Çünkü Basın Yasası artık "yasa tasarısı" olarak 24 Mart 2004 tarihinde Meclise gönderildi. Komisyonlar çalışıyor ve tasarı alt komisyonda.
Aslında bu tasarının taslak olarak tartışmaya açıldığı dönem 57. Hükümet zamanı... Bazı anımsatmalarla ve bazı bilgilerle taslak tasarının geçmiş tarihine göz atalım.
"Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı" Bakanlar Kurulu'nca 19 Mart 2001 tarihinde kararlaştırılmış ve "Ulusal Program" kabul edilerek uygulamaya konulmuştu.
Neler yapıldı ve nelerin yapılması gerektiği ise; 24 Temmuz 2003 tarihli Resmi gazetenin mükerrer sayısında yayınlandı. Birinci Ulusal Programın Siyasi Kriterlerinin ilk sırasında "düşünce ve ifade özgürlüğü" yer alıyordu. İfade özgürlüğü ile ilgili yasal düzenlemenin yeniden ele alınması hedeflendi.
İfade özgürlüğünün daha da geliştirilmesine yönelik anayasal ve yasal güvencelerin güçlendirilmesi amacıyla kısa vadede, basın suçlarının kapsamı ve öngörülen cezalarla ilgili olarak Basın Kanunu'nun gözden geçirilmesi planlanmıştı...
Basın Yasası hakkındaki ilk taslak tasarı açıklaması 2001 yılı Mart ayında yapıldı. 5680 sayılı Basın Kanunu Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından gözden geçirilerek bir "taslak" hazırlanmıştı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 28 Mart 2001 tarihinde Ankara'da basından sorumlu Devlet Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'i ziyaret etti. Bu ziyaret sırasında Yücelen, Basın Yasası Taslağını kamuoyuna açıkladı ve tartışmaya açtı.
Tartışmaya açılan bu ilk taslak tasarı Basın Kanununun 1. maddesini değiştiriyordu. Yapılan değişiklikle "Basın özgürdür. Basın özgürlüğü, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın haber edinme ve yayma hakkını içerir." şeklinde değiştirilerek AİHS'nin 10. maddesindeki düzenleme birinci maddede esas alınmıştı.
Hakkı sınırlama bakımından da aynı düzenlemeden hareketle "Bu özgürlüğün kullanılması, ancak insan onuruna saygının, milli güvenliğin, kamu düzeninin, genel ahlakın, devlet sırlarının veya yargılama görevinin gerektirdiği ölçüde sınırlanabilir" denilerek 1.maddenin ikinci fıkrasında "sınırlama" ölçütleri sınırlı olarak sayılmıştı.
2003 Tasarı taslağında ise 1.madde "Basın özgürdür. Bu özgürlük, bilgi edinme-yayma, eleştirme ve eser yaratma haklarını içerir." olarak değiştirilmiş. İkinci fıkrası, yani "sınırlandırmalar" ise "Bu özgürlüğün kullanılması, ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak, başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, adaletin tarafsızlığının sağlanması amacıyla kanunla sınırlanabilir." şeklinde düzenlenmişti.
Şimdi 2004 Basın Yasası taslağında ise 1 inci madde değiştirilmiş durumda. Maddeye göre; " Amaç ve Kapsam Madde 1- Bu kanunun amacı, basın özgürlüğünü ve bu özgürlüğün kullanımını düzenlemektir." Madde 1'in ikinci fıkrası ise; " Bu Kanun basılmış eserlerin basımı ve yayımını kapsar" biçimde düzenlenmiştir. Tasarının 2 inci maddesinde ise "Tanımlar" sayılıyor. Dolayısıyla eski taslaklarda 1 inci maddede yer alan basın özgürlüğü kavramı, Meclise sevk edilen Tasarıda 3 üncü madde olmuş.
Tasarının 3 üncü maddesinde "Basın özgürlüğü" başlığında düzenlenen madde ise şöyle: "Madde 3- Basın özgürdür. Bu özgürlük, bilgi edinme-yayma, eleştirme ve eser yaratma haklarını içerir. Bu özgürlüğün kullanılması, ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak, başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlakının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, adaletin tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir."
Şimdi ise 2001 yılında kamuoyuna açıklanmış olan geçmiş tarihi iki yıl öncesine dayanan Basın Kanunun Taslak Tasarısı "yenilenmiş" ve "kısmen değiştirilmiş" olarak ve Tasarı haline getirilerek Meclise gönderildi.
Tasarının gerekçesine göre, 3 üncü maddenin düzenlenmesinin nedeni ifade özgürlüğü... Anlayışın ne olduğunun açıklığa kavuşturulması istenilmiş. 3 üncü madde gerekçesine göre Anayasanın 28 inci maddesinde yer alan "Basın hürdür, sansür edilemez" hükmü karşısında, böyle bir düzenlemeye gerek bulunmadığı ileri sürülebilir. Ama gerekçeye göre yasanın ifade özgürlüğüne dayalı hazırlandığını vurgulamak için böyle bir maddenin düzenlendiği yazılıdır. Umarız, madde taslaktan çıkarılmadan daha iyi düzenlenir. (Fİ/BA)