* Haritada mavi renkli ülkeler başkanlık sistemiyle, turuncu ülkeler parlamenter sistemle yönetiliyor.
Geçtiğimiz hafta Türkiye Ekonomi Kurumu Bodrum'da bir kongre düzenledi.
2006’da başlayan ve iki yılda bir düzenlenen Uluslararası Ekonomi Konferansı’nda bu yıl 60 oturum yapıldı. Türkiye’nin ve dünyanın ekonomisi üç gün boyunca ele alındı.
Kongrenin davetlisi olarak katılan ekonomistlerden biri de İngiltere'deki York Üniversitesi’nden Prof. Dr. Gülçin Özkan idi. Sunumun başlığı ise son aylarda Türkiye’de yeniden başlayan başkanlık tartışmasına ekonomi açısından açıklık getiriyordu. Sunumun başlığı “Ekonomi başkanlık sistemi mi yoksa parlamenter sistemde mi daha iyi çalışır?” idi.
Prof. Özkan iki sistemi 119 ülkenin 65 yıllık ekonomik göstergeleri üzerinden değerlendirmiş. Bu kapsamlı çalışmanın sonucu ekonomik göstergelerde parlamenter sistemler daha iyi sonuçlar vermiş. Prof. Özkan’la çalışması hakkında konuştuk.
Dünyada uygulanan başkanlık sistemi ve parlamenter sistemler ekonomi yönetimi açısından belirgin ortak yönlerle birbirinden ayrılır mı? Yani mesela ABD ile Brezilya Başkanlık sistemiyle yönetiliyor ama ekonomik güçleri açısından çok farklılar. Keza parlamenter sistemle yönetilen ülkeler arasında da çok farklar var.
Prof. Dr. Gülçin Özkan hakkındaMakroekonomist. Ekonomi politik, uluslararası iktisat, açık ekonomilerin makroekonomisi ve yeni yükselen pazarların ekonomileri üzerine araştırmalar yapıyor. Ekonomi Lisans derecesini Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden; yüksek lisans derecesini Warwck Üniversitesi’nden aldı. Doktora çalışmalarını ise York Üniversitesi’nde 1996 yılında tamamladı. 2000 yılında York Üniversitesi’ne öğretim görevlisi olarak geri dönmeden önce ODTÜ ve Durham Üniversitelerinde görev yaptı. Bulletin of Economic Research dergisinin genel yayın yönetmenliğini, Kalkınma Ekonomisi ve Yükselen Pazarlar Yükseklisans Programının direktörlüğünü ve de York Üniversitesi İktisat Bölümü’nün başkan yardımcılığını yürütüyor. İngiltere’deki en büyük makroekonomist forumu olan “Money, Macro Finance Research Group”un akademik sekreterliğini yapıyor. |
Dünyada uygulanan başkanlık rejimleri parlamenter rejimler gibi önemli pratikte birbirlerinden önemli farklılıklar gösterebiliyor. Biz çalışmamızda 119 ülkenin 1950-2015 arası ekonomik verilerini kullanarak başkanlık rejimi ile parlamenter sistemi sonuçlar açısından karşılaştırıyoruz. Bulgularımızın ilginç ve düşündürücü olduğu fikrindeyim. Şöyle ki; ekonomik büyüme, enflasyon, gelir dağılımı gibi tüm göstergelerde parlamenter rejimlerin daha iyi sonuçlar doğurduğunu görüyoruz. Örneğin, bizim analiz ettiğimiz ülkelerde başkanlık rejimi büyümeyi yıllık ortalama 0,6 ile 1,2 arası azaltıyor, enflasyonu ortalama 6 puan artırıyor ve gelir dağılımını yüzde 20 civarında bozuyor.
Bu durumda hemen akla Amerika Birleşik Devletleri (ABD) geliyor. En güçlü ekonomilerden biri ama başkanlık sistemi denilince de ilk akla gelen ülke. ABD’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu analizler diğer tüm faktörlerin aynı olduğu temelinden yapılıyor, büyümenin, enflasyonun gelir dağılımının birçok başka belirleyicisi var. Ve ABD'de tabii bu faktörler başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerden çok daha olumlu bir seyir gösteriyor. Örneğin büyüme için, ABD'deki kurumların ve demokrasinin kalitesi, beşeri sermaye birikimi, rekabet gücü, eğitim kalitesi başkanlıkla yönetilen diğer ülkelerin çok önüne geçmesini sağlıyor.
