Uluslar arası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Uluslar arası Yazarlar Birliği (PEN) İngiltere Komitesi ve Article 19 örgütlerinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hoşgörü çağrısı yapmalarından birkaç gün sonra, habercilere yönelik taciz ve saldırılar ülke dışına taştı.
Son olarak Bugün gazetesi Washington Temsilcisi Adem Yavuz Arslan ve Zaman Washington temsilcisi Ali Halit Aslan’ın, Cumhurbaşkanının ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile New York’taki Peninsula Oteli’nde yaptığı görüşmeyi izlemesine izin verilmemesi ve saldırıya uğramasına birçok basın örgütü tepki gösterdi.
Otelin lobisinde Cumhurbaşkanı’nın korumalığını yapan yeğeni Ali Erdoğan ve danışmanların hedefi olan Arslan otelden atılırken Aslan da sorun daha fazla büyümeden otelden ayrılmıştı.
Uluslar arası PEN, Basın Konseyi başkanı Pınar Türenç, Türkiye Gazeteciler Federasyonu başkanı Atilla Sertel, P24 Kurucu Üyesi gazeteci-yazar Yavuz Baydar, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti ve RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu Cumhurbaşkanı korumalarının saldırısını kınadılar.
PEN: Gözdağı kabul edilemez
Erdoğan’ın BM ziyareti sırasında Türk gazetecilere gözdağı verilmesi kabul edilemez. Bütün muhabirlere işlerini yapabilmeleri için gerekli temel destek ve eşit giriş hakları verilmelidir. Sağlıklı bir demokrasi için muhalefet edebilme, eleştirebilme ve farklı düşünebilme imkânına sahip olmak temel niteliktir.
Türenç: Otelden attıran kim?
Basın özgürlüğü tümüyle ayaklar altına alınıyor. Görev yapmaya çalışan gazetecilere küfür eden, otelden attıran kişinin Cumhurbaşkanı’nın akrabası olmaktan öte resmi bir görevi var mıdır? Bu kişi Cumhurbaşkanlığı koruma kadrosunda mıdır? Hangi yetkiyle gazetecileri otelden attırabilmektedir?
Baydar: Herşey mubah
Acı olan, bu insanlıktan çıkmışlığın, İbrahim Karagül ve Akif Beki gibi ‘gazeteci’lerin gözlerinin önünde olması ve onlardan hiçbir tepki gelmemesidir. Ama hiç şaşmamak gerek. Türkiye, onurlu gazeteciliğin yasak meslek, haysiyetli gazetecinin yok edilmesi gereken düşman ilan edildiği bir ülkeye dönüştürülüyor. Bunlar için her şey mubah; tekme, tehdit, sille, tokat...
Sertel: Son derece vahim
Cumhurbaşkanı, akredite uyguluyor, bunu anlıyorum ama gazetecilerin dayak yemesi de son derece vahim bir durum. Kamuya açık bir alanda oturuyorken saldırıya uğrayan iki gazeteciyi ABD polisi kurtarıyor. Bu daha üzücü bir durum. Bu, gazetecilerin haber alma özgürlüğüne yönelik bir saldırıdır.
ÇGC: Kınıyoruz
Gazetecilere yönelik saldırıları şiddetle kınıyoruz… İşini yapmaya çalışan medya mensuplarına kaba kuvvet kullanılarak saldırılmasını, hukuk devletinde görevi huzuru sağlamak olan kişilerin de eksikliği olarak görüyoruz.
Önderoğlu: Marjinalleştirme düzeyi
Gazeteciliği sokak kavgasına dönüştürenleri kınıyoruz. Erdoğan’ın korumalarıyla ilgili yasal işlem yapılmalı. BBC, Der Spiegel, The Economist ve New York Times muhabirlerinin en yetkili ağızdan peşi sıra kitlelerin hedefi yapıldığı bir siyasi iklimde, iki gazetecinin Cumhurbaşkanı korumalarınca hedef alınması, eleştirel basını marjinalleştirmenin düzeyi ve medyayla çatışmanın da artık ülke sınırlarını aştığının bir göstergesi olsa gerek.
Demişlerdi…
RSF, PEN ve Article 19 örgütlerinin Erdoğan’a gönderdikleri ortak mektupta, “Ölüm tehditleri dahil, Türkiye’de gazetecilerin itibarlarının kamuya açık alanda çiğnendiği endişe verici bir trend gözlemliyoruz” demişlerdi. (EÖ/AS)