Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara temsilcisi Erdem Gül’ün tutuklanması üzerine “Gazetecilere Özgürlük Toplantısı” düzenledi.
Basın ve ifade özgürlüğü örgütleri mahpus gazetecilerin serbest bırakılması çağrısı yaptı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen toplantıya; TGC Başkanı Turgay Olcayto, Genel Sekreter Sibel Güneş, RSF Genel Sekreteri Christophe Deloire, RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Uğur Güç, DİSK-Basın İş Başkanı Faruk Eren, Basın Enstitüsü Derneği Başkanı (IPI) Kadri Gürsel, Etik Gazetecilik Ağı üyesi Ceren Sözeri ile Cumhuriyet Gazetesi avukatı Bülent Utku, Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar, ABD, İngiltere, Hollanda, Fransa, Almanya, Macaristan, Danimarka, İsveç, İtalya, İspanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre Başkonsoloğlu’ndan yetkililer katıldı.
Olcayto: Türkiye'de yasaklamalar gelenek haline geldi
TGC Genel Sekreteri Sibel Güneş’in açılışını yaptığı toplantıda ilk sözü TGC Başkanı Turgay Olcayto aldı.
2010 yılından beri çok sıkıntılı bir dönemin yaşandığını belirten Olcayto “Hiç bu kadar basının baskı altında olduğu, bu kadar mali açıdan sıkıştırılan, gazetecileri işsiz bırakan bir dönem yaşanmamıştı” diye konuştu ve şöyle devam etti:
“Türkiye’de yasaklamalar gelenek haline geldi. Roboski’den başlayarak günümüze kadar pek çok haber yasaklandı.Basın özgürlüğü kavramı üzerinde siyasilerle anlaşamıyoruz. Televizyon, gazete, radyo sayısının fazla olması basın özgürlüğü anlamına gelmiyor. Basın özgürlüğü halkın bilgilenme, haber alma hakkıdır. Basın özgürlüğü halkın özgürlüğüdür. Halkın doğruları öğrenme bilgilenme özgürlüğüdür. Bu hak elinden alındığında halk bilgilendirilemez. Türkiye’de de yaşanan maalesef budur.”
Deloire: Hükümetin baskısı çoğulcu sesi engelliyor
Olcayto’nun ardından RSF Genel Sekreteri Deloire konuştu. Dündar’ı “basın özgürlüğü kahramanı” olarak nitelendiren Deloire, bu sene RSF Basın Özgürlüğü’nü Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiklerini belirterek şöyle konuştu:
“Ödülü almaya gelen Can Dündar, yaptığı konuşmada bürosunun bir yanında adliyenin, diğer yandan da mezarlığın göründüğünü söylemişti. Bu iki yerin gazetecilerin uğrak yeri olduğunu belirtmişti. Hepimizi şaşırtacak şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazeteciler hakkında sürekli suç duyurusunda bulundu. Sadece Cumhuriyet Gazetesi’ne değil, diğer gazeteler için de yargı sürecini başlattı. Bu girişimler olayın ne kadar siyasi olduğunu da gözler önüne seriyor.”
Dündar’ın yanı sıra Erdem Gül, Murat Çapan, Muhammed Resul, Mehmet Baransu gibi çok sayıda gazetecinin hatırlatarak şunları söyledi:
“Gazetecilerin işten çıkarılmaları, hükümet söylemiyle gazetecilerin baskı altına alınması çoğulculuğu yok eden bir uygulamadır. Gazetecilere yönelik suçların ise cezasız kalması ayrı bir sorun.”
Deloire, ayrıca çok sayıda basın ve ifade özgürlüğü örgütü ve savunucusuyla birlikte Dündar ve Gül ile birlikte mahpus gazetecilerin serbest bırakılması için kampanya başlattıklarını duyurdu.
Güç: Bilme haktır
Deloire’ın ardından konuşan TGS Başkanı Güç ise şu an Türkiye cezaevlerinde 29 mahpus medya mensubu olduğunu hatırlatarak “Sosyalist, Kürt, cemaatçi diye adlandırılan gazeteciler, muhalif gazeteciler cezaevinde. Muhalif gazetelerden BirGün’den üç gazeteci bu toplantının gerçekleştiği saatlerde adliyedeler. BirGün Gazetesi’ne 50’nin üzerinde açılmış dava var” diye devam etti.
“İfade özgürlüğü bir fikri, bir düşünceyi ortaya atan kişinin özgürlüğü olarak algılansa da aslında ifade edenin değil o düşünceyi dinleyenin, okuyanın, izleyenin özgürlüğüdür. Bilme hakkıdır.
“Örneğin Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan MİT TIR'ları haberini ele alacak olursak bu haberi yazmak, yayınlamak, yorum yapma hem ifade özgürlüğü hem de basın özgürlüğüdür. Aksi bir durumdan da söz edilmesi mümkün değildir. Bu sebeple devletin politikaları söz konusu olduğunda bilme hakkı kutsal bir anlam ifade eder.”
Eren: Basın özgürlüğü demokrasi sorunu
DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, ise şöyle konuştu:
“Bu ülkede basın özgürlüğü konusunda bu kadar da olur mu dediğimiz her olayın ertesinde daha kötüsü bir olayla karşı karşıya kalıyoruz. Geçen ay Van’da iki gazeteci gözaltına alındı. Kelepçe takarak karakola götürüldüler. Sadece gazeteciler değil, avukatlar, hakimler de tutuklu. Basın özgürlüğü de ifade özgürlüğü de ülkenin genel demokrasi sorunu. Biz gazetecilerle hep dayanışma içindeyiz. Bütün etkinliklerde olacağız.”
Gürsel: Basın özgürlüğü olmadan Türkiye'den iyi komşu olmaz
IPI Türkiye Başkanı Gürsel, GÖP’ün kuruluşunu anlattığı konuşmasında gazetecilerin özgürlüğü için uluslararası baskının önemine dikkat çektiği konuşmasında Avrupa Birliği’nin Türkiye ilerleme raporunu 1 Kasım Seçimleri sonrasına bırakmasını eleştirdi.
Gürsel “Siz Türkiye’ye iyi bir komşu gibi davranmak istiyorsunuz ama basın özgürlüğü olmadan Türkiye’den iyi bir komşu olmaz” dedi.
Sözeri: Dayanışmalıyız
Etik Gazetecilik Ağı üyesi Sözeri de “Gazeteciler korkutulurken, haklarında soruşturma açılırken biz etik gazetecilikten konuşamıyoruz” dediği konuşmasında şu noktalara dikkat çekti:
“Dayanışmaya en fazla ihtiyaç duyduğumuz anlardayız. Gazetecilik kimliği taşıyan bazı insanların gazetecileri hedef göstermesi, basın özgürlüğü önündeki engelleri savunuyor olmalarını görmek üzücü. Hükümete yakın kurumlarda çalışan insanları bir an önce basın özgürlüğü için dayanışmaya çağırıyoruz. Tüm diğer medya kuruluşlarındaki gazetecileri de bu dayanışma ağını genişletmeye, birlikte hareket etmeye çağırıyoruz.”
Dündar: Sizinle birlikte mücadele edeceğiz
Toplantıda son olarak Dündar’ın avukatı Bülent Utku ile eşi Dilek Dündar konuştu. Utku, Dündar ve Gül’e açılan davanın en baştan düşmesi gerektiğini belirtirken, Dilek Dündar da yargının siyasallaştırıldığını belirterek “Umarım mahkemeler, tutuklama hastalığından kurtulurlar. Mücadele edeceğiz. Bunu sizin desteklerinizle yapmak istiyoruz” dedi.
Mijatovic: Dayanışma içindeyiz
Toplantının sonunda AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi Dunja Mijatovic’in toplantı için gönderdiği video görüntüsü izlendi. Dunja Mijatoviç mesajında şunları söyledi:
“Bir başka zorunluluk nedeniyle zamanlaması çok yerinde olan buluşmanıza ne yazık ki katılamıyorum. Türkiye’de medya özgürlüğü ve gazeteci güvenliği vurgusu yaptığınız bu girişiminizi selamlıyorum. Topluma mal olmuş Can Dündar ve Erdem Gül’ün karşılaştığı ceza bizi şaşırttı. Hatta şoke etti. Ömür boyu hapse uzanan cezai işlemler Türkiye’de zaten zor durumda olan basın özgürlüğünü daha da kötüleştiriyor. Sizlerle dayanışma içindeyiz.”
Toplantının sonunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, gazetecilik meslek örgütleri ortak bir çağrı mesajı yayınladı. (EA)