ABD zaten bu rejimin tek iyi örneği. En sonuç olarak şu söylenebilir, kurumsal yapının eksik olduğu, demokrasinin yerleşmediği, kuvvetler ayrılığının olmadığı ve özellikle başkan üzerinde kontrol oluşturabilecek mekanizmaların olmadığı ülkelerde başkanlık sisteminin mucizevi bir çözüm olma şansı yok.
Türkiye’de başkanlık sistemi tartışmaları yeniden hızlandı. Bu süreçte Maliye Bakanı Naci Ağbal, Başkanlık sisteminin Türkiye için “ekonomi” açısından gerekli olmasını “Belirsizlikler bitecek, daha hızlı karar alınacak” şeklinde açıkladı. Başkanlık sistemi ile parlamenter sistem arasında ekonomi yönetimi açısından fark bu kadar net mi? Ya da bu yorum doğru mu acaba?
Belirsizlik içermesi açısından iki sistemi karşılaştırmak bu kadar açık değil. Her iki sistem de belirsizlik içerebilir veya içermeyebilir. Bunun birçok belirleyicisi var, örneğin siyasi istikrar burada çok önemli. Siyasal istikrarın düşük olduğu ülkelerde başkanlık ile yönetilmenin bunu azaltacağını, bilimsel olarak, iddia etmek zor.
Fakat şöyle bir argüman olabilir, başkanlık rejiminde kararlar merkezi olarak alındığı için ve örneğin bir koalisyon hükümeti altında yaygın olan pazarlıklar söz konusu olmayacaktır, bu nedenle ekonomi politikaları açısından daha öngörülebilir ortam olabilir. Fakat bu da bilimsel olarak teyit edilmiş bir argüman değil. Hatta gücün tek elde toplanmasının zararları daha da fazla olabiliyor. Literatürdeki tartışmalar da bunu gösteriyor.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) geçen yıl “Dünyada Başkanlık Sistemi Uygulamaları” raporu yayınladı. Oradaki tespitlerden biri “Çin, Endonezya, Güney Kore ve Meksika’nın başkanlık sistemiyle yönetildiği ve 2008 küresel krizinden bu nedenle daha az etkilendikleri”ydi. Gerçekten küresel krizle baş etmenin yolu başkanlık sistemi midir?
Böyle bir iddiayı bilimsellikten uzak buluyorum. Bu soruyu tam cevaplayabilmemiz için yukarıdaki ülkelerin ekonomik ve siyasi yapılarındaki tüm önemli farklılıkları ve özellikle krizden niçin değişik derecelerde etkilenebileceklerini analiz edebilmemiz gerekir. SETA'nın kaynaklarına baktım, böyle bir analize rastlayamadım.
Aksi halde bu, '2008'de krizin Amerika'da başlamasının nedeni Amerika'nın başkanlık sistemiyle yönetilmesidir' demek kadar temelsiz olur.
Türkiye’deki başkanlık sistemi tartışmalarından çıkartabildiğiniz kadarıyla önerilen başkanlık sistemi hangi modele daha yakın sizce?
Henüz resmi bir taslak olmadığı için kesin bir şey söylemek zor ama öngörülen sistemin kuvvetler ayrılığını minimize eden güçlü bir başkan içereceğini görebiliyoruz. Biz analizimizde hangi ülkelerde başkanlık daha başarılı veya daha az zararlı olur sorusunu da soruyoruz. Sonuç, demokrasinin güçlü olduğu, kapsayıcı kurumların bulunduğu, hukukun üstünlüğünün olduğu, siyasi ve sivil muhalefetin güçlü olduğu ve demokrasinin köklü olduğu ülkelerde başkanlık rejiminin olumsuz sonuçlarının törpülendiğini görüyoruz.
Sonuç olarak, bu problemlerin halledilmediği bir ortamda başkanlık rejimine geçmeyi ben bilimsel olarak savunabilecek hiç bir veriye sahip olmadığımı söylemeliyim. (HK)