Herhangi bir siyasi partiye üye olmayan gazeteci, "Partilerin çoğu Stalinist partiler, dolayısıyla sistemden radikal bir kopuşu temsil ettiklerini de düşünmüyorum" şeklinde konuştu.
Yazdığı kitaplar, verdiği dersler ve Özgür Üniversite' deki çalışmalarıyla tanınan bilim insanı ve gazeteci Başkaya'ya, bianet, ilgi alanlarını, siyaset ve devletle ilişkisini, davasını ve cezaevini sordu.
Açılan davayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu siyasi bir dava. Dolayısıyla bütün siyasi davalarda olduğu gibi bunun sonucunu da siyasi konjonktür belirleyecek. O yüzden tahmin yapmak da kolay değildir.
Bir daha hapse girmek nasıl etkiler sizi?
Hapishanelerin benim için orijinal veya bir muamma olmaktan çıktığı yıllar oldu.
Devletle ilişkileriniz?
Türkiye'de bağnaz bir resmi tarih, bağnaz resmi ideoloji ve bağnaz mevzuat var, egemenliği var. İşte bununla mücadele etmeye büyük önem veriyorum. Kitaplarım, konferanslar, dersler bunun için...
Eski rejime ait bir zihniyetin idare ettiği bir toplum bu. Dolayısıyla iki türlü Türkiye var. Birincisi modern görüntüsü olan bir Türkiye. Siyasi partiler var, seçimler yapılıyor, hükümetler kuruluyor, "bağımsız yargı var", yüksek yargı organları var. Dışarıda bakınca, modern bir rejim gibi görünüyor. Görüntüsü var. Fakat o görüntünün ötesine geçtiğin zaman eski rejimle karşılaşıyorsunuz.
Mesela 159. madde modern bir toplumda olması gereken bir madde değildir. Çünkü bu madde her türlü ifade özgürlüğünü ortadan kaldırıyor. Halbuki ifade özgürlüğü demek siyasilerin, devletin, devler organları ve devlet görevlerinin eylemlerini, tasarruflarını eleştirebilmek demek. Ancak o zaman ifade özgürlüğü vardır.
Siyasi partiye üye misiniz? Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Hiçbir siyasi partiye üye değilim. Mevcut partilerden benim tercihlerime uygun olanını görmüyorum açıkçası. Partilerin çoğu Stalinist partiler, dolayısıyla sistemden radikal bir kopuşu temsil ettiklerini de düşünmüyorum. Ancak bu siyaset yapmıyorum anlamına gelmiyor. Siyasetin bir ayağı da ideolojik mücadeledir ve ben bunu bu şekliyle yerine getirdiğimden eminim.
İlgi alanlarınız?
Okuyup yazma, konferans verme, ders verme, mahkemelere gitme dışında maalesef fazla vaktimiz olmuyor. Bu sorunların ağırlığından bir miktar kurtulabilsem daha yumuşak şeylerle uğraşabilsem daha iyi olacak ama buna imkan yok. Seyahate çıkmak isterdim. Çok farklı kültürlerden insanlarla temas kurmak, başka kıtalara gidip orada bir süre kalmak, dostluk kurmak isterdim. Bir de dağlarda yürümek isterdim.
Zina tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Zina tartışmaları tamamen abesle iştigal olarak değerlendiriyorum ve bunun kamuoyunu manipüle etmeye yönelik bir çaba olduğunu düşünüyorum. Bu tür tartışmalar, zina dediğiniz şey, iki insan arasında olur, onların özel yaşamları ile ilgilidir ve kendi aralarında çözülmesi muhtemel bir meseledir. Rahatsızlık yaşandığında boşanırlar. Buna ceza ilkelliktir. (EÖ/BB)