinde politika uygulayıcılar tarafından yeniden değerlendirilmesi gerekir.
“Amaç buysa da tehlike daha büyük görünmektedir.
“Erkek çocukları yetiştirecek olanlar da geleceğin annesi olacak bu kız çocuklardır.
“Bizde ve tüm dünyadaki araştırmaların ortak olarak ortaya koyduğu bir bilgi, çocuk gelişimi üzerinde en etkili kişilerin anneler olduğudur. Kendine güven duygusu kısıtlanmış, kendini potansiyel suçlu olmaktan korumaya odaklanmış, yaratıcı düşünceden yoksun kalmış annelerin bu ülkeye kendine güvenli, girişimci ve yaratıcı gençler yetiştirmesi beklenemez.”
“Cinsel nesne”
Açıklamada uygulamanın iki sakıncası daha vurgulandı.
* Başörtüsü takma, kız ve erkek çocuğuna kimliklerinin henüz geliştiği bir dönemde kızların erkeklerden sosyal anlamda farklı olduklarını, kız çocuğunun artık cinsel bir nesne durumuna geldiği mesajını da verecektir.
Gelişim düzeyi bakımından cinselliği de henüz bilmeyen ve toplumsal anlamını tam olarak kavrayamayacak olan çocuklar bu uygulamayla gereğinden erken bir yaşta cinsellik konusuna ilişkin sorgulamalara maruz bırakılacaklardır.
Bu yaşlarda cinselliği de sağlıklı biçimde anlamaları, algılamaları ve kimlikleriyle bütünleştirmeleri mümkün değildir. Dolayısıyla kafalarını karıştırıp kaygılar ve korkular yaratacak ve ruhsal hastalıkların görülme riskini artıracaktır.”
* Henüz ergenliğe dahi girmemiş çocuklar baş örtme / örtmeme gerekçelerini birbirlerine anlatmakta güçlük çekecekler, özellikle başını örten ve örtmeyen kız çocukları akran baskısı hissedeceklerdir. (YY)