Raporun bu kadar tepki görmesinin nedeni nedir sizce?
Çünkü Türkiye'de ilk defa bütün itirazları bir araya getiren bir rapor yayınlanıyor. Bazıları durdukları zeminin ayaklarının altından kaydığının farkına vardılar. Farklı düşünen insanlara ibadet, din, dil özgürlüğü vermeyen o zemin, ayaklarının altından kayıyor artık.
İtirazlardan söz ettiniz. Bu itirazların toplandığı en temel noktalar neler?
Bunun için aslında raporun tamamını incelemek lazım elbette. Ama temel itirazların iki noktada olduğu söylenebilir. Birincisi Anayasa'nın 3. maddesine. Bu maddeyle "devletin dili" düzenlenmiş Devletin dili olmaz. Devletin "resmi dili" olur. Bunun dışında bir sürü dil konuşulur, yazılır. Devlet, vatandaşın konuştuğu dile karışmaz. Bir diğer nokta da "Türkiyeli" üst kimliğinin kabul edilmesi. Biz raporda işte bunu önerdik. Oysa üst kimliğe "Türk" derseniz, diğer alt kimlikleri dışlamış olursunuz.
"Tüm vatandaşlara tam eşitlik"
AB'nin azınlıklar konusundaki yaklaşımı konusunda ne söylenebilir?
Bir ülkede azınlık var mı yok mu diye devlete sorulmaz. Azınlık yetki ve statüsü vermek devletin yetkisindedir. Avrupa Birliği'nin (AB) istediği aslında çok basit: "Bütün vatandaşlarına aynı muameleyi yap. Vatandaşlarına eşit davran." İşte bunu diyorlar. Örneğin Sünni Müslüman camide ibadet yaparken elektrik-su parası vermiyorsa, Aleviler de cem evlerinde elektrik-su parası vermesinler. Ya da Lozan Anlaşması'na rağmen Ermeni okullarında Ermenice yasaklandı Türkiye'de. "Böyle şeyler olmasın", AB'nin dediği, istediği bu: Tam eşitlik. Oysa bizde Türkiye'nin parçalanacağı iddiaları var. Bunu yapmazsak parçalanırız asıl.
Leyla Zana'nın AB Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada söylediği "Biz azınlık olmak değil, asli unsur olarak kabul edilmek istiyoruz" sözlerini nasıl değerlendiriyorsunuz peki?
Zana'nın sözlerini yerinde bulmuyorum; son derece itici. Çünkü asli unsur varsa tali unsur da var demektir. Biz Türkiye'de hiçbir kimliği üste çıkaramayız, asli kurucu unsur olarak değerlendiremeyiz. Buna Türklük de dahil. O zaman Çerkezler ne olacak, Lazlar ne olacak? Türkiye'de Türkiyeli üst kimliği söz konusu. Bir tek asli kurucu unsur var: Türkiyeliler. Ne var ki azınlık, Osmanlı İmparatorluğu'ndan bu yana ikinci sınıf vatandaş olmak demek. Hatta "ihanet" eden insan demek. Azınlık, "aşağılık" ve "gayrimüslim" olarak algılanıyor Türkiye'de.
Rapora çok yoğun tepkiler geldi; raporun Başbakanlığa ait olmadığı açıklaması yapıldı. Bundan sonraki gelişmeler hangi yönde olur sizce?
Medya ve kamuoyu yeterince desteklerse hükümet raporun arkasında durur. Aksi takdirde, destek gelmezse "Bunu zaten biz istemedik, hazırlamışlar getirdiler" der çıkarlar.
En kırılgan yapı malzemesi mermerdir!
Prof. Dr. Baskın Oran, 7 Ekim günkü Birgün'de yer alan köşe yazısında, rapora 'içten' gelen eleştirilere ve Azınlık Hakları ve Kültürel Haklar Komisyonu Başkanı olarak kendi yanıtlarına yer vermişti.
İşte kimi eleştiri ve yanıtlar:
* TC'de bir alt-üst kimlik, 'Türkiyelilik' aramak yanlıştır. Olimpiyatlarda bile insanlar bayrak açıyor.
İşte o bayrak, sizin burada duyduğunuz üst kimliktir.
* Türkiye'de gayrimüslimlere baskı yoktur
Ruhban yetiştirmelerini engelle, kiliselerine el koy; din özgürlükleri vardır de. Mallarına el koy, okullarında dillerini okutmalarını engelle; baskı yok de. Avrupa, şeriat denilen çağdışı düzene müdahale etmişti. Bugün de 2004'e göre çağdışı kalana müdahale ediyor. Müdahale istemeyen düzeltir, bahane yaratmaz.
* Türkiye mozaik değildir, homojendir
Bir parti genel başkanı "Ne mozaiği ulan! demiş ve şöyle bitirmişti. "Mermer! Mermer!" Fakülteden atıldığım dönemlerde inşaatçılık da yaptım, mozaik en dayanıklı yapı malzemesidir. En kırılganı da mermerdir.(YS/BB